Artık adı Milli Savunma Üniversitesi ama gördük ki hâlâ Harbiye. 30-31 Ağustos’ta yapılan Kara, Deniz, Hava Harp okulları mezuniyet törenlerinde yaşananlar Türkiye’nin dönüşümü, bugünü ve geleceğine dair gözlerden kaçmaması gereken birkaç ayrıntıyı ortaya çıkardı.
Öncelikle, ilk kez 2024’te her üç okulu da kadın teğmenler birincilikle bitirdi: Kara Harp Okulunu Ebru Eroğlu, Deniz Harp okulunu Şeyda Yıldırım, Hava Harp Okulunu da İkra Kuyumcu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu durumu bir “gurur nişanesi” olarak övdü. Doğrusu övünülecek şey. İlk kadın subayın generalliğe yükseltilmesi imzasını da 2022’de Erdoğan atmıştı; Tuğgeneral Özlem Yılmaz halen Jandarma’daki işine devam ediyor.
Çekilen kılıçlar ve başlayan tartışma
Mezuniyet töreni sonrası Erdoğan ve protokol Milli Savunma Üniversitesinde açılan camiye giderken genç teğmenler de töreni geleneksel olarak askeri okullarda yapılan “kılıç çatma” ile bitirdiler. Önce bayrağı ve şeref tribününü selamladılar, sonra da halka olup “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attılar. Sonra Teğmen Ebru ortalarına geçti ve arkadaşlarına subay yemini ettirdi. Yalnız iddialara göre bu 2016’da okunması bırakışmış subay yeminiyedi. (*) 30 Ağustos’ta Mustafa Kemal önderliğinde Kurtuluş Savaşının nihai aşaması olan askeri bir zaferi kutladığımızı da unutmamak gerekiyor.
Bu gelişmeler sırasında iki tür mesaj aldım okurlarımdan ki sosyal medyanın ikiye bölünmesiyle de benzerlik taşıyordu.
Törenlere dair iki tür mesajlar aldım.
Bir uçta Harp Okulunda cami açılmasına takıp, İran imasıyla, konuyu artık “Devrim muhafızlarının” yetiştirilmeye başladığı ifratına götürenler vardı.
Diğer uçta da genç subayların kılıç çatma töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesine takıp “İşte geleceğin darbecileri” hükmüyle hepsinin cezalandırılmasını isteyenler.
Gerçeğe kafasını çevirenler
İşin ilginç yanı, ilk grup teğmenlerin Mustafa Kemal’e bağlılık bildirmelerini görmezden geliyordu; çünkü kafalarından “Devrim muhafızı” kalıbına uymuyordu. O kadar ki, teğmenlerin adeta şampiyonluk kazanılmış bir maç sevinciyle “Oooo” çekerek attıkları Mustafa Kemal sloganıyla gurur duyanlar dahi bu ekip için gerçekleri göremeyip Erdoğan’ın kandırmacalarına teslim olmuş kişilerdi.
İkinci grupsa Erdoğan’ın Harp Okullarında cami açmasını görmezden geliyordu. Onlar Erdoğan’ın -iktidarının ilk yıllarında özenle kaçındığı oysa şimdi özenle vurguladığı Atatürk vurgusuna da içerleyip, Diyanetin 30 Ağustos Cuma hutbesinde “Neden Atatürk yok?” diyen cami cemaatine “Kafirlere Fatiha okunmaz” diyenlerdendi ve zaten içten içe Peygamber Ordusunda namahrem komutan fikrini hazmedemiyorlardı.
Bu iki uç için de ikisinin bir arada olma imkân ve ihtimali düşünülemiyordu. “Normalleşme” kelimesi sözlüklerinde anca karşı tarafın kendi çizgisine gelmesi anlamını taşıyordu.
İsmet Özel’in “Hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” dizesinde olduğu gibi…
Her iki fanatizmin de atladığı bir şey vardı.
Z-kuşağı Harp Okulu mezunları
Harp Okullarından 2024 mezunu teğmenler 2000 doğumlu. Yani Erdoğan 2001 yılında AK Parti’yi kurduğunda yürümeye 2002’de konuşmaya başlamış kuşak; başka türlü söylersek Z-kuşağı.
Bu kuşak ilkokula giderken devlet diye Başbakan Erdoğan’ı tanıdı. Liseye giderlerken Erdoğan Cumhurbaşkanıydı. Erdoğan’ın yıllarca “Kıblemiz bir” diyerek önünü açtığı Fethullahçılar, eskinin kılık-kıyafet Atatürkçüsü subayların gözleri önünde 15 Temmuz 2016’da darbeye kalkıştıklarında bu gençlerin devlet kavramı Erdoğan’la özdeşleşti.
Erdoğan eski alışkanlıkla devlet yapısını eleştirirken, aslında kendine ve temsil ettiği değerlere zarar veriyor.
Bu kuşağın 15 Temmuz sonrası kurulan MSÜ’de bildik Atatürk endoktrinasyonundan geçmedikleri de açık.
Öyleyse nasıl oluyor da hep bir ağızdan, baştan da iktidardaki AK Parti çevrelerince hedefe konacaklarını tahmin ederek “Mustafa Kemal” adıyla “kılıç çatıyorlar”?
Böyle bir ayrıma gitmediklerinden olabilir mi?
Türkiye değişiyor. Türkiye ne Erdoğan’ın ne yeminli Erdoğan taraftarlarının ne de yeminli Erdoğan karşıtlarının arzu ettiğinden farklı bir şekilde değişiyor. Her iki taraf da bu dönüşümü anlamaya çalışmak yerine tepki gösteriyor.
Korktukları, anlamadıklarıdır.
NOT:
(*) Haberin ilk yazılışında bu subay yemininin teğmenlerin az önce Cumhurbaşkanının önünde ettikleri yeminle kelimesi kelimesine aynı olduğunu yazmıştım. Bu bilginin tam doğru olmadığı anlaşılıyor, düzeltiyorum. 1 Eylül 2024, saat 22.43’te güncellenmiştir.