Dün 26 Mayıs’ta Ermenistan’ın anlaşmalar sonucu geri çekildiği 4 sınır köyüne Azerbaycan bayrakları çekildi. Bu şart Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Ermenistan ile anlaşmaya oturmak için kırmızı çizgisiydi; hatta bunun savaş nedeni olacağını ilan etmişti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise Azerbaycan ile bir de bu yüzden savaşmak istemediğini beyan etmişti. 4 köy, Sovyetler Birliği devrinde, 1969’da o zaman iki ülke arasında belirlenen sınırda da Azerbaycan toprağı olarak belirlenmişti.
Zaten Paşinyan 22 Mayıs’ta Ermenistan Parlamentosunda vatan toprağını Azerbaycan’a sattı yollu eleştirilere yanıt verirken 1969 anlaşmasına dayanılarak çizilmiş 1976 yılından kalma SSCB haritasını kanıt gösterdi: Ermenistan Cumhuriyeti sınırlarından bir milim bile taviz verilmemişti. “Bunu başarı saymalıyız” diyordu Paşinyan; “tarihte ilk kez kendi sınırlarımızı müzakereler yoluyla kendimiz belirliyoruz.” Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaşmanın ince ayarları iki ülke dışişleri bakanları Ceyhun Bayramov ile Ararat Mirzoyan ile 10-11 Mayıs’ta Kazakistan’da yapılmıştı.
Kazakistan toplantısından önce Paşinyan 7 Mayıs’ta benzeri sorulara yanıt verirken Ermenistan’ın Azerbaycan’a 4 köyü verme anlaşmasıyla 29 bin 743 kilometrekare (*) yüzölçümünden bir karış taviz vermiş olmadıklarını söylemişti. Sorular ise 10 Nisan’da yine parlamentoda yaptığı konuşmada sarf ettiği ve hem Ermenistan hem ülke dışındaki Ermeni topluluklarda tartışmaya yol açan ifadelerden kaynaklanıyordu.
Paşinyan şunları söylemişti:
• “Hükümetim ve ben şu kanıya vardık ki, tarihi Ermenistan ile gerçek Ermenistan sadece karşılaştırılamaz olmakla kalmıyor ama sık sık birbiriyle çelişiyor ve hatta birbirini tehlikeye atıyor. (…) Ermeniler, kendilerini tarihi Ermenistan’ın duygusal bağlarından özgürleştirerek mevcut, gerçek Ermenistan’a odaklanmalıdır.
• “Geçmişle bu duygusal bağlar Ermenilerin hiçbir zaman gerçekten bağımsız olamayıp “dış destekçi ve kurtarıcılar” arayışında olmasını da garanti ediyor. (…) Bu bizim bazı ülkelerle düşmanlığımızın sürmesine de neden oluyor ve o ülkelerin bize karşı saldırgan siyaset izlemesine gerekçe oluşturuyor.”
Sürekli dış destekten kasıt, duruma göre ABD, Rusya, Fransa olabiliyor.
Azerbaycan’ın 1993’ten bu yana işgal altında olan topraklarını (Türkiye’nin de desteğiyle) geri aldığı 2020 İkinci Karabağ savaşına dek bu ülkelerin Ermenistan politikalarına etkisi Ermeni siyasetçilerden fazla olabiliyordu.
Bu süreçte batıdan olumlu katkı Almanya’dan geldi; Olaf Scholz, 17 Şubat’ta Münih Güvenlik konferansında Paşinyan ile Aliyev’i görüştürdü. Aliyev dönüşte, 19 Şubat’ta Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Erdoğan, Ermenistan’la imzalayacağı barış anlaşması üzerine Aliyev’e tam destek verirken, Ermenistan’a da bu barış fırsatını “kaçırmama” çağrısında bulunmuştu.
Paşinyan’ın sözünü ettiği “bazı ülkeler” ise zaten Azerbaycan, Türkiye ve oraları da “tarihi Ermenistan” heveslilerinin kapsama alanında olan Gürcistan ve İran; yani Ermenistan’ın bütün sınır komşuları.
Ermeni basınında da Paşinyan’ın 10 Nisan’daki “tarihsel Ermenistan”dan vaz geçilmesi ile Ermenistan’da -Doğu Anadolu’nun kast edildiği- “Batı Ermenistan” söylemini sahiplenenlerin kastedildiği yorumu yapıldı. Oysa bu kavram Ermenistan’in 199o’daki bağımsızlık bildirgesinin 11’inci Maddesinde 1915 soykırımının tanınması ile birlikte yer alıyor ve Anayasa’nın 1’inci maddesi de doğrudan bağımsızlık bildirgesi hedeflerinin yerine getirilmesini vazediyor.
Ermenistan Anayasa Mahkemesi bunlara dayanarak 2010 yılında Türkiye ile Ermenistan arasında 2009’da imzalanma aşamasına gelen normalleşme protokolünü iptal etmişti.
Paşinyan bu yüzden daha 1 Şubat konuşmasında hem Bildirge hem Anayasa’nın değiştirilmesi ihtimalinden söz etmişti. Eğer kalıcı barış sağlanacaksa ve Ermenistan 2020’de olduğu gibi gücünü yine sınamaya kalkışmayacaksa, Paşinyan’ın öngördüğü Anayasa değişikliklerini yapmayı gündemine alabilir.
Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerini duygusal tarihi değerlendirmelerden (Paşinyan’ın deyişiyle) “özgürleştiren” bir Ermenistan’ın kısa sürede ekonomik olarak kalkınacağı ve siyaseten gücü de binlerce kilometre ötedeki başkentlerde değil kendi halkında arayacağı söylenebilir.
Sıkıntılarla boğuşan Ermenistan’ı binlerce kilometre öteden yöneten ve komşularıyla iyi ilişkilerini davaya ihanet diye yaftalayan diasporanın ve onlar üzerinden güç devşiren, özellikle de ABD ve Fransa’daki siyasi güçlerin bundan rahatsız olacağı, Paşinyan’ı engellemeye çalışacakları açık. Ama Paşinyan dediklerini yapabilirse Ermenistan’ı 1918’deki kuruluşundan bir asır sonra gerçek bir devlet olma yoluna sevk edebilir.
(*) Karşılaştırmaya yardımcı olması için, Konya’dan sonra en geniş araziye sahip Sivas ili 28 bin 164 kilometrekaredir.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…