Rusya-Ukrayna savaşı, karbon salınımı ve yeni teknolojiler nükleer enerji konusunu yeniden öne çıkardı. Türkiye geri kalmamalı. Fotoğraf, Türkiye’deki ilk nükleer enerji santrali olacak, Rusya’nın Mersin-Akkuyu nükleer enerji santrali inşaatından.
Uzun yıllar boyunca Çernobil (1986) ve Fukuşima (2011) kazalarının gölgesinde kalan nükleer enerji, bugün enerji güvenliği, karbon nötr hedefleri ve fosil yakıt bağımlılığını azaltma çabaları doğrultusunda küresel gündemin üst sıralarında yer alıyor.
Özellikle şu gelişmeler, nükleer enerjiyi 21. yüzyılın temel enerji kaynaklarından biri haline getirme potansiyeline sahip:
• Avrupa’daki enerji krizi ve Rusya-Ukrayna savaşının derinleştirdiği doğal gaz bağımlılığı,
• Çin ve Hindistan’ın devasa nükleer yatırımları,
• Rusya’nın nükleer teknolojideki liderliği ve bu alandaki jeopolitik etkisi,
• Küçük Modüler Reaktörler (SMR) gibi yeni nesil teknolojiler.
Bugün dünya genelinde 440’tan fazla nükleer reaktör aktif olarak çalışırken, özellikle Çin ve Hindistan gibi hızla büyüyen ekonomiler yeni santraller inşa etmeye devam ediyor. Fransa, ABD, Rusya ve Çin küresel nükleer enerji sektöründe lider konumda bulunurken, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye gibi yeni oyuncular da sahneye çıkıyor. Kazakistan ise dünyanın en büyük uranyum üreticisi olarak nükleer enerji ekosistemindeki rolünü güçlendirmeye çalışıyor.
Donald Trump da yeni dönemde “küresel enerji hükümranlığı” stratejisi çerçevesinde nükleer enerjiye daha fazla ağırlık veriyor.
Kazakistan, dünya uranyum üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını karşılayarak nükleer enerji ekosisteminde kritik bir rol oynuyor. Ayrıca, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) Düşük Zenginleştirilmiş Uranyum Bankası’na ev sahipliği yaparak, nükleer yakıt tedarikinde merkezi bir konumda bulunuyor.
Ancak Kazakistan şu ana kadar kendi topraklarında bir nükleer enerji santrali işletmedi. Şimdi ise Rusya, Çin ve Fransa ile iş birlikleri görüşülerek üç adet nükleer santral kurulması hedefleniyor. Başarılı bir nükleer program oluşturabilmek için Kazakistan’ın:
• Teknoloji seçiminde stratejik kararlar alması,
• Dışa bağımlılığı minimize edecek bir nükleer sanayi geliştirmesi,
• Atık yönetimi ve güvenlik standartlarında uluslararası iş birlikleri kurması gerekiyor.
Bu süreçte Rusya’dan Rosatom, Çin’den CNNC ve Fransız EDF gibi küresel devlerin rekabeti, Kazakistan’ın kararlarını doğrudan etkileyecek. Ülke, Rusya ve Batı arasında hassas bir denge kurarak kendi çıkarlarını en iyi şekilde korumak zorunda.
Türkiye, enerji arz güvenliğini artırmak ve artan enerji talebini karşılamak amacıyla nükleer enerjiyi stratejik bir yatırım olarak görüyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali, 4.800 MW kapasitesiyle Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılamayı hedefliyor. Ancak proje:
• Rusya’ya bağımlılık,
• Finansal riskler ve maliyet aşımları,
• Çevresel ve toplumsal tepkiler gibi önemli sorunlarla karşı karşıya.
Sinop ve İğneada’da planlanan yeni santraller, Türkiye’nin nükleer yolculuğunda kritik dönüm noktaları olacak. Türkiye, sürdürülebilir ve güvenli bir model oluşturabilmek için:
• Tek bir ülkeye bağımlılığı azaltmalı,
• Batılı ülkeler ve Japonya ile teknoloji transferine dayalı ortaklıklar geliştirmeli,
• Küçük Modüler Reaktörler (SMR) alanında erken hamleler yaparak rekabet avantajı yakalamalı,
• Nükleer atık yönetimi konusunda şeffaf ve güvenilir politikalar oluşturmalı.
Ayrıca, Türkiye’nin kendi nükleer sanayi altyapısını oluşturması ve insan kaynağını bu alanda geliştirmesi kritik önemde. Rusya’nın Rosatom modeli yerine, Fransa veya Güney Kore gibi yerel sanayiyi güçlendiren daha sürdürülebilir bir model benimsenmeli.
SMR daha öncelikli hale getirilmeli, “beyaz fil” denilen 30 milyar dolara mal olan ve inşası 10 yıldan fazla süren büyük projeler yerine.
Birleşik Krallık, Hinkley Point C ve Sizewell C gibi büyük ölçekli projelerin yanı sıra Rolls-Royce’un Küçük Modüler Reaktör (SMR) teknolojisini geliştirmesiyle nükleer enerjide yeni bir dönemin kapısını aralıyor. ABD, Rusya ve Çin şirketlerinin de SMR üretimi alanında çalıştığı biliniyor.
SMR’ler, geleneksel nükleer santrallere kıyasla:
• Daha düşük maliyetli,
• Daha hızlı inşa edilebilir,
• Daha güvenli yapılar olarak öne çıkıyor.
Türkiye ve Kazakistan gibi ülkeler, bu yeni nesil reaktörlere erken yatırım yaparak küresel enerji dönüşümünde öncü bir konum elde edebilir.
Nükleer enerjiye yönelen ülkeler için kritik başarı faktörleri şunlardır:
1- Çok taraflı iş birlikleri geliştirilmeli. Tek bir ülkeye (ABD, İngiltere, Rusya, Çin vb) bağımlı kalmak yerine, teknoloji ve finansman açısından çok yönlü iş birlikleri yapılmalı.
2- SMR’lere yatırım yapılmalı. Büyük ölçekli projelerin uzun inşaat süreleri ve yüksek maliyetleri düşünüldüğünde, Küçük Modüler Reaktörler en iyi alternatif olabilir.
3- Düzenleyici çerçeve güçlendirilmeli. Nükleer enerji konusunda kamu güvenini artıracak düzenleyici kurumlar ve şeffaf mekanizmalar oluşturulmalı.
4- Atık yönetimi ve güvenliğine öncelik verilmeli. Nükleer atık depolama ve güvenlik standartları konusunda uluslararası en iyi uygulamalar takip edilmeli.
5- Kamuoyu desteği için çalışılmalı. Nükleer enerjiye karşı toplumsal algıyı iyileştirmek için, doğru bilgilendirme ve şeffaf iletişim stratejileri geliştirilmeli.
Önümüzdeki yıllarda, küresel enerji yarışında nükleere yatırım yapanlar ve yapmayanlar arasındaki fark giderek açılacak. Türkiye ve Kazakistan gibi yeni oyuncular, doğru stratejileri benimserse, bu dönüşümde güçlü bir yer edinebilir. Ancak yanlış adımlar, yüksek maliyetler ve enerji bağımlılığı gibi riskleri beraberinde getirebilir.
Nükleer enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla birlikte değerlendirildiğinde, enerji arz güvenliğinin ve sürdürülebilirliğin temel taşlarından biri olabilir. Şimdi doğru kararları alarak geleceğin enerji denkleminde yer edinme zamanı.
CHP lideri Özgür Özel 19 Nisan’da Türkiye’de muhafazakâr-milliyetçi seçmenin kalesi sayılan şehirlerden Yozgat’ta gövde gösterisi…
Enerji artık yalnızca elektrik üretmenin ya da doğalgaz bulmanın ötesinde bir kavram. Bir devletin dış…
Sırrı Süreyya Önder'in çok sıkıntılar çekmiş kalbi, devletle PKK arasında saat saat yaşadığı gerilime…
Geçtiğimiz hafta Singapur'da bir konferansta, 50'ye yakın ülkeden gelen, uluslararası uyuşmazlık çözümünde uzman, kıdemli hukukçularla…
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) sürpriz bir kararla politika faizini 350 baz puan…
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunu 17 Nisan sabahı başlattıklarını duyurdu.…