Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir toplantıda, HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı’nı tanıttı.
Erdoğan, bu programın yarı iletkenler, mobilite, yeşil enerji, ileri imalat, sağlıklı yaşam, dijital teknolojiler, haberleşme ve uzay gibi 30’dan fazla başlıkta yatırımlara nitelikli destekler sağlayacağını açıkladı.
Bu yatırımlara destek sağlamak için başlıca 4 nitelik aranacak: Yeni teknolojilere odaklanması, rekabet için gerekli ekonomik ölçeğe sahip olması, teknik yetkinlik ve mali yeterlilik içermesi, teknolojik kazanım boyutu taşıması.
Erdoğan tarafından açıklanan ilk çağrı paketi, elektrikli araçlar, batarya üretimi, çip teknolojileri, güneş ve rüzgar teknolojilerine yönelik yatırımlara teşvikler ile büyük teknoloji firmalarının AR-GE faaliyetleri için Türkiye’de kuracağı yeni merkezlerin personel giderlerinin yarısının 5 yıl süreyle karşılanmasını içeriyor. Ayrıca, hiper ölçekli veri merkezleri, biyoteknolojik ilaçlar, yeşil hidrojen ve endüstriyel robotik sistemler gibi dört başlıkta daha çağrıların kısa süre içinde kamuoyuyla paylaşılacağı belirtildi.
Sonuç olarak, HIT-30 Programı ile vergi teşvikleri ve hibe desteklerinden oluşan toplam 30 milyar dolarlık kaynağın yüksek teknoloji yatırımlarına yönlendirileceğini öğrenmiş olduk.
Dünya hangi yüksek teknoloji ürünlerine yatırım yapıyor?
Açıklanan Yüksek Teknoloji Yatırım Programını incelerken elektrikli araçlar, batarya, çip gibi Çinlilerin hakimiyetindeki alanlarla yola çıkılmış olduğunu gördük. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi BYD ile 1 milyar doları aşan bir yatırım sözleşmesi imzalanmışken, “teşvikin dozu kaçtı mı?” sorusu sorulurken, bu durumun TOGG için dahi rekabet sorunu yaratabileceği endişesi dillendirilirken, elektrikli araç çağrısının ilk sırada yer alması ne kadar gerçekçi göreceğiz.
Elektrikli araçlar, batarya ve çip gibi alanlara odaklanmak elbette önemli. Ancak bu alanlarda rekabet edebilmek için yüksek düzeyde teknolojik yetkinlik, büyük ölçekli üretim ve ciddi yatırımlar gerekiyor. Ayrıca, çip üretimi de oldukça sermaye yoğun ve yüksek teknoloji gerektiren bir alan. Dünyada çip üretiminde öne çıkan şirketler, yıllardır süregelen yatırımlar ve teknolojik gelişmelerle bu konuma gelmişler. Bu şirketlerle rekabet etmek büyük yatırımlar ve uzun süreli stratejik planlar gerektiriyor.
Belki de HIT-30 programı ile Türkiye’ye özgü avantajları kullanarak daha niş ve potansiyel olarak daha az rekabetçi alanlara yatırım yapılması daha akıllıca olabilir. Biyoteknoloji ve tarım teknolojileri, Türkiye’nin coğrafi ve demografik özelliklerine daha uygun alanlar olabilir ve global rekabette öne çıkmasını sağlayabilir.
HIT-30 programının içeriği, rekabet gücü ve özgün yenilikçilik açısından daha derinlemesine değerlendirilmeli ve Türkiye’nin güçlü yanlarına odaklanan stratejiler geliştirilmelidir.
2024 en iyi 10 yeni teknoloji
Dünya Ekonomik Forumu, 2024 yılının En İyi 10 Yeni Teknolojisi raporunu yayımladı. Bu rapor, geleceğe dair teknoloji vizyonu çizmek ve yatırımları yönlendirmek açısından önemli bir rehber olabilir. Açıklanan en iyi 10 yeni teknoloji şunlar:
1. Bilimsel Keşif için Yapay Zeka (AI): Derin öğrenme, üretken AI ve temel modellerdeki ilerlemelerle, yapay zeka bilimsel keşif süreçlerini devrim niteliğinde hızlandırıyor. Bu teknoloji, hastalıkları anlama, yeni malzemeler önerme ve insan bedeni ve zihni hakkında bilgi edinme konusunda büyük ilerlemeler sağlıyor.
2. Gizlilik Artırıcı Teknolojiler: “Sentetik veri” gibi gizlilik artırıcı teknolojiler, küresel veri paylaşımı ve işbirliği için yeni fırsatlar sunarken kişisel gizliliği koruyor. Bu teknoloji, özellikle sağlık araştırmalarında güçlü uygulamalara sahip.
3. Yeniden Yapılandırılabilir Akıllı Yüzeyler (RIS): Kablosuz iletişimde enerji verimliliğini artıran bu yenilikçi yüzeyler, sıradan duvarları ve yüzeyleri akıllı bileşenlere dönüştürüyor. Bu teknoloji, akıllı fabrikalardan araç ağlarına kadar çeşitli uygulamalarda kullanılabiliyor.
4. Yüksek İrtifa Platform İstasyonları (HAPS): Uçaklar, balonlar ve zeplinler kullanarak, bu sistemler mobil ağ erişimini uzak bölgelere genişletebiliyor ve dünya genelinde 2.6 milyar kişiye internet erişimi sağlama potansiyeline sahip.
5. Entegre Algılama ve İletişim (ISAG): 6G ağlarının gelişi ile birlikte, veri toplama ve iletimi tek bir sistemde birleştirilebiliyor. Bu teknoloji, çevresel izleme sistemleri, akıllı tarım ve şehir planlaması gibi alanlarda kullanılabiliyor.
Mikroorganizmalar, alternatif hayvan yemleri
6. Yapılı Dünya için Sürükleyici Teknolojisi: Sanal ve artırılmış gerçeklik ile bilgisayar gücünü birleştiren bu teknolojiler, altyapı ve günlük sistemlerde hızlı gelişmeler vaat ediyor. Bu teknoloji, tasarımcıların ve inşaat profesyonellerinin fiziksel ve dijital modellerin uyumunu kontrol etmelerini sağlıyor.
7. Elastokalorikler: Küresel sıcaklıklar arttıkça soğutma çözümlerine olan ihtiyaç da artıyor. Elastokalorikler, mekanik stres altında ısıyı serbest bırakıp emerek daha sürdürülebilir bir soğutma alternatifi sunuyor. Elastokalorik ısı pompaları, ısıtma ve soğutma için gereken enerjiyi birkaç kat azaltabilen yenilikçi bir teknolojidir ve iklim krizi ile mücadelede ciddi bir alternatif olacaktır.
8. Karbon Yakalama Mikropları: Mühendislik ürünü mikroorganizmalar, emisyonları değerli ürünlere dönüştürerek iklim değişikliğiyle mücadelede umut verici bir yaklaşım sunuyor.
İklim değişikliğinin aciliyeti arasında sessiz bir devrim başlıyor: mikroorganizmalar, havadan veya egzoz gazlarından sera gazlarını yakalamak ve bunları yüksek değerli ürünlere dönüştürmek için kullanılıyor. Bu süreci yönlendirmek için organizmalar güneş ışığı veya hidrojen gibi kimyasal enerji kullanır. Organizmaların mühendisliği, sürdürülebilir bir ürün paletini vaat ederken aynı zamanda küresel ısınmayı azaltmayı vaat ediyor.
9. Alternatif Hayvan Yemleri: Tek hücreli proteinler, algler ve gıda atıklarından elde edilen protein yemler, tarım endüstrisi için sürdürülebilir bir çözüm sunabilir.
Alternatif hayvan yemleri, hayvancılıkta protein talebini karşılamak için sürdürülebilir çözümler sunar. Bu yemler, böcekler, tek hücreli proteinler, algler ve gıda atıklarından elde edilerek, soya, mısır ve buğday gibi geleneksel bileşenlere alternatifler sağlar.
10. Transplantasyon için Genomikler: Genetik olarak mühendislik ürünü organların insanlara başarılı bir şekilde nakledilmesi, sağlık hizmetlerinde önemli bir ilerleme olup, organ bekleyen milyonlarca kişiye umut sunuyor.
Bu teknolojiler, dünya genelinde birçok soruna çözüm sunmayı vaat ediyor ve Türkiye’nin de bu alanlarda yatırım yapması, global rekabette yerini sağlamlaştırabilir.
Türkiye’nin durumu
Yeni teknolojilere en fazla yatırım yapan ülkeler arasında ABD, Çin, İngiltere, Almanya, Hindistan, Japonya, İsviçre, Hollanda ve Norveç bulunuyor. Eğer Bakan Mehmet Fatih Kacır’ın söylediği gibi rol model bir ülkeysek, bu ülkeler arasında yer almamız gerekiyordu. Ancak, Türkiye yenilikçi teknolojilerde dünya ortalamasının gerisinde kalıyor. Hükümetin, bu teknolojilere yönelik stratejik yatırımları artırması, AR-GE harcamalarını yükseltmesi ve farkındalık çalışmalarını yaygınlaştırması şart.
Desteklerin kimlere verileceği, denetimlerin yapılıp yapılmayacağı ve desteklenen firmaların üretimlerinin siyaset malzemesi yapılıp yapılmayacağı gibi pek çok soru işareti de mevcut. Adil bir paylaşımın olmadığı ve adalete olan inancın kaybolduğu bir ortamda, teknolojiye destek programlarına kuşkuyla bakmak kaçınılmaz oluyor.
HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım Programı, Türkiye’nin teknoloji alanında global rekabette daha güçlü bir konuma gelmesi için önemli bir adım olabilir. Ancak, programın uygulanması sırasında adil ve şeffaf bir süreç izlenmesi, yatırımların etkinliği ve sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip. Türkiye’nin güçlü yanlarına odaklanarak, inovasyon ve rekabet gücünü artıracak stratejik yatırımlar yapılması gerekiyor. Bu sayede, ülkemizin teknoloji alanında dünya sahnesinde hak ettiği yeri alması mümkün olabilecektir.