Hafıza Kartı

Avrupa toplantısında son nefesini veren filozof

Bir Avrupa Günü daha yaklaşırken, AB’nin temellerinin atılmasında katkısı bulunan Alexandre Kojève üzerine bir deneme.

Alexandre Kojève belgeseli, 4 Haziran 1968’de Brüksel’de katıldığı Ortak Pazar toplantısının ses kaydı ile başlıyor. Kojève konuşuyor: Ortak ticaret politikasında üye ülkelerin etkili adımlar atmaları gerektiğini, kararların ayrı ayrı değil, tek bir merciden alınması lazım geldiğini anlatmaya çalışıyor. Sonra sessizlik. Toplantıdakilerden “doktor çağıralım” sesleri ve kısa bir süre sonra onsuz devam eden aynı toplantının ses kaydı: “Bu sabah Kojève’i kaybettik…”
Alexandre Kojève Rus asıllı. 28 Nisan 1902’de Moskova’da doğmuş. İnsan merak ediyor: Moskova’daki günlerinden, Paris’te 1930’lu yıllarda verdiği ve onu meşhur kılan Hegel derslerine giden, yaşama veda ettiği Ortak Pazar toplantısına uzanan yol nasıl çizilmiş…

Yeni bir “Avrupa Günü” yaklaşmakta. 9 Mayıs 1950 Schuman Deklarasyonu’nun 75. yıldönümü vesilesiyle mesajlar yayınlanacak, etkinlikler düzenlenecek. Avrupa Günü’nde genelde Jean Monnet ve Robert Schuman gibi bilinen isimler anılır. Geçmişte önemli kırılma noktalarında öncü rol oynamış daha az bilinen bireyleri öne çıkararak, onların nasıl eyleme geçtiklerini, nasıl bir pratik zekâ ile zorlukların üstesinden geldiklerini hatırlamamıza “Avrupa Günü” vesile olmalı. Alexandre Kojève öyle biri.

Sıra dışı bir yaşam öyküsü

Kojève, ressam Vasili Kandinsky’nin yeğeni. Varlıklı bir ailenin çocuğu, asıl ismi Alexander Vladimiroviç Kojelnikov. Üç yaşındayken Rus-Japon savaşında babasını kaybediyor. Annesi babasının silah arkadaşı olan bir kuyumcu ile ikinci evliliğini yapıyor. 1917 Şubat olayları sırasında Moskova yakınlarındaki kır evleri basılıyor, üvey babası öldürülüyor. Ailenin yaşadığı büyük sıkıntılar nedeniyle karaborsa işine karışan Kojève Sovyet gizli polisi Çeka tarafından tutuklanıyor, aile tanıdıklarının araya girmesi sayesinde idam edilmekten kurtuluyor. Rusya’yı terk etme kararı alıyor. Yakın arkadaşı Georg Witt ile Varşova’ya gidiyor. Komünist rejimin propagandasını yapacakları şüphesiyle ikisi tutuklanıyor. Cezaevinde kalıyor. Sonra arkadaşı ile Berlin’e geçiyor. Heidelberg’de okuyor. Tezini Rus din felsefesinin kurucu babası Vladimir Soloviev üzerine yapıyor. Alman filozof Karl Jaspers’in öğrencisi oluyor…
Kojève’in düşünce dünyası, o yıllarda, kendi jenerasyonundan entelektüellerin Rus felsefesine has tartışmaları içinde yer alıyor. Fransa’da bu yıl basılan o dönemden iki eserinin – “Karma’nın Budist öğretisi” ve “Buda ile Descartes arasında Diyalog”- yer aldığı kitabın önsözünde vurgulandığı üzere, Kojève din sorununa ilgi duyuyor, Rus milletini iki dünya arasında yer alan özgün bir sınır olarak düşünüyor: Doğu ile Batı, Avrupa ile Asya ve bir yerde Hıristiyanlık ile Budizm arasında bir geçiş, kaynaşma ve karşıtlık noktası.
Kojève’de Dostoyevski ve Tolstoy’un eserlerinin izleri de var… Kojève aynı zamanda bir fotoğraf sanatçısı…Dokuz dil biliyor. Matematik, Kuantum fiziği… ilgilenmediği bir şey yok…

Paris yılları

Kojève, 1927’de Paris’e geliyor. Yüksek İncelemeler Okulu’nda 1933’ten 1939’a kadar Hegel’in Tinin Fenomenolojisi’ni yorumladığı konferans ve dersler veriyor. Kojève’in verdiği konferansları izleyen önemli Fransız düşünür, yazar, siyaset insanları var. 1937’de Fransız vatandaşlığını alan Kojève’in otorite kavramı hakkında yazdıkları ve Leo Strauss ile mektuplaşmaları önem taşıyor. Arendt ve Kojève’in otorite üzerine kavramsallaştırmalarının mukayeseli analizi üzerine yapılmış çalışmalar da mevcut.
Kojève, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız direniş hareketine katılmış. Naziler tarafından yakalanmış. Kendisi hakkında kararı verecek felsefeye meraklı Nazi subayını iyi Almancası ve ikna yeteneğiyle etkileyerek idamdan son anda kurtulmuş.

“Tarihin Sonu ve Son İnsan”

Fukuyama’ya göre, Marx Hegel’in 19.yüzyıldaki en ünlü yorumcuysa Kojève de tartışmasız Hegel’in 20.yüzyıldaki en önemli yorumcusu. Fukuyama, Marx gibi Kojève’in de kendisini sadece Hegel’in düşüncesini açıklamakla sınırlandırmadığını, aynı zamanda kendi modernite anlayışını inşa etmek için onu yaratıcı bir şekilde kullandığını vurgular. Fukuyama, kitabında, Raymond Aron’un Kojève’in zekası ve özgünlüğü hakkında söylediklerine aynen yer vermekte:
[Kojève] “şüpheye veya eleştiriye meyilli bir süper entelektüeller kitlesini büyüledi. Bu nasıl oldu? Yeteneğinin ve diyalektik ustalığının bununla ilgisi vardı…[Onun hitabet sanatı], anlattığı konuyla ve kişiliğiyle yakından bağlantılıydı. Konu hem dünya tarihi hem de [Hegel’in eseri olan] Fenomenoloji’ydi. Bunların ikincisi, ilkine ışık tutuyordu. Her şey anlam kazanıyordu. Tarihsel öngörüden kuşku duyanlar ve sanatın ardında hile arayanlar bile bu sihirbaza direnemedi; o anda zamanı ve olayları anlaşılır kılması, bunu yeterince kanıtlıyordu.”
Fukuyama, Kojève’in yaşamının ikinci yarısında Avrupa Ekonomik Topluluğu’nda bürokrat olarak çalışmak için akademisyenliği bıraktığına işaret ederek, şöyle der: “Tarihin sonunun, sadece büyük siyasi mücadelelerin ve çatışmaların değil aynı zamanda felsefenin de sonu anlamına geldiğine inanıyordu. Bu nedenle Avrupa Topluluğu, tarihin sonuna uyan kurumsal bir oluşumdu”.

Uluslararası diplomasi aktörü

Kojève’in Paris’te verdiği konferans ve derslerini izleyen Robert Marjolin, 1945 sonrasında Fransız Maliye Bakanlığı Ekonomik İşler Genel Müdürü olarak görev yapıyor. Marjolin, Kojève’i kendi biriminde görevlendirmiş ve müzakere ekibinde yer almasını sağlamış. Uluslararası ekonomik düzenin savaş sonrası inşasında rol oynayan birçok önemli uluslararası müzakerede Kojève yer almış. “Diplomasi Sanatı: Alexandre Kojève’nin Kafası Karışı Olana Rehberi” başlıklı bir makalede Danilo Scholz, onun müzakere yeteneğini, ansiklopedik bilgi dağarcığını müzakerelere katılan diplomatların ağzından anlatır. Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı (OEEC), GATT ve Ortak Pazar çerçevesinde, özellikle Kennedy Turu ve tarife indirimi müzakereleri sırasında, ayrınca UNCTAD’ın kuruluşuna giden evrede ve daha birçok önemli diplomatik sahnede herkesin hayranlığını kazanan, sonuç almada belirleyici rol oynayabilen, birçok diplomatın korkulu rüyası haline gelen Kojève ile ilgili çok sayıda anekdot var. En hoşuma gideni, Vaşington’da düzenlenen müzakerelere katılan ve diplomasi çevrelerinde muhteşem üçlü olarak bilinen Fransız ekibi (Bernard Clappier, Olivier Wormser ve Alexandre Kojève) onuruna Büyükelçilikte verilen bir resepsiyona katılan Henry Kissinger’in Fransız Büyükelçisine ekipte yer alan üç isimden ikisinin kimler olduğunu sorduğunda, Büyükelçi’nin Flaubert’in ünlü romanına atfen “o ikisi Bouvard ile Pecuchet” demesi, Kissinger Kojève’i işaret ederek “ya o?” diye sorduğunda ise, Büyükelçinin “o ise Gustave Flaubert” yanıtını vermesi. OECD’de görevli bir Hollandalı diplomatın “ Çok zor biri olabiliyorsunuz, çünkü zekanız hepimizi aşıyor… kendimi öğrenciniz gibi hissediyorum” sözleri de bu anekdotlar arasında…
Avrupa Parlamentosu’nda 2018 yılında düzenlenen “Avrupa Kojève 2018: Küreselleşme, İmparatorluklar ve Popülizm arasında Avrupa” konulu kolokyumdaki sunumlar arasında Fransa’nın eski Başbakanlarından Raymond Barre’in paylaştığı anılar da kayda değer. Barre, 1948-1950 yılları arasında Kojève’in yanında çalışmış. Raymond Barre, Kojève’in istisnai bir beyin olduğunu, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Fransa’ nın ekonomik politikasında önemli bir rol oynadığını, gizemli bir kişiliğe sahip olduğunu ifade eder. Ayrıca, provokasyonu ve tartışmayı seven, Stalinci olduğunu ironi ile ifade eden, 1945’te kaleme aldığı ve Latin İmparatorluğu kurulması fikrini işlediği “Fransa’nın politikası için bir doktrin taslağı” metninde olduğu gibi iddialı jeopolitik projeleri gündeme getirebilen biri olarak anlatmaktadır.

“Yaşam bir komedi…”

Yazdığı Kojève biyografisi ile bilinen Dominique Auffret, kendisiyle yaptığı bir söyleşide, onun “Yaşam bir komedi, ciddi oynamak gerekir” sözlerinin altını çizer. Laurent Bibard’ın “Kojève: Her şeyi bilmek isteyen insan” çalışmasının başlığı onun karakterini iyi yansıtıyor. Kojève’in ölümünden sonra kendisinin ve ikinci eşinin KGB ile ilişkileri olduğuna dair iddialar da ortaya atılmış.
Kojève 1967’de, vefatından bir yıl önce, Türkiye’ye gelmiş. Bu seyahatinden geriye kalan fotoğraflar var.
Avrupa’nın inşasında yer alan Kojève gibi bireylerin sıra dışı yaşam öyküleriyle “Avrupa Günü” daha da anlam kazanıyor.

Engin Soysal

Emekli Büyükelçi

Recent Posts

Terörsüz Türkiye: dışarıya demokrasi vaatleri, içeride baskıya devam

Terörsüz Türkiye projesinde bir sonraki kritik aşama olan silah bırakma işleminin ne zaman, nerede, nasıl…

2 saat ago

Suriye yaptırımları üzerine dörtlü toplantı: Erdoğan çevrimiçi katıldı

Suriye’ye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması için Suriye, Türkiye, ABD ve Suudi Arabistan’ın katılımıyla dörtlü bir…

1 gün ago

Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir

Barış, silahların susmasıyla başlar ama orada sona ermez. Gerçek barış, zihinlerdeki hendekleri ve kalplerdeki mayınları…

1 gün ago

Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza

“Azıcık bir gelenek oluşturmak bile, bitimsiz bir tarih birikimini gerektirir.” Henry James’in bu sözü, üniversitelerin…

1 gün ago

Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, alışılmadık biçimde 11 Mayıs sabaha karşı düzenlediği basın toplantısında Ukrayna’yı “İstanbul’da…

2 gün ago

PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular

PKK’nın 12 Mayıs’ta silahlı mücadeleyi bırakma ve kendisini fesih kararı Türkiye’de yaygın siyasi şiddet döneminin…

3 gün ago