Uluslararası araştırma şirketi Ipsos ve UNHCR’ın 2024 Dünya Mülteciler Günü için yapmış olduğu küresel araştırma mültecilerin dünya çapında giderek daha da büyüyen bir sorun olarak algılandığını ortaya koydu.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu 52 ülkede, 33.197 yetişkinin katılımı ile gerçekleştirilen “Dünya Mülteci Günü, Mültecilere karşı küresel tavırlar” başlıklı araştırma, mültecilere karşı iyimser bakış açısının her yıl azaldığını gösterdi.
Araştırmaya göre Türkiye, mültecilere sınırların kapatılması, mültecilerin topluma olumlu katkıda bulunamayacağı, mültecilerin ekonomik nedenlerle göç ettikleri fikirlerinin en çok savunulduğu ülke konumunda.
Mülteci sorunu: Türkiye sınırlar kapatılsın diyen birinci ülke
Araştırmayı yorumlayan IPSOS Türkiye CEO’su Sidar Gedik, Suriye, Rusya-Ukrayna, Filistin-İsrail savaşları sebebiyle canlarını kurtarmak için diğer ülkelere göçenlerin Dünya genelinde savaştan kaçanlara anlayışlı bir yaklaşıma sebep olduğunu, 52 ülkede yapılan araştırmaya katılanların hala dörtte üçünün “savaştan veya zulümden kaçmak için sizin ülkeniz dahil olmak üzere başka ülkelere sığınabilmelidir” fikrini desteklediğini belirtti.
Gedik, Türkiye’de bu oranın yüzde 57 olduğunu, yüzde 52 oranıyla bu soruya olumsuz yanıt veren 5. ülke olduğumuzu sözlerine ekledi.
Ancak araştırma, göçün arkasındaki gerçek neden ile ilgili şüphelerin oluşmaya başladığını gösteriyor. On katılımcıdan altısı gerçek nedenin savaştan kaçmak değil ekonomik gerekçeler olduğunu savunuyor. Bu oran Türkiye’de daha da yüksek, yüzde 70.
Sidar Gedik Türkiye’deki olumsuz bakış açısının Türkiye’nin “göçün çok hızlı yaşandığı ve entegrasyon sürecinin en sıcak döneminden geçen ülkelerden” biri olması sebebiyle yaygın olduğunu düşünüyor. Gedik’e göre, “araştırmaya Türkiye’den katılanlarda her on kişiden yedisi entegrasyonun başarılı olacağına inanmıyor, bu oran yıllar geçtikçe azalacağına artıyor. Bir kısmı daha fazla göç kabul etmeyelim, bir kısmı yeni göçmen de kabul edebiliriz diyor ancak mevcut göçmenleri sınır dışı edelim diyenler azınlıkta.”
Türkiye sınırların göçe tamamen kapatılması fikrine katılım konusunda da ilk sırada. Meksika sınırına duvar ören ABD’de bu şekilde düşünenler yüzde 48 iken Türkiye’de yüzde 77.
Ağırlıklı düşünce ise “savaştan, zulümden kaçanları kurtaralım, ancak gelenlerin çoğu aslında ekonomik nedenler ile geliyor.”
120 milyon zorla yerinden edildi
Ipsos ve UNHCR’ın 2024 Dünya Mületciler Günü için gerçekleştirdiği anket Dünya genelinde mülteciler için iyimser bakış açısının gitgide azaldığını gösterdi. Türkiye, sınırların mültecilere tamamen kapatılması gerektiğini savunan birinci ülke konumunda.
UNHCR’ın “Evimden Uzakta Umut” kapmanyası kapsamında yayınlanan araştırma için 52 ülkede 33,197 kişi görüşme yapıldı.
Mart 2024 itibariyle Dünya genelinde 120 milyondan fazla insan zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar nedeniyle zorla yerinden edilmiş durumda. Bu kişilerin 43,3 milyonu mülteci olup, dünya mültecilerinin yüzde 75’ini düşük ve orta gelirli ülkeler, yüzde 21’ini ise En Az Gelişmiş Ülkeler barındırmaktadır.
Ipsos, 2017’den beri her yıl Dünya Mülteciler Günü için çevrimiçi anketler gerçekleştiriyor ancak her yıl ankete katılan ülkeler değiştiği için, bazı yılların Küresel Ortalamaları doğrudan karşılaştırılamıyor. 2024 anketi ise şirketin bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük anket.
Araştırmaya göre küresel ülke ortalamasında yüzde 73 oranında savaş ve zulümden kaçanlara sığınma sağlanması destekleniyor. Bu destek, özellikle Kenya (yüzde 93) ve Uganda (yüzde 92) gibi ülkelerde, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’daki ülkelerde en yüksek seviyede. Türkiye’den katılımcıların ise yüzde 57’si bu soruya olumlu yanıt vermiş.
Rapora göre sonuçlar “hem merhamet hem de endişe ile işaretlenen karmaşık bir tabloyu ortaya koymakta ve ülkeler ve bölgeler arasında önemli farklılıklar göstermektedir.”
“Mületeciler ekonomik kazanç peşinde”
Savaş veya zulümden kaçanlara yönelik geniş çaplı kamu desteği arasında, mültecilerin ekonomik kazanç peşinde olduklarına veya sosyal destek sistemlerinden yararlandıklarına dair şüpheler de bulunmaktadır. Küresel ortalamada yüzde 61 oranında bu şüpheler dile getiriliyor. Bu konuda en şüpheci ülke yüzde 80 ile Peru’yu yüzde 79 ile Litvanya, yüzde 77 ile Lübnan ve Güney Afrika izliyor. Türkiye’den katılımcılar ise yüzde 70 oranında bu fikri destekliyor.
Katılımcılar git gide daha fazla Mülteci olarak başvuran yabancıların; savaştan kaçan gerçek mülteci olmadıklarını, daha rahat, refah bir yaşama kavuşmak için geldiklerini düşünüyor.
Bu şüphecilik, mültecilerin geldikleri topluma başarılı bir şekilde entegre olma yeteneği konusunda, yüzde 41, ev sahibi ülkeye olumlu katkı sağlama konusunda ise yüzde 46 endişeyle birleşmektedir. Önemli bir kesim – yüzde 44 – ülkelerinin mültecilere tamamen sınırlarını kapatması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye’de mültecilerin topluma entegre olamayacağı yanıtını verenlerin oranı yüzde 75, topluma olumlu katkısı olabilir mi sorusuna olumsuz yanıt verenlerin oranı ise yüzde 78. Sınırların kapatılması gerektiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 77. Türkiye bu sorularda en sert yanıtları veren ülke konumunda.
Bölgesel farklılıklar açısından, Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’daki ülkelerdeki insanların yaklaşık dörtte üçü mültecilerin sığınma hakkına sahip olması gerektiğine katılırken, bu oran Asya-Pasifik’te yüzde 65’e düşmektedir.
Latin Amerika ve Asya-Pasifik’te, mültecilerin çoğunlukla daha iyi fırsatlar ve refah sistemlerine erişim arayışında olan ekonomik göçmenler olduğuna dair endişeler yüksektir.
Avrupa ülkelerinde ise kamuoyu, mültecilerin entegrasyonu ve katkısı konusunda en çok endişe duymaktadır; yüzde 53’ü mültecilerin yeni topluma başarıyla entegre olamayacağını ve olumlu katkı sağlayamayacağını düşünmektedir.
Ayrıca, yaş gruplarına göre farklılıklar da bulunmaktadır; gençler genellikle mülteciler hakkında yaşlılardan daha olumlu düşünmektedir.
Belirli ülkelerde yıl bazında yapılan takipler, birçok ülkede desteğin azaldığını ortaya koymaktadır; bu da sığınma ilkesinin çoğunluk desteğini korumasına rağmen, bu duygunun zamanla erozyona uğradığını göstermektedir.
Mülteciler için yasal yollar yeterli mi?
Mültecilerin ülkelere girişleri ile ilgili politikalar konusunda da görüş farklılıkları var.
Katılımcıların üçte birden fazlası, yüzde 36 küresel ülke ortalaması, mevcut yasal yolların yeterli olduğunu düşünürken, üçte biri yüzde 31 yasal giriş yollarını genişletmeyi savunmaktadır. Azınlık yüzde 14 ise sınırların tamamen kapatılmasını tercih etmektedir.
Görüşler ülkeler arasında büyük farklılıklar göstermekte; Litvanya ve Romanya gibi ülkeler ağırlıklı olarak mevcut yolları yeterli bulurken, Kenya ve Nijerya erişimi kolaylaştıracak yolların artırılması gerektiğini ifade etmektedir.
Türkiye bu konuda yüzde 77 ile ilk sırada görünüyor. Almanya yüzde 50, Amerika yüzde 48, İngiltere yüzde 44, İtalya yüzde 39.
Küresel olarak katılımcıların yarısı, yüzde 49, ülkelerinin olması gerekenden daha fazla mülteci kabul ettiğini düşünürken, yüzde 23’ü doğru miktarda ve yüzde 14’ü ise olması gerekenden az kabul ettiğini düşünmektedir.
Mülteci kabulü konusundaki duygular ülkeler arasında önemli ölçüde farklılık göstermektedir.
İşgücüne etkisi
Çoğu insan, mültecilerin işgücü piyasası, ulusal ekonomiler, yaşam tarzı ve kamu hizmetleri üzerinde olumlu veya nötr bir etki yarattığına inansa da, bu alanlarda özellikle ulusal güvenlik konusunda endişeler bulunmaktadır.
Küresel olarak, insanların üçte biri mültecilerin ülkelerinin işgücü piyasalarını, ulusal ekonomilerini ve ulusal kimliklerini olumlu yönde zenginleştireceğine inanırken, diğer üçte biri bu alanlarda olumsuz etkiler beklemektedir.
Endişeler özellikle kamu hizmetleri ve ulusal güvenlik konularında yoğunlaşmakta, bu alanlarda mültecilerin olumlu etkisinden çok olumsuz etki beklenmektedir.
Örneğin, insanların yaklaşık yüzde 38’i hastaneler, eğitim ve barınma gibi kamu hizmetleri üzerinde olumsuz bir etki beklerken, yüzde 26’sı olumlu etki veya minimal fark beklemektedir. Küresel olarak, yüzde 41’i mültecilerin ulusal güvenlik üzerinde olumsuz bir etkisi olacağına inanırken, yüzde 25’i fark yaratmayacağını ve yüzde 22’si olumlu bir etki beklemektedir.
Suudi Arabistan, çoğunluğun olumlu etki beklediği en az endişe duyan ülke olarak öne çıkmaktadır.
Haklar ve kaynaklara erişim
Anket, mültecilerin eğitim, sağlık, iş piyasası, aile birleşimi ve kalıcı oturma izni veya vatandaşlık gibi hak ve kaynaklara erişimleri konusunda kamuoyunun açık olduğunu ortaya koyuyor, ancak, çoğu insan mültecilerin temel hak ve kaynaklara erişimini desteklese de, bu erişimin tam mı yoksa sınırlı mı olması gerektiği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Küresel olarak, katılımcıların yarısı yüzde 51, ulusal eğitim sistemine tam dahil olmayı desteklemekte ve yüzde 44’ü tam sağlık hizmeti erişimini desteklemektedir. Üçte biri yüzde 32- şu anda kalıcı oturma izni veya vatandaşlık statüsüne doğrudan erişimi onaylamaktadır.
Küresel olarak, yüzde 37 mültecilere ev sahipliği yapan ülkelere yetersiz yardım sağlandığını düşünmektedir. Yüzde 26’sı mevcut yardım seviyelerini yeterli bulurken, yüzde 22’si aşırı bulmaktadır.
Etiyopya, Yunanistan ve Ürdün’de kamuoyu, yardımların yetersiz olduğu yönünde eğilim göstermektedir. Ancak, dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan Türkiye’de, halkın üçte biri yardım seviyelerini aşırı bulmaktadır.
Birçok insan mülteciler hakkında bilgi almak için geleneksel medya ve/veya sosyal medyaya güvense de (sırasıyla yüzde 60 ve yüzde 45), her iki kaynak için de önemli bir güven boşluğu bulunmaktadır. Anket yapılanların yarısı (yüzde 48) televizyon, radyo, gazete ve çevrimiçi haber sitelerine, yüzde 30’u ise sosyal medyaya güvenmektedir – bu kaynaklara güvenenlerin oranı, mülteciler hakkında bilgi almak için bu kaynakları kullananların oranından düşüktür.