Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının soykırım teşkil ettiği sonucuna varan 300 sayfalık detaylı bir rapor yayınladı.
212 tanık ifadesi, 102 üst düzey İsrail yetkilisinin açıklaması ve 15 hava saldırısını detaylı inceleyen yaklaşık 300 sayfalık rapor, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısı ile başlayan ve 2024 yılı boyunca devam eden askeri saldırıların “soykırım” olduğunu belirtiyor.
Hollanda’nın Lahey kentinde 5 Aralık’ta dünya kamuoyuna duyurulan rapora göre “kanıtlardan çıkarılabilecek tek makul sonuç soykırım niyetinin 2023’ten bu yana İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının ayrılmaz bir parçası olduğudur.”
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard yaptığı açıklamada, “İsrail aylarca Gazze’deki Filistinlilere insan hakları ve onuruna layık olmayan insanlık dışı bir grup gibi davranarak, Filistinlilerin fiziksel varlığını ortadan kaldırma niyetini ortaya koydu” dedi.
Callamard, “Korkunç bulgularımız uluslararası toplum için bir uyarı niteliğinde olmalı: Bu bir soykırımdır. Hemen durmalı,” diye ekledi.
1948 soykırım tanımı
Uluslararası Af Örgütü’nün bu raporu soykırım tanımını 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nden alıyor.
Bu bağlamda soykırım ile ilgili özellikle üç madde üzerinde yoğunlaşılmış: grup üyelerinin öldürülmesi, ciddi bedensel veya ruhsal hasar ve grubun fiziksel varlığını ortadan kaldıracak yaşam koşulları.
İsrail’in sivillere saldırılarının “kazara” veya “dikkatsizlik sonucu” olduğu savunmasını çürüten rapora göre “Uluslararası Adalet Divanı’nın yasal bağlayıcı kararlarına, BM Güvenlik Konseyi’nin çok sayıda kararına ve sayısız uyarıya rağmen, aylarca süren tekrarlanan saldırıların kasıtlı olmadığını düşünmek imkansız.”
En çarpıcı tanıklıklardan biri, Deyr El Balah’ta yaşayan üç çocuk babası Muhammed’in sözleri, rapor ismini de bu sözlerden almış:
“Burada kıyamet kopmuş gibi. Temiz su yok, tuvalet yok, bombardıman hiç durmuyor. İnsan değilmiş gibi hissediyorsun.”
“Sistematik bir imha stratejisi”
2023 Ekim ayından bu yana 42,010 Filistinli öldürüldü. Bunların 13,319’u çocuktu. 97 bin kişi yaralandı, 4bin 500 kişi ise bir uzvunu kaybetti.
Rapor, İsrail’in en az 59 farklı “tahliye” emriyle 1.9 milyon Filistinliyi (yüzde 90) zorla yerinden ettiğini belgeliyor. Bu, 1948’deki Nakba’dan sonra en büyük zorunlu göç dalgası olarak kayıtlara geçti.
Raporda, İsrail’in sadece askeri hedeflere yönelik olmayan, sivil altyapıyı ve yaşamı sistematik olarak hedef alan bir imha stratejisi izlediği de belirtilmiş:
Buna göre, hastanelerin yüzde 84’ü, su altyapısının yüzde 57’si kullanılmaz hale getirildi. Her 17 metrede bir yıkık bina bulunuyor. 17 üniversite tamamen veya kısmen yıkıldı. Okulların yüzde 85’i hasar gördü. Gıda, su ve tıbbi yardımlar sistematik olarak engellendi.
Rapora göre tarihi ve kültürel mekanların yüzde 63’ü yok edildi. 34 cami saldırısı belgelendi, 100 cami ve 21 mezarlık hasar gördü. Tarım ve Gıda güvenliği de zarar gördü. Ekilebilir arazilerin yüzde 63’ü tahrip edildi. Gazze’nin en verimli tarım arazileri yok edildi. Tampon bölge Gazze’nin toplam alanının yüzde 16’sına kadar genişletildi.
İnsani krizin derinleşmesi
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Callamard, “Bu, 21. yüzyılın en büyük ve en hızlı yıkımı. İsrail’e silah sağlamaya devam eden devletler, artık soykırımda suç ortağı olma riski taşıyor” sözleriyle durumu açıklıyor.
Rapor 2 milyondan fazla insanın açlık kriziyle karşı karşıya olduğunu, hanelerin 80’inin günlerce yemek yiyemediğini, insanların yabani bitki ve hayvan yemi yemeye zorlandığını ortaya koyuyor. Buna göre iki yaşın altındaki çocukların yüzde 15’inden fazlası yetersiz besleniyor.
Sağlık koşulları da krizin boyutlarını ortaya koyuyor. 369 bin ishal vakası yaşanmış. 2bini aşkın ileri derecede yanık vakası var. 26 çocuk yetersiz beslenmeden öldü, yenidoğan ölüm oranları ise yüzde 2,5’tan yüzde 12’ye yükseldi.
Uluslararası topluma soykırım çağrısı
Callamard, özellikle İsrail’e silah sağlayan ülkelerin sorumluluğuna dikkat çekiyor:
“ABD ve Almanya gibi önemli silah tedarikçileri başta olmak üzere İsrail üzerinde nüfuzu olan tüm devletler, İsrail’in Gazze’de Filistinlilere yönelik katliamlarını acilen durdurmak için derhal harekete geçmeli.”
Rapor ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin soykırım suçunu oluşturmasını, İsrail’e silah tedarikinin derhal durdurulmasını ve BM Güvenlik Konseyi’nin kapsamlı bir silah ambargosu uygulamasını öneriyor.