Geçtiğimiz yıl, Yunanistan’ın Mora yarımadasının batısında bir sahil kenti olan Nafplion’a gittim. 35 000 kişilik nüfusuyla Ayvalık’ın üçte biri olan kent, bir zamanlar Venedik’in daha sonra Osmanlı’nın egemenliğinde büyümüş ve 1827’den 1934’e kadar Yunan ulusunun başkenti olmuştu. Gezim boyunca Balıkesir’in ünlü ilçesi Ayvalık ile ekonomisi tarım, balıkçılık ve turizm’e dayalı olan Nafplion’u 6 konuda kıyasladım.
Zeytinlikler kesiliyor, simge adalar kullanılmıyor
1. Ziraat: Nafplion kentinin merkezinde, canlı bir heykel olarak 1000 yıllık bir zeytin ağacı durmaktadır. Sanki bir kentsel simge gibi duran bu sembolik zeytin ağacı bu kent için tarımın önemini vurgulamaktadır. Nafplion, zeytinciliğin dışında bir dizi sebze ve meyve çiftliği ile dikkat çekmekte, kırsalında organik ve sürdürülebilir tarım yapılmaktadır.
Ayvalık’a bakıldığında, zeytinlikler kesilip villa yapılmakta, yeni zeytin alanları açılmamakta, bölgede hiçbir sebze-meyve çiftliği bulunmamaktadır. 19. Yüzyılın kahramanları olan zeytin ve sebze gözden düşmüştür artık.
2. Kentsel simgeler: Nafplion’un en önemli kentsel simgesi, denizin ortasında duran Bourtzi Kalesidir. Zamanının savunma kalesi olan Bourtzi, konser, kokteyl, gösteri gibi etkinliklerde kullanılmaktadır. Ayvalık körfezinde ise, kentsel simge olmaya aday bir dizi irili ufaklı ada bulunmaktadır.
Örneğin Cunda adasının karşısında bulunan ve on yıllardır restore edilemeyen Aya Yani manastır adası çok güzel bir kentsel simge olabilirdi. Kaçırılan bir fırsat da, çok pitoresk bir yapı olan Ayışığı Manastırıdır. Burası müze olarak restore edilmiş, ancak halkın kullanımına değil, restore edilen şirketin özel kullanımına açılmıştır. (Resim 1)
Deniz kıyısı işgal altında
3. Sahil ve İnsan: Suyun kıyısı, insan için bir özgürlük mekanıdır. Nafplion kentinde de, suyun kıyısı hep bir promenad alanı olmuştur. Otoyol ve kafeteryalar hep promenad alanının arkasında kalmıştır. Nafplion’un birbirinden güzel kafeteryaları deniz kıyısından en az sekiz metre uzaktadır.
Ayvalık’ta ise zaten çok sınırlı olan deniz kıyısı, kafeler, restoranlar ve gezi tekneleriyle doludur. Ayvalık’taki sahil kıyısı yaya alanı, Nafplion’la kıyaslandığında çok daha küçüktür.
4. Ulaşım: Nafplion kentinde otoyol ağı tamamıyla denizden uzaktadır. Trafik sıkışıklığı yoktur. Deniz kıyısında geniş meydanlar, parklar ve yaya yolları yapılmasına izin verir. Yollar, doğal taştan ve çok düzenli olarak yapılmıştır.
Ayvalık’ta ise kent içi otoyolları deniz kıyısındadır. Yaya yoluna veya bir meydanın oluşumuna izin vermez. Dar bir yolda çift yönlü bir trafik uygulanmakta olduğundan dolayı trafik sıkışması yılın 12 ayı sürmektedir. Kamusal otopark yapılmadığından dolayı, tarihi meydanlar fahiş fiyatlarla otopark olarak kullanılmaktadır. Yolların doku kalitesi çok ilkel olup her yağmurda bozulmaktadır. (resim 2)
Ayvalık turizmi kültür odaklı değil
5. Müzeler: Her müze, hem yapısı hem de içinde barındırdıklarıyla geçmiş kültürün aynasıdır. Örneğin Nafplion kentinde, içinde Ulusal, Arkeoloji, Folklor, İçki, Savaş, Seramik, Güzel Sanatlar konuları olmak üzere on tane müze vardır. Ayvalık’ta ise kent tarihini, arkeolojisini, mübadeleyi, zeytinyağı üretimini anlatan tek bir müze yoktur. Ayazma ve Ayvalık Taksiyarhis müzeleri dışındakiler ise, nitelikli müzeler olmalarına karşın Ayvalık’ın geçmiş kültürünü yansıtmazlar.
6. Turizm: Nafplion’da turizm kültür kimliklidir. Buraya, ya eski başkentin tarihi ve mimari zenginliklerini algılamak, ya da tarım çiftliklerinde uygulanan tarım kültürünü anlamak için gelirler. Ayrıca kentin turizm kapasitesi plan gereği sınırlı olup kentte bir turizm yoğunluğu istenmemektedir.
Halbuki Ayvalık Turizmi kültür odaklı değildir. Çünkü kültür turizmine dönük alt yapı, yani müzeler, endüstriyel peyzajın uygun restorasyonları, promenadlar, kamusal alanlar, yönlendirmeler, kent katalogları ve rehberlik hizmetleri daha tamamlanmamıştır. Dolayısıyla, hiçbir seçiciliği olmayan ve her türlü gelir grubuna sahip turistler, bu kente, restoran sahiplerinin ürettikleri “Rakı, Balık, Ayvalık “sloganına uygun olarak gelmektedirler. Buradan bir kültür turizmi çıkar mı?
19. yüzyıldan geleceğin Ayvalık’ına
Kıyasladığımız bu iki kent de, geçmişlerine bakıldığında çok önemli tarihi kentlerdir. Ayvalık, 19. Yüzyılda İzmir’den sonra Ege’nin en büyük limanıdır. Kentte 8 konsolosluk, lise düzeyinde Akademi, 500 ticaret şirketi, 900 dükkan, 4 gazino, 40 meyhane, 25 yel değirmeni, tabakhaneler, banka, sigorta binaları ve oteller vardır. 19. Yüzyılda limanın ihracatı ağırlıkla zeytinyağı ve sabun üretimidir. Bu durum, kentte büyük bir zenginliğin varlığını işaretliyor. Peki ne olmuş ki tüm bu varlıklı olma durumu Cumhuriyet döneminde sürdürülememiş? Ne olmuş ki mübadeleden 100 yıl geçmesine karşın tarihsel doku tümüyle restore edilip kenti geliştirecek bir dönüşüm yapılamamış? (Resim 3)
Tüm bu sorunların yanıtlarını, uygulanan kentsel planlamada, Koruma Planlarının geç uygulanmasında, yap-sat düzeninde ve yörenin aldığı göçlerle oluşan aşırı nüfus artışında görebiliriz.
Ayvalık için ne yapmalı?
Peki ne yapmalı? Sonuç olarak, Ayvalık’ın köklü bir kentsel değişime ihtiyacı var. Bu değişimin ateşini yakacak olan da yine sivil halktır. Sivil yaşama önderlik etmeyi hedefleyen, mimarlar, kent plancıları, tasarımcılar, sosyologlar, yazarlar ve sanatçılardan oluşan “Ayvalık için Siviller” girişiminin, bu değişime ait bir yol haritası var. Beş adım ile bu yol haritasını anlayabiliriz.
1. Bilgi adımı, 5-6 ve 19-20 Ekim 2024 tarihlerinde düzenlenecek, Kentsel Planlama, Kültür, Çevre ve Ekonomik Kalkınma konularındaki dört oturumluk Kongre ile atılacak. Kenti dönüştürecek hangi kentsel planlama adımlarının atılacağı, Kültürel Mirasın korunmasının bu kente ne tür yararları olduğu, kentin çevreyle olan ilişkilerini ve ekonomik kalkınmanın bu kenti eski varlıklı haline getirip getirmeyeceğine ait bilgiler verilecek.
2. Kentliye danışma adımı, 2025 yılı başında yapılacak bir Çalıştay ile hedefleniyor. Bu çalıştayda, tarımdan kente tüm sorunlar masaya yatırılacak ve Bilgi adımını takip eden öneriler sunulacak.
3. Rapor adımı, Kongre ve Çalıştay’ın biriktirdiği toplumsal aklın sonuçlarını yazmayı hedefliyor.
4. Master plan adımı, Rapor koşullarını yerine getirmeyi hedefleyen yaratıcı bir süreçtir. Sivil yaşamın en büyük hedefidir. Büyük Şehir Belediyesinin hazırlatacağı 1/5000 ölçekli bu plan, kentin en az 25 yıllık tüm konut yerleşim stratejilerini, ulaşımı, kimlik hedefli turizmini, tarımını ve kültürel mirasını geliştirmeyi ve daha yaşanılır bir kent oluşturmayı hedeflemektedir.
5. Sivil denetim adımı, bu yeni Master Planın kentteki uygulanma sürecini denetleyecektir.
Umarız ki, kent, bu adımların tümünü atabilir ve bu güzel sahil kentini hakkettiği düzeye gelir.