Hayat

Feyruz’dan Monica Belluci’ye, Deniz Gezmiş’e bir başka Lübnan

Feyruz, bir zamanlar Lübnan deninde akla ilk gelen isimlerdendi, gerçek bir diva idi.

İç savaş Hizbullah, İsrail saldırıları, suikast ve sabotajlarla, Lübnan’ın barut kokan havasını kısa süre bir kenara bırakıp birlikte bir zamanlar Doğu’nun Paris’i denilen Lübnan’a kısa bir yolculuk yapalım. Akdeniz’in o hırçın lacivert sularının kıyısında, yasemin kokuları ve sonbahar güneşi eşliğinde Sur (Tyre)’dan Trablusşam’a uzanan gizemli bir yolculuğa çıkalım. Fonda, Rodrigo’nun gitar konçertosunun Arapça dizeleri ve enstrümanları eşliğinde, Feyruz’un “Li Beyrut– Beyrut’a” şarkısı yankılansın.
Bir zamanlar sadece Beyrut, sadece Lübnan değil Orta Doğu dendiğinde akla gelen ilk isimlerden, gerçek “Diva” Feyruz…

“Makber”in yazıldığı şehir

Sadece Feyruz mu? Abdülhak Hamit Tarhan’ın “Makber” şiiri de Beyrut’ta hayat buldu. Kaybedilen sevgiliye haykırış, isyan…
Edebiyatçı Abdülhak Hamit Tarhan, o dönemde Osmanlı Devleti’nin Hindistan Bombay Sefaretinde diplomattır. Eşi Fatma Hanım’a verem teşhisi konmuştur. Hastalık ilerleyince İstanbul’a dönmeye karar verirler. Uzun deniz yolculuğu esnasında Fatma Hanım’ın sağlık durumu iyiden iyiye kötüleşir, Beyrut’ta gemiden inerler.
Fatma Hanım, Beyrut Vali konağında, eşinin kollarında vefat eder. Beyrut’ta defnedilir. Abdülhak Hamit yıkılmıştır; büyük bir aşkla bağlandığı eşinin kabrini 40 gün boyunca ziyaret eder. Makber şiiri Beyrut’ta kaleme alınır.
“Süratle nasıl değişti hâlim?
Almaz bunu, havsalam, hayalim.”

Orhan Kemal’in ilk aşkı

Yazar Orhan Kemal’in Beyrut’a gidişi, babası Abdülkadir Bey’in siyasî düşüncelerinden dolayı zorunlu bir göçtür. İlk aşkını o günlerde yaşamıştır.
“Beyrut’ta,
Yeni İstanbul Lokantası’nda,
Bulaşıkların başındayım.

On sekiz yaşındayım.

Saçlarım taralı ve parlak,
Aklımda Eleni.”

Sur’da Monica Belluci’nin masası

Lübnan’a gidecek olursanız Tyre (Sur) kentinde Fenike ve Roma uygarlığından kalan tarihi ören yerlerinden sonra yemek için limanda, Al Mina’da, muhakkak Tony’ye gidilmeli. Birkaç masanın yer aldığı, deniz kenarında, küçük, samimi bir restoran. Sahibi Daniel’den “Monica Belluci”yi dinleyin. Monica Belluci’nin yemek yediği masaya geçin. Yanınızda çocuklar da yoksa içeride “Monica Belluci” köşesinde, “nü” fotoğraflara bir göz atın.
Beyrut’ta Sefarette, 2019’da görev yaptığım dönemde, İsrail sınırına, Nakura’ya mavi hattın Lübnan tarafında yer alan UNIFIL bölgesine yaptığım gözlem gezisi sonrasında, siyasetten, savaştan, Hizbullah ve İsrail’den soyutlanmış bir şekilde, yenilen o öğlen yemeği ve Monica Belluci köşesi, sözün bittiği yer. Sonra eşimle de gittik. Balık ve salatanın tadı hala damağımızda.

Jennifer Lopez’in modacısı: telefon yasak

Amerikalı pop yıldızı ve aktrist, konserlerindeki şovları ve kostümleri ile dikkat çeken Jennifer Lopez’in gardırobunun büyük bir bölümü Lübnan’da şekilleniyor. Beyrut aynı zamanda Paris, Milano gibi bir moda merkezi.
Lopez’in modacısı Zuhair Murad’ın Brummana’daki evinde verilen uçuk kaçık partilerde, kola dolabının içinden geçilerek, cep telefonları dışarıda bırakılmak suretiyle “kozmik odaya” girildiği, Lübnan’da dilden dile dolaşıyor. (İstihbarata karşı koyma konusunda Lübnanlı modacı Hizbullah’tan daha uyanık çıktı). Ben söyleyenlerin yalancısıyım, görmedim, üçüncü şahıslardan işittim.

Sayda, Dürziler ve Şuf dağları

Sur’dan sonraki durağımız Sayda olsun. Şehir merkezi Sünni, kırsalı ise Şii yerleşim bölgesi. Sayda çarşısı adeta Edirne, Bursa ve İstanbul, Fatih’i andırıyor. Pazar meydanındaki açık hava kahvehanelerinde soluklanıp çayınızı ve kahvenizi içtiğinizde bambaşka bir ruha bürünüyorsunuz.
Sayda Beyrut arasında Şuf dağlarını gördüğünüzde de aynı duyguları yaşayabilirsiniz, her şey tanıdık gelecek size. Dürzi toplumda, Türkiye’ye olumlu bir bakış olduğunu görünce memleketteymiş gibi hissedeceksiniz. Hikayeleri Kilis’e kadar uzanıyor.
Şuf bölgesi, Hizbullah ile İsrail arasında hala tampon işlevi görüyor. Hizbullah, Dürzilerden çekiniyor, savaşçı bir millet, birbirlerini sevmiyorlar.

Sophia Loren’dan İhsan Doğramacı’ya

Lübnan Fenikelilere kadar uzanan zengin bir tarihi geçmişe sahip. Beyrut sadece siyasi başkent değil. Kültür, sanat, moda, alışveriş, gastronomi, eğlence ve turizm merkezi. St. George Oteli hala ayakta, James Bond filmlerinin ilk serisinin çekildiği mekân. Sophia Loren, Jean Paul Belmando, Elizabeth Taylor ve daha birçok Hollywood ve Avrupalı sinema sanatçısının, moda ikonlarının konakladığı tarihi otel.
Beyrut Amerikan Üniversitesi, misyonerler tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nden üç yıl sonra kuruluyor. İlk yapılan binaların mimarisi ile Boğaziçi Üniversitesi’nin mimarisi neredeyse aynı. Hacettepe Üniversitesi ve YÖK’ün kurucusu İhsan Doğramacı buradan mezun. Yaşanan bunca karmaşa ve travmaya rağmen halâ daha Orta Doğu’nun en iyi üniversitesi.
Hamra Caddesi ve Gemmayzeh’de dolaşırken canlı müzikler birbirine karışır. Gençler buna bayılıyor. Ama siz biraz daha sakin takılmak isterseniz; St. George Otelin karşısında, Zaytonuna Bay’da yat kulübüne uğrayabilir, gün batımı aperatif bir şeyler almak için Four Seasons oteli teras katına çıkabilirdiniz; 2020 liman patlamasından sonra kapandı.

Ermeni lokantasında Antep lahmacunu

Akşam yemeğinde tercihiniz Fransız mutfağı ise Metropole’e gidebilirsiniz. Lübnan mutfağı için Loris, Babel Dbayeh, Al Sultan Ibrahim. İtalyan mutfağı ararsanız, Junieh sahilinde Margherita Mare veya The Penninsula tam size göre.
Olur ya canınız memleket lezzetlerini özlediniz; yaprak sarma, lahmacun, içli köfte veya mantı. Vakit kaybetmeden hemen merkeze doğru ilerleyin. Ermeni lokantaları, Nour restoran veya Antellias’ta Ichkhanian Bakery sizi bekler.
Ancak lahmacunu Antep lahmacunu diyerek sipariş verin. Bizim damak tadımızda. Ben önce ‘malum’ sebeplerden ötürü Türkçe konuşmadım. Ama sorun yok herkes işine bakıyor. Yine de Antep yerine Gaziantep derseniz suratları buruşuyor. Kahramanmaraş’tan da pek haz etmiyorlar. Maraş’ı kullanıyorlar. Memlekete dönüşte hediyelik pastırma götürmek istersen Ermeni “Nubar”dan alın. Çocukluğumun o mis gibi çemen kokulu şahane pastırması.

Beyrut mu? Şam mı?

Beyrut mutfağının Şam mutfağından daha iyi olduğu söylenir. Bana göre Şam bir adım önde gider. Aslında mezeler, kebap ve tatlılar arasında hemen hemen hiç fark yok. Arak da aynı, Bekaa Vadisi’nden. Lezzet neredeyse aynı. Sanırım farkı yaratan sunum ve mekanlar. Beyrut’taki restoranlar muhtemelen Fransız etkisiyle, Orta Doğu mutfağı da olsa batılı tarzda dekore edilmişler, Paris’e benzetilmişler.
Ne var ki, Şam’da Bab Touma ve Bab Sharki’de ki restoranların hemen hepsi tarihi bir Osmanlı konağı veya handan dönüştürülmüş. Şam’da lezzet ve mekân birbiriyle o denli uyumlu ki; yemeğinizi yerken tarihte yolculuk yapıyor hissine kapılıveriyorsunuz.

Cünye’de Halide Edip’in izleri

Beyrut’a yarım saat mesafede Cünye’deyse (Junieh) 110 yıl önce Halide Edip’in müdürlüğünü yaptığı kız yetimhanesi hala ayakta. Şimdilerde lise olarak hizmet veriyor.
Beyrut’tan kuzeye, Hristiyan nüfusun yaşadığı Cünya üzerinden Byblos ve Batroun’a gidecek olursanız beach club, restoran ve barlar, Casino Dü Liban sizi bekliyor olacak. Casino Dü Liban’da ister Richard Clayderman veya başka bir Fransız sanatçının performansını dinleyin, ister Körfez ülkelerinden gelenler gibi kumar oynayın. Bu bölgede kış ayları hariç her dönem sayısız festivalin tadını çıkarabilirsiniz.
Kuzeyde Tarblusşam/Tripoli hala daha Osmanlı kimliğini koruyor. Abdülhamit’in saat kulesinin anlamı Tarblusşam’ın Sünni halkı için ayrı bir öneme sahip. Trablusşam limanından Mersin’e gemi kalkıyor. Trablusşam restoranları da Beyrut’tan farksız. Tek fark fiyatlar. Restoranlar Beyrut’tan çok daha ucuz. Hazır oraya gitmişken TİKA tarafından restore edilen Mevlevihaneye uğramayı da unutmayın.
Trablusşam’da Sünni yerel halkın yanı sıra, Girit Türklerine ve Akka Türkmenlerine de rastlayabilirsiniz.

Bekaa Vadisinin diğer yüzü

Bekaa Vadisi de iki yüzlü. Baalbek Tapınağı “Dünyanın en görkemli tapınak şehri” olarak kabul ediliyor. Fenike ve Roma inanç kültürü iç içe.
Bekaa’da yetişen üzümler, Ksara şarapları ve arak. 1857’de Cizvit rahipleri tarafından kurulmuş. Roma dönemine ait bir mağara ise şarap mahzeni olarak kullanılıyor.
Bekaa’da sizi en çok şaşırtacak olan şey ise Osmanlı Hicaz demiryolunun Bekaa istasyonu olacak. İstanbul Kumkapı banliyö tren istasyonunun bire bir aynısı. Vagonlar ve taş istasyon binası halâ ayakta.
Osmanlı’nın Lübnan’a 120 yıl önce getirdiği ancak sonraki yıllarda kullanım dışı bırakılan bu demiryolundan sonra, Lübnan’da hâlâ raylı sistem yok.
Lübnan’ın Suriye ile üç sınır kapısından ikisi Bekaa’da.
Suriye ve Lübnan arasında her türlü kaçakçılık bu bölgede yapılıyor. Hizbullah’ın silah, roket imalathaneleri, finans kaynaklarından uyuşturucu üretimi yine bu bölgede yer alıyor. Hatay’dan denize dökülen Asi Nehri’nin doğduğu nokta Hermel, Hizbullah’ın kontrolünde.

Mustafa Kemal ve Zahle’de arak

Mustafa Kemal’in yolu Kurmay mektebinden sonra Bekirağa Bölüğü’nden geçer. Sorgu ve hapis hayatı sonrası Şam’a sürgüne gönderilir. Zahle, Şam ve Beyrut’un orta noktasında, Levanten kültürünün tüm özelliklerine sahip olan bir Hristiyan yerleşim yeridir.
Mustafa Kemal’in Şam’daki sürgün döneminde, sık sık Zahle’de Berdavni Nehri’nin kıyısında arak içtiği bilinmektedir; Lübnan rakısı. Hüzünlü, zor bir dönemdir. Selanik’e nasıl dönebileceğini planlarken, annesi ve kız kardeşine olan hasretini; belki de nehre yansıyan ay yıldız ve bir yudum arak ile gidermiştir. Büyük olasılık yeni Cumhuriyet ve devrimlerin fikirleri zihninde yeşermektedir.

Feyruz ve Deniz Gezmiş

Feyruz, Mardin’den Beyrut’a göç eden Süryani bir baba ile Lübnanlı Süryani Ortodoks annenin kızları. Lübnan’ın dünyaca ünlü ses sanatçısı. Rodrigo’nun gitar konçertosonun Arapça güfte yazılmış Feyruz’dan dinlemelisiniz. Beyrut’un tekrar küllerinden doğacağını söylüyor.
Murat Yetkin “Feyruz’u 1980 öncesi ODTÜ yurtlarında Filistinli öğrenci arkadaşlarımızın getirdiği kasetlerden dinlerdik” diyor. Feyruz, 1970’lerde Filistin davasının takipçisi, “Yine de bir gün Filistin halkının özgürlüğünü, çocukların doyasıya gülüşünü göreceğim.” diyor. Nafile.
Deniz Gezmiş, Lübnan’dan uzaklarda 6 Mayıs 1972 sabahı Ankara’da darağacına gitmeden hemen önce Rodrigo’nun gitar konçertosunu dinlemek istiyor. Dinliyor da hücresinin soğuk taş duvarları arasında.
Öyle bir coğrafyadayız ki, yasemin kokuları, Akdeniz’in güneşi, dalgalı lacivert denizi, Monica Belluci ile başladığımız bir başka Lübnan yazısını bile mutlu sonla bitiremedik.

Ayhan Doğaner

Orta Doğu Uzmanı

Recent Posts

Yangının büyükelçisi olmak: Lübnan’ın diplomat şairi

Önce Gazze ve şimdi Lübnan’daki insanlık trajedisini izliyoruz. Hamas’ın 7 Ekim saldırılarından bu yana tam…

14 saat ago

İktidar değişimi tartışması ve muhalefetin inanırlığı

Dünya ve Türkiye, vahim sonuçları olabilecek yeni bir dönüm noktasında. Tarihin nadir anlarından biri, hem…

2 gün ago

Erdoğan yine aday olana dek yeni bir Kürt açılımı ve başka açılımlar

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan yeni Anayasa yoluyla yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olmak için yeni bir Kürt…

2 gün ago

Yeni hedef DEM Parti’yi “kazanıp” PKK’yı ayrı çözüme zorlamak

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Devlet çözüm almadığı süreci tekrarlamaz” dediği gün derin Kürt ve…

3 gün ago

Avrupa Parlamentosunda Türkçe kınama, gazeteciler, ihale yolsuzlukları

Avrupa Parlamentosunun 9 Ekim oturumunda söz alan liberal Slovak Milletvekili Lucia Yar sözlerini Türkçe bitirdi.…

4 gün ago

Lübnan’dan kaçış: yangın hem Orta Doğu hem Karadeniz’de yayılıyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 10 Ekim sabah saatlerinde Lübnan’daki Türk vatandaşlarını tahliye etmek üzere gönderilen…

4 gün ago