Angela Merkel, Almanya başbakanlık görevini 2021’de bıraktıktan üç yıl sonra “Der Spiegel” dergisine çarpıcı bir demeç verdi. Spiegel dergisinin Olaf Scholz başkanlığındaki koalisyonun bozulması konusunda ne düşündüğü konusundaki sorusuna, “Doğaçlama düşüncem: işte erkekler oldu” diye bir karşılık verdi. Merkel’e göre, erkekler işleri kişiselleştiriyordu ve politikada engel olunması gereken bir şeydi.
Görünürde Angela Merkel’in “Spiegel” dergisiyle yaptığı konuşma yeni piyasaya çıkan ve anılarını anlattığı kitabıyla ilgiliydi. Ama çoğu kez dikkatli konuşmasıyla bilinen Merkel hiç çekinmeden bombayı patlattı. Merkel’in önceden düşünmeden yapmadan bu sözü söylemiş olması mümkün değil.
Almanya’da “vekaletler” kavgası
Çünkü Almanya’da henüz görülmemiş bir hesap var ve bu hesaplaşmanın yapılması gerekiyor: eski başbakanlar Sosyal Demokrat Gerhard Schröder ve Hristiyan Demokrat Angela Merkel uzunca bir süredir sürekli bir eleştiri ateşi altında tutuluyor. Schröder, Putin ve Rusya’ya yakın olmakla, Angela Merkel ise doğal gaz ve enerji kaynakları konusunda Almanya’yı Rusya’ya bağımlı kılmakla eleştiriliyor. Bu kamuoyuna çoğu zaman Schröder’e ve Merkel’e yönelik sert suçlamalar halinde yansıyor.
Alman kamuoyu kendi refahını borçlu olduğu, 1998-2005 arasındaki 7 yıllık Schörder ve arkasından gelen, 2005-2021 arasındaki 16 yıllık Merkel iktidarı dönemleri mutlu bir dönem değil de bir yanlışlar dönemi olarak algılamaya doğru itiliyor. Böyle bir algı geçmişin koşullarını yok saymak, ayrıca bugünün sorumluluğundan da sıyrılmak kolaylığını sağlasa da Almanya’da yaşanılan sorunların gerçek niteliğini anlamayı, buna göre çözüm üretmeyi zorlaştırıyor. Elbette ki buna karşı da Schröder kendi sosyal demokrat mirasını, Merkel ise kendi Hristiyan Demokrat halk partisi mirasını korumak zorunda kalıyor.
“Erkekler” ile Rusya tartışması
Nitekim Angela Merkel’in Spiegel’de verdiği demecin geniş bir bölümü de Putin ve Rusya ile ilişkilerine, enerji politikasına, doğal gaz boru hatları konusunda aldığı kararların savunmasına ayrılmış. Ayrıca Gerhard Schröder’in de Almanya ve Rusya arasındaki doğal gaz boru hatları projelerinde etkin bir görev yüklendiği bilinirse, bir dönemin koşulları gereği Sosyal Demokratların ve Hristiyan Demokratların Almanya’nın ulusal çıkarlarını aynı noktada görüp bir devlet politikası yürüttükleri gün gibi belirgin. Dolayısıyla Schröder ve Merkel gibi dünya çapındaki iki politikacıyı bugün suçlu sandalyesine oturtmanın elle tutulur hiçbir dayanağı yoktur.
Yukarıda da altını çizdiği gibi, “erkekler” kavga ediyor demekle Angela Merkel Almanya’nın şimdiki yöneticilerini ve politikacılarını hem küçümsüyor, üstü kapalı bir şekilde, “benim zamanımda istikrar vardı, ya şimdi? Kavga ediyorsunuz” demeye getirerek meydan okuyor.
Anlaşıldığı kadarıyla Angela Merkel anılarının yayınlanması nedeniyle medyada bir dizi söyleşi yapacak ve konuyu işleyecek. Bu hesaplaşmanın nasıl biteceği ve Alman yakın tarihinin nasıl yazılacağını zaman gösterecek.
Almanya’da siyasi kriz
Doğaldır ki ne Gerhard Schröder ne de Angela Merkel politikaya geri dönmeyi düşünüyor. Onları mirasları ve tarihin kendilerini nasıl yazacağı ilgilendiriyor.
Yoksa Almanya’nın temel sorunu erkekler kavgasıyla başlamış değil, doğal olarak. Sosyal Demokrat partili Başbakan Olaf Scholz ile Hür Demokrat parti lideri olan maliye bakanı Christian Lindner arasındaki anlaşmazlık giderek büyümüş ve koalisyon Lindner’in görevden alınmasıyla, tam da Trump’ın zaferini ilan ettiği gün görevden alınmıştı.
SPD ve FDP arasındaki karşılıklı suçlamalar devam ediyor ve Almanya bir politik krizin eşliğinde 23 Şubat 2025 tarihinde yapılacak olan erken seçime doğru ilerliyor.
Yüzeyden bakıldığında krizin ortaya çıkış biçimi ve üsluplar “erkekler” arasındaki bir sürtüşme gibi görünse de Almanya sistemin ikinci dünya savaşından sonra karşılaştığı en büyük politik ve sosyolojik krizlerden birisini yaşıyor. Dolayısıyla “erkeklerin” kavgasının arkasında daha derin bir gelişmenin yattığına kuşku yok.
Yükselen sağ ve 23 Şubat seçimleri
Eski “Doğu” Almanya ile “Batı Almanya” toplumlarının henüz birbiriyle bütünleşmediği; “Doğu Almanların” giderek Batı Almanya’nın baskın kültürel ve ekonomik normlarından pek hoşlanmadıkları ve buna karşı duydukları tepki giderek sert biçimde ortaya çıkıyor.
Bu gelişme 2024 yılında “Doğu Almanya’da” yapılan eyalet seçimlerinin sonuçlarından da görülüyor. Koalisyonun ana ortakları konumundaki SPD ve Yeşiller seçimlerin kaybedeni oldu. Koalisyonun üçüncü ortağı FDP de öyle.
Yükselen güçler ise aşırı sağ “AfD” ve köşeli bir sol politikanın sahibi olarak yeni kurulan “BSW” oldu. Hristiyan Demokratlar ise hem ülke genelinde hem de Bavyera’da ortanın sağındaki bir halk partisi olarak kendilerini koruyorlar. Göçmen sorunu ve Ukrayna savaşı Alman toplumunu bölüyor. Alman iç politikasında egemen olan politik uzlaşma kültürü giderek aşınıyor. Enerji fiyatlarının yükselmesi Almanya’nın rekabet gücünü sarsıyor. Yükselen fiyatlar ve ekonominin belli sektörlerinde ortaya çıkan durgunluğun ve işsizliğin sonuçları bütün Almanya’da hissediliyor. 23 Şubat 2025 günü yapılacak olan seçim bütün bu gelişmelerin gerçek boyutunu açık bir biçimde gösterecektir.
Sadece Almanya’nın seçimi olmayacak
Almanya’da 2025 yılında yapılacak olan seçim sadece bir Alman seçimi olmayacak. Almanya bugün Avrupa Birliğinin ekonomik açıdan en güçlü ülkesi. AB’nin son dönemlerde tökezleyen birliğinin arkasındaki itici güç Alman ekonomisidir. Bu gücün derin bir konjonktürel veya yapısal bunalıma girmesi Avrupa Birliğinin varlık sorununu da derinleştirecek, kendine biçtiği uluslararası rolün sorgulanmasına yol açacak ve AB’nin geleceği konusundaki soru işaretlerini artıracaktır.
Öte yandan da Alman ekonomisi dünya sıralamasında ise üçüncü sırada yer alıyor. İkinci sırada yer alan Çin’in yaşadığı derin ekonomik sorunlar ortadayken, üçüncü sıradaki Almanya’nın ekonomisinin de sarsılmasının dünya ekonomisi bakımından yaratacağı sonuçlar ürkütücüdür.
Dolayısıyla ekonomik ve politik bakımdan istikrarsız, sosyolojik açıdan toplumsal dokusu sarsılmış bir Almanya düşüncesi -krizleri kişiselleştiren erkekler esprisi ötesinde-haklı ötesinde haklı kaygılara neden oluyor. Almanya’da yaşanılacak bir krizin kısa sürede bir Avrupa krizine dönüşmesi, dünya ekonomisini sarsması, politik dengeleri altüst etmesi bir kâbus senaryosu olarak, gündemde bekliyor.
Kaynak: Angela Merkel ile söyleşi “Spiegel” sayı 49/2024, Angela Merkel’in anılarından bölümler “Die Zeit” sayı 49/2024, Handelsblatt 21.11.2024