Donald Trump’ın 20 Ocak’taki ABD Başkanlığı yemin töreni Amerikan milyarderleri için bir bayram kutlamasına dönüşüyor. Aslında dünya çapında bütün “para parayı çeker” sınıfı için diyebiliriz ama onu şu anda ölçemiyoruz; çünkü ABD vatandaşı olmayanların bağış yapması yasak. Amerikalı milyarderlerin katkısıysa Trump yemin töreni kutlamalarına yaptıkları bağışlarla ölçülebiliyor.
Örneğin, Facebook, Instagram dahil pek çok teknoloji yatırımının sahibi Mark Zuckerberg sadece yemin töreni kutlamaları için 1 milyon dolar bağışlıyor. 1 milyon dolar da yapay zeka platformu ChatGPT’nin sahibi OpenAI sahibi Sam Altman’dan.
Törene on gün kala toplanan bağışlar 170 milyon doları aşmış. Bu miktar dört yıl önce Joe Biden’ın yemin töreni için yapılan 62 milyon doların üç katına yakın. Ama kaynaklar 20 Ocağa dek bağışların 200 milyon doları geçeceğini tahmin ediyor. Ama şu anda zaten bir Amerikan başkanına verilen sermaye desteği rekoru kırılmış durumda.
Sadece bağışlar da değil.
Yemin töreninin ötesinde
Yemin töreninin iki aşaması var. Birincisi Beyaz Saray’ın önünde, resmi davetiyeyle gidilebilse de halkın seyrine ve canlı yayınlara açık, resmi yemin töreni. Bir de akşam balo yemeği var ki asıl boy gösterme yeri orası. Oraya ya bilet alarak girebiliyorsunuz, sandalyesi 100 bin dolardan başlıyor, ya da “First Family”, bir numaralı ailenin davetlisi olarak. Orada da ABD vatandaşı olmayanlar davetli olarak katılabiliyor. (Türkiye’den her ikisine de First Family davetlisi olarak katılacağını şimdiye dek öğrenebildiğim tek isim- Trump’ın ilk başkanlık yemin törenine de katılan Mehmet Ali Yalçındağ. Başka davet alan varsa bildirsinler lütfen, yazayım.) Biletler şimdiden tükenmiş, Vaşington’daki bütün oteller dolmuş.
Çünkü Trump Bayramının sadece yemin töreni boyutu değil, bir de öncesi ve sonrasında özel randevu koparma, beş dakika olsun görüşme, bir kare olsun resim çektirme boyutu var.
Güç sahipleriyle fotoğrafınızın olması dünyanın her köşesinde bazı kapıları açıyor.
Trump hem para hem iktidar sahibi ve dünyanın en büyük askeri ve mali gücünü yönetecek.
Daha iktidara gelmeden NATO üyesi komşuları Kanada ve Danimarka’nın toprağında gözü olduğunu ilan etti. Kural ve hukuk tanımaz fütursuzluğuyla Rusya ile Avrupa sahnesinde siyaset, Çin ile ticaret savaşlarına hazırlanıyor.
Milyarderlerin “kapitalist enternasyonali”
Siyasi ve ticari çıkarları hukuk ve kuralların üzerinde görmesi bakımından dünyanın bütün milyarderleri ona hayran; açıktan savunmayı havalı bulmasalar da içten içe yargının kendilerine yarayacağı, kuralları esnetilmiş bir dünyada zenginliklerinin artacağını biliyorlar. Trump’ın kankası Elon Musk bu müjdenin sahte peygamberi gibi.
Böyle bir dünyanın eşiğindeyiz. Avrupa Birliğinin ilke ve kurallara (Kopenhag ve Maastricht kriterlerine) dayalı düzeninin, Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle yerini yeniden jeopolitik önceliklere bırakacağı, kısa sürede bırakacağı anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu kaostan Türkiye’nin -şu anda güncel olan Suriye-PKK ve Rusya-Ukrayna dahi- çıkarlarını genişletecek fırsatlar bulmaya çalışıyor. Bütün bölgesel güçler aynı hesapta.
Bu düzende çoğulcu demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin küresel çapta, daha da gerileyeceği tahmin edilebilir.
Seçimle iş başına gelmiş otoriter liderlerin ilk sırasına yerleşiyor Trump 20 Ocak bayramıyla.
Kral Marx, Komünist Enternasyonali ilan ederken “Dünyanın bütün işçileri, birleşin!” çağrısında bulunmuştu. İşçiler birleşemedi.
Trump dünyanın bütün milyarderlerin de değil süper milyarderlerin kendi liderliğinde, adeta bir Kapitalist Enternasyonal altında yer almasını istiyor.
Bana kalırsa bu da “Evdeki hesap, çarşıya uymaz” hanesine yazılır ama o zamana dek epey acı çekilir. 2025 bakalım Trump yılı mı olacak?