Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetine icabetle 15 Ağustos’ta olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) Gazze faciası üzerine hitap etti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in verdiği bilgiye göre, aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABD Kongresinde ayaklarda alkışlanan konuşmasını duyduğunda Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye davet edilmesi talimatını vermiş. Ancak sağlık nedenlerini gerekçe gösteren Abbas, bu davete icabet edemeyeceğini bildirmiş. Erdoğan’ın 28 Temmuz’da Rize’deki Parti Teşkilatı toplantısında Abbas’ın olumsuz yanıtına atıfla, “Biz de bu süreci bundan böyle ona göre işleteceğiz” demesi üzerine nasıl olduysa Mahmud Abbas bir gecede iyileşiverdi. Birkaç gün içerisinde de 15 Ağustos’da Türkiye’yi ziyaret edeceği resmen açıklandı.
Bu haberi duyunca aklımı kurcalayan ilk soru Abbas’ın konuşmasından önce TBMM’de bir süre önce Tahran’da uğradığı suikast sonucunda katledilen Hamas Lideri İsmail Haniye için saygı duruşunda bulunup bulunulmayacağı oldu. Haniye için milli yas ilan edilip bayrakların yarıya indirildiği dikkate alındığında, TBMM çatısı altında bir dakikalık saygı duruşu sürpriz olmayacaktı. Hem de son kamuoyu yoklamalarında birinci parti çıkan ana muhalefet de zor bir tercihe zorlanmış olacaktı.
Herhalde bir zahmet Haniye’nin cenaze törenine katılmayan Abbas itiraz etmiş olmalı ki saygı duruşunda bulunulmadı. Ama Abbas, Haniye ve tüm Filistin şehitleri için TBMM’ye Fatiha okutarak kendi hamlesini yaptı.
Aslında Filistin Devlet Başkanının tarihi olarak nitelendirilerek göklere çıkarılan TBMM’deki konuşması bir ilk değil. Mahmud Abbas 12 Kasım 2007 tarihinde hem de İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile aynı oturumda TBMM’ye hitap etmişti. Cumhuriyet tarihinde ilk ve belki de son kez iki konuk devlet başkanı aynı gün birlikte TBMM’de konuşmuşlardı.
Mahmud Abbas’ın TBMM’deki konuşması 29 kez alkışlar kesildi. Netanyahu’nun ABD Kongresindeki konuşması 58, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis’inki ise 37 kez alkışla kesilmişti. Demek ki ya millet olarak şak şakçılığı pek sevmiyoruz, ya da Abbas’a o kadar bayılmıyoruz. Sanırım ikincisi daha güçlü bir olasılık.
Filistin Devlet Başkanı yaklaşık 45 dakika süren konuşmasında Filistin davasına verdiği güçlü destek ve yaptığı insani yardımlar için Türkiye’ye teşekkür etmekle birlikte satır aralarında kırgınlığını belli eden mesajlar da verdi. Abbas’ın Konuşmasının üç yerinde, Filistin Devletinin Batı Şeria’dan da Kudüs’ten de Gazze’den de sorumlu olduğunu, Gazze’siz bir Filistin düşünülemeyeceğini ve Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün bağımsız Filistin devletini oluşturan tek bir meşru hükümet tarafından yönetilen coğrarafi bütünün adı olduğunu vurguladı. Bu, İsrail ve ABD’ye olduğu kadar Hamas’a ve de FKÖ/Hamas rekabetinde açıkça Hamas’tan yana tavır alan Türkiye’ye de “Filistin bütündür, başkanı da benim” mesajını taşıyordu.
Durduk yere Mısır’a ve Ürdün’e teşekkür etmesi ise bu iki ülkenin Filistin davasına verdiği destekten çok Hamas’a karşı oldukları içindi. Filistin’in BM tarafından tanınması gerektiğini vurgularken küçük devlet olarak 7 milyon’luk Kırgızistan’ı örnek vermesi anlaşılır bir gaf değil. Abbas gibi diplomat kökenli bir devlet adamının sadece Avrupa’da bir milyonun altında nüfusa sahip 6 ülke bulunduğunu bilmiyor olması düşünülemez.
Şüphesiz konuşmanın can alıcı kısmı aşağıdaki sözlerle Gazze’ ye gideceğini açıkladığı son bölümdü. Gazze’ye gitme niyetini açıklamamış olsa ziyaretin uluslararası basına yansıyacağı da yoktu.
* “Ben Filistin Liderliğindeki kardeşlerimle Gazze’ye gitme kararı aldım,bunu yapacağım. Bunun bedeli hayatımızda olsa benim hayatım Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir. Bizler islamın hükmünü uyguluyoruz. Ya zafer ya şehadet”
Abbasın konuşmasını yazanlar herhalde Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü “Ya istiklal ya ölüm” sözlerinden esinlenmiş. Ama Atatürk bu sözleri Kurtuluş Savaşının başında 38 yaşında genç bir subayken söylemişti. Abbas ise şehadeti Gazze’de 40 bin Filistinli sivil hayatını kaybettikten sonra 89 yaşında hatırladı.
“Gazze’ye gideceğim” demek kolay, gerçekleştirilmesi zor. Gazze fiilen İsrail’in kontrolü altında. Ana muhalefet CHP lideri Özgür Özel genel başkan seçildikten sonra Gazze’ye gideceğini söylemişti.Aradan 6 ay geçti, Filistine adım atamadı.
Gazze’ye gidebilmek için ortada başlıca iki sorun var.Nereden girelecek? Gazze’de can güvenliği nasıl sağlanacak?
Bugün için İsrail topraklarından geçmeden Gazze’ye girebilmenin tek yolu Mısırdaki Refah kapısı.Gazze’deki can güvenliğini sağlayabilecek tek ülke ise İsrail. Ancak ne Mısır ne İsrail ABD’nin onayı hatta talimatı olmadan bu kararları verecek durumdalar.
Maalesef Filistin’de bütün yollar Roma’ya değil, Washington’a çıkıyor.
İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…
Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali’nde yaklaşık 500 madenci özelleştirme kararına karşı kendilerini maden…