Siyaset

İç politikada durum raporu, Erdoğan, İmamoğlu, Bahçeli ve Öcalan

Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının beklenenden önce açıklanması, CHP’nin iç politikada -siyaset yasağı dahil- muhtemel gelişmelere karşı ön alma amacını da göösteriyor.

Ortada sandık görünmüyor ama cumhurbaşkanlığı seçim yarışı şimdiden başladı gibi. Dış politikada dünya ABD Başkanı Trump’ın her gün bir başka çıkışıyla sarsılırken iç politikada da her gün ani dönüşler ve karar değişikliklerine tanık oluyoruz.
AK Partinin erken başlayan iktidar endişesi artık yemek yazarı Vedat Milor’a Kent Lokantalarını övdüğü için soruşturma açma saçmalığına varmış durumda.

Bir yandan PKK’nın hangi unsurlarının Abdullah Öcalan’ın silah bırakma kararına uyacağı tartışması devam ederken ve DEM’in diğer partileri ziyareti beklenirken bir ara rapor, durum raporu gerekiyor.

Peş peşe dava ve soruşturmalarla kuşatılan Ekrem İmamoğlu, CHP’nin 23 Mart’ta ilan ettiği ön seçimi beklemeden adaylığını ilan etti; zaten Mansur Yavaş’ın haklı olarak girmediği ön seçimin sadece sembolik anlamı kalmıştı, o bahse geleceğiz birazdan. İmamoğlu bugün, tam da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İzmir’den yolculuğunu başlatıyor. Eş zamanlı olarak CHP lideri Özgür Özel, bitirdiğimiz hafta Avrupa’da yaptığı temaslarda İmamoğlu’nun adaylığını açıklamıştı.

İmamoğlu ve adaylık ilanı

Bu hamlelerle İmamoğlu’na açılan dava ve soruşturmaların ortak noktası olan siyaset yasağı getirilirse bu iç politikada da dışarıda şöyle bir algıyı doğuracak: bir yandan Anayasal hakkı kalmadığı halde Anayasa’ya yerleştirilmiş bir boşlukla yeniden aday olmaya çalışan Erdoğan, diğer yandan yargı üzerindeki siyasi etkisini kullanarak güçlü bir adayını saf dışı bırakmaya çalışıyor. Algı bu olacaktır ve CHP’de İmamoğlu’nun adaylığını beklenenden önce -ve kimine göre vakti çoktan gelmiş olarak- ilan ederek bu algıyı pekiştirme amacını güdüyor.

CHP içindeki tek adaylı 23 Mart önseçiminin beklenmemesi konusunun bir nedeni daha olduğu anlaşılıyor. Bu da ya AK parti iktidarı ya da PKK tarafından 21 Mart Nevruz Bayramında bir çıkış yapma ihtimali, CHP’nin zaten sonucu belli olan ön seçim ardından İmamoğlu adaylığının ilanının gündemde kaybolup gideceği değerlendirmesi.

İç politikda Suriye gölgesi

Bu da iç politikada gelişmelerin bir ölçüde PKK’nın silah bırakma kararına bağlanmış olmasının bir başka göstergesi. O da Suriye’deki gelişmelere bağlı, çünkü iş geliyor PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin ABD ile işbirliği yoluyla kurulan SDG’nin “Bizi bağlamaz” demesine dayanıyor. SDG’nin sanki PKK ile bağı bulunmayan bir yapıymış gibi davranması, DEM içinde de çatlağa yol açmış görünüyor. Örneğin Eş Başkan Tülay Hatimoğulları, Öcalan’ın açıklamasında YPG’nin ayrıca belirtilmemiş olmasını öne çıkarıyor. Hatimoğulları, SDG’nin varlığının hem Suriye’deki Ahmed Şara yönetimine hem de artan Türkiye etkisine karşı denge oluşturucu özelliğini de gözetiyor gibi. İşin ilginç yanı İran ve İsrail’in de benzer siyaset izlemesi. Acaba DEM’deki bu görüş ayrılığı parti ziyaretlerine başladıklarında da sürecek mi?
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ise  ortada ateşkes ya da uzlaşma diye bir şey olmadığı, PKK’nın “bütün unsurlarıyla” silah bırakmasının beklendiğini söylüyor.

Silah bırakma için son tarih?

Bu da bizi birkaç önemli soruya getiriyor: acaba devletin Öcalan’a (ve PKK’ya) verdiği ama açıklanmayan bir “son tarih” mi var?

Eğer varsa SDG zaman kazanmaya mı çalışıp ABD’nin Suriye politikasının belli olmasını mı bekliyor?

Bu soruların iç politikada yansımadı var.
Örneğin, Suriye’de Türkiye’nin etkisini artıran -ve hem İsrail hem İran’ı rahatsız eden- rejim değişikliğinin anketlerde AK Partiye sağladığı avantaj iki ay sürmüş görünüyor. Üçüncü ay, bir yandan belediye başkanlarının tutuklanması diğer yandan iç çalkantılara rağmen CHP anketlerde yine ilk sıraya yükselmiş görünüyor.
Müzakere olmadığı iktidar tarafından her fırsatta vurgulanan bu “süreç” uzadıkça AK Partinin lehine işlemeyeceği tahmin edilebilir. Küresel belirsizliklerin ekonomik program hedeflerini rahatlatmadığı da açık.
CHP’nin bu nedenle ortaya çıkabilecek yan etkileri göze alarak İmamoğlu adaylığını erken açıklamasını iç ve dış politikadaki belirsizliklere karşı bir ön alma çabası olarak değerlendirmek mümkün.

 

 

 

 

 

 

 

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Özel: Erdoğan’dan İmamoğlu’nun özgürlüğü ya da erken seçim dilenmiyorum

CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan Ekrem İmamoğlu’nun özgürlüğü ve erken seçim “dilenecek hali…

20 saat ago

Yeni gözaltılar: İmamoğlu davasına Kanal İstanbul kavgası eklendi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 26 Nisan sabahı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yetkilileri, çalışanları ve Ekrem İmamoğlu…

2 gün ago

Diploma iptali, demokratik gelecek ve akademik özgürlüğün küresel çöküşü

Türkiye’de üniversite özerkliği ve kurumsallaşma yolunda ilerleme yerine zamanla bir gerileme yaşandı. Son yirmi yılda,…

4 gün ago

PKK silah bırakacak mı? Kritik günler, kritik gelişmeler

PKK kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın kurduğu örgüte silah bırakıp kendini feshetmesi çağrısında kritik bir eşiğe…

4 gün ago

Marmara’da şiddetli deprem, İstanbul sallandı, neyse ki can kaybı yok

İstanbul’un Silivri ilçesi açıklarında, Marmara Denizinde 23 Nisan öğle saatlerinde meydana gelen bir dizi deprem…

4 gün ago

“Batırılamaz uçak gemisi” Kıbrıs: KKTC yükselir mi, tarihe mi karışır?

Doğu Akdeniz’in üç kıtanın kesişim noktasında asılı duran Kıbrıs Adası, artık yalnızca coğrafi bir varlık…

5 gün ago