CHP’ye İmamoğlu ile dışarıdan, Kurultay iptali davasıyla içeriden hücum

Son birkaç gündür CHP’nin Kurultay iptali davasıyla ilgili gelişmeleri izlerken aklım nedense AK Partili Savcı Sayan’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çevresinde bulunan, ismini açıklamadığı şahsa yönelttiği eleştiriler arasında bulunan “PKK ve FETÖ’yü idare, CHP’i dizayn etme”  suçlaması geliyor. Savcı dün, 31 Mayıs’ta, Kurultay İptali konusunda bir yayın daha yapıp Kemal Kılıçdaroğlu’na “etme bulma dünyası” deyince, acaba CHP’nin bu dava üzerinden yeniden dizaynı projesine dahil olmak istedi de dışlandığı için mi itiraz ettiği sorunu takıldı. Birazdan oraya da geleceğim.

Önce Ankara’da AK Parti kulislerinde “olmuş bitmiş, CHP başına Kılıçdaroğlu geçmiş” gözüyle bakılan ve tam CHP’nin Özel yönetiminde İmamoğlu kampanyasıyla destek arttırdığı sırada gündeme gelen Kurultay iptali davasına bakacağız.

Özel polemikten kaçınıyor

CHP lideri Özgür Özel’in, halefi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği 2023 Kurultayının iptali davası hakkında son çıkışına karşı söylediklerine karşı tutumu şimdiye dek doğrudan yanıt vermeyen bir tutarlılık içinde.
Daha önce, henüz Kılıçdaroğlu “Can güvenliği tehditlerini” duyururken CHP içinde rakiplerini “boğma” mücadelesi başlattığı çıkışı yapmadan önce, henüz “şaibe” tartışması sürerken de Özel “Önceki genel başkanların beni eleştirme hakkı vardır, benim onları eleştirme hakkım yoktur” demişti. T24’te Murat Sabuncu’nun sorununa, 31 Mayıs’taki Düzce mitingi sırasında verdiği yanıtta da Kılıçdaroğlu ile söz düellosuna girmemeye özen göstermiş ama söyleyeceğini de söylemiş:
• “Tarihin en büyük saldırısı altında, parti bu kadar birleşmiş, bütünleşmiş. O her birinin haysiyetiyle, şahsiyetiyle oynanan delegeler toplanmışlar ve tarihin en yüksek oy oranıyla, geçerli oyların tamamını vererek tarihte ilk kez genel başkan listesini deldirmeyerek sahip çıkmışlar. 31 Mart gecesi TRT birinci partiyi söyledi, anketler şu anki durumu söylüyor, delege söyledi, meydanlar söylüyor, bana burada laf düşmez.” 

Kurultay iptali girişimi

Özel’in söylemek isteyip de söyleyemediği 4-5 Kasım Kurultayından bu yana CHP’nin yükselen destek grafiği.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde kazandığı “birinci parti” sırasını o zamandan bu zamana yapılan anketlerde bir defa kaybetti. O da CHP’nin öteden beri izlediği Suriye politikasının adeta yanlışlığını kanıtlayan Suriye’deki iktidar değişikliği oldu ama etkisi iki ay kadar sürdü; önlenemeyen hayat pahalılığı baskın geldi.
CHP’nin Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak anmasından kısa süre sonra, Anayasal adaylığını engelleme umuduyla üniversite diploması iptal edildi. Gözaltına alındı, tutuklandı, AK Partili rakibine 11 puan fark atarak kazandığı 16 milyonluk İstanbul’un Belediye Başkanlığı elinden alındı, şimdi resimleri yasaklanıyor ama hâlâ siyasi denklemden düşürülemedi.
CHP de öyle. Özel yönetimi meydanları hareketlendirdi. AK Parti ve MHP’nin, kontrol altında kapalı salonlarda yaptığı toplantılar düzenleyip halkın karşısına çıkmadığı bir dönemde meydanlar, yani halkla doğrudan temas muhalefete kaldı.
Kurultay iptali davası ve Kılıçdaroğlu’nun ifade verme çağrısına yanıt vermeyişi bu süreçte öne çıktı.

İçeriden dağıtma planı mı?

İstanbul, CHP’nin yükselen desteğine CHP dışından bir hücumdu. Özel’in daha İmamoğlu’nun gözaltına alındığı 19 Mart günü gösterdiği Saraçhane mitingi refleksiyle, hâlâ kayyım atanması konusu kapanmasa da kısmen püskürtüldü.
Özel ve ekibinin püskürttüğü bir girişim de olağanüstü kurultay ilan edip, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte CHP’yi de dağıtma girişimiydi. Olağanüstü kurultayı engellemek için açılan dava mahkemenin iddiaları kanıtlanamaz bulmasıyla geri çevrildi. Şimdi, birleştirilmiş dava ile 30 Haziran duruşması var önümüzde. Belki adli tatil sonrasına, sonbahara kalacak ama belki de sonuçlanacak.
Kılıçdaroğlu’nun mahkemenin çağrısına yanıt verip vermemesi, ya da yanıtının niteliğine göre, CHP’nin 2023 kurultayı bütün sonuçlarıyla iptal (butlan) olacak. Dolayısıyla kayyım atamaya bile gerek kalmadan Kılıçdaroğlu yargı kararıyla yeniden CHP’nin başına geçecek.
CHP-dışı hamlelerle kenetlenip güçlenen Özel yönetimine, şimdi CHP-içi hamlelerle darbe vuruluyor; görünen bu.
Görünen bir başka sonuç da Kurultay iptali durumunda bundan (Kılıçdaroğlu’nu saymıyorum) en çok memnuniyet duyacak kişilerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli olması.

CHP’nin yeniden dizaynı mı?

Özel’in Kurultay iptali davası hakkında söyledikleri Kılıçdaroğlu’nun çıkışına dair söylediklerinden daha açık:
• “Hukuk çerçevesinde asla bir şey beklemiyorum. Çünkü orada üç beş tane meczubun iftiraları dışında bir şey yok ve MASAK raporu tertemiz geldi. MASAK raporunda iddiaları destekleyecek hiçbir şey yok. Hukuk çerçevesinde yok ama ben zaten bu davayı sonuç odaklı değil süreç odaklı bir dava olarak görüyorum. Partiyi tartıştırmak en büyük kazanımları. “
Yazının başında Savcı Sayan’ın Kılıçdaroğlu’nun çıkışına “etme bulma dünyası” temalı bir yayın daha yaptığını yazmıştım.
Siyaset dünyamıza önceki CHP liderlerinden Deniz Baykal’ın bir armağanı olan Sayan, Kılıçdaroğlu’nun CHP başına geçmesinden sonra tasfiye edilen isimlerdendi ve açıkçası CHP’de pek arkasından ağlayan olmamıştı. Sonra AK Parti’ye geçti, Ağrı Belediye Başkanı oldu. CHP’den yolu ayrılan bazı isimlerle hâlâ temasta Ankara’da bir sır değil.
Henüz yanıtını netleştiremediğim bir soruyu paylaşıyorum. Acaba Sayan’ın sözünü ettiği “CHP’yi dizayn etmeye” çalışan AK Partili ile Kurultay iptali davasının bir ilişkisi var mı?