İmamoğlu ile aynı gün gözaltına alınan Medya AŞ eski Genel Müdürü İpek Elif Atayman, Bayram arifesinde doluluk sorunu olmayan Silivri’den sorun olan Afyon cezaevine kötü koşullarda nakledilmiş, ranza bulunamayınca yerde yatırılmıştı. Oğlu’nun durumu kamuoyuna yansıtmasıyla Bakan Tunç rahatsız oldu ve ranza verildi ama tek sorun o değil, adaletsizlik sürüyor.
Kamuoyu durumdan 9 Haziran, Manisa’dan Ferdi Zeyrek’in ölüm haberi geldikten bir süre sonra haberi oldu. Oğlu Efe Çakır, cezaevindeki annesi İpek Elif Aytayman’a reva görülen işleme şu tepkiyi veriyordu: “İBB Medya AŞ eski genel müdürü annem İpek Elif Atayman, sürüldüğü Afyon cezaevinde 5 gündür yerde yatıyor. Devletine milletine maddi ve manevi hiçbir yanlışı olmayan sicili tertemiz bir insana yapılan bu insanlık dışı hareket kabul edilemez.”
Onu Atayman’dan yine sosyal medya üzerinden gelen bir mesaj izledi.: Dr. İpek Elif Atayman 19 Mart 2024’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla gözaltına alınmıştı. “72 gün hücrede tutulduktan, ardından 5 gün koğuşta tutuldum. Sonra bir parça ekmekle, 7,5 saat bileklerim kelepçeli halde, bir metrekarelik zırhlı bir kabinin içinde Afyon’a sevk edildim” diyordu.
Avukatı Eren Kaptan, YetkinReport’a Atayman’ın doluluk sorunu olmayan Silivri’den doluluk sorunu olan Afyon cezaevine nakledilmesinin sorunlu olduğunu, yönetmeliklerin doludan boşa nakil öngördüğünü söyledi.
Atayman 10 Haziran’da medyada yer bulan sözlerinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a hitaben şunları söylüyordu:
• “Bileklerim kelepçeden mor. Burada yerde yatıyorum. Eşyam çöp torbasında. Haftada sadece bir kez, 10 dakikalık görüşme hakkım var. Bu bir yargılama değil, şiddet ve açık bir cezalandırmadır.
• “MASAK kaydım yok, HTS kaydım yok, şüpheli mal varlığım yok. 20 aylık genel müdürlük dönemine dair tüm belgeler yargıda; tek bir yasadışı, mevzuat dışı hizmetim yok. Aksi yönde bir soru da sorulmadı.
• “Benden istenen nedir, hangi gerekçeyle bu muameleye maruz kaldığımı anlamıyorum. Sayın Adalet Bakanı, ‘Tutuklular devletimize emanettir’ diyordunuz; böyle mi sahip çıkılıyor? Bu fiziki ve psikolojik şiddete, bu işkenceye son verin.
• “Tüm bu gerçeklere rağmen ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller’ var deniyorsa, tutuksuz yargılayın.”
Avukatı Kaptan, YetkinReport’a Atayman’ın sorgusu sırasında, suçlandığı rüşvet işddiadı konusunda tek soru sorulmadığını, örgüt üyeliği suçlaması konusunda da herhangi bir kanıt ya da doğrudan suçlamada bulunulmadığını söyledi.
Annesinin sorununu kamuoyuna duyuran Efe Çakır Atayman’a 10 Haziran itibarıyla ranza verildiğini YetkinReport’a doğruladı.
Çakır’ın verdiği bilgilere göre Atayman 23 ranzanın bulunduğu ancak 27 kişinin hapsedildiği bir koğuşa verilmiş. Durumu dile getirdiğinde, “Birisi sana yerini versin” gibi bir yanıt alınca bunu reddetmiş. Hatta bir genç tutuklu ranzasını verip kendisi yerde yatmayı teklif edince bunu da haksızlık kabul edip reddetmiş.
Durumu oğluna anlatıp o da kamuoyuyla paylaşınca ve Bakan Tunç’da bu durumdan rahatsız olunca, cezaevi yönetimi hemen çözüm bulmuş; fazla tutuklu ve hükümlüler başka koğuşlara dağıtılarak her mahpusa bir ranza düşecek düzenlemeye gidilmiş.
21’inci yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakırken, memleketimizden hapishane manzaraları budur.
Atayman ayrıntılı açıklamasını yapınca aynı gün Adalet Bakanı Tunç’un bu çağrı üzerine bir şey yapmayı düşünüp düşünmediğini sordum. Bir yetkili konunun cezaevlerinin doluluğuyla ilgili olabileceğini ama hemen ilgileneceklerini söylerdi.
İlerleyen saatlerde ismini saklı tutmak isteyen bir yetkili beni aradı. Sayın Bakan bu durumdan rahatsız olmuştu. Atayman’ın bir ranzaya yerleştirildiğini, sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Bakan Tunç yetkilileri daha dikkatli olmaları konusunda uyarmıştı, benzer durumdaki diğer tutukluların durumuna da bakılıyordu.
Demek ki hayırlı bir evlat annesine sahip çıkıp durumunu kamuoyuna duyurmasaydı, gazeteciler Adalet Bakanlığına sormasaydı, Bakan bu durumdan rahatsız olup sorumlulara kızmasaydı Atayman belki de hala çöp torbasındaki eşyalarıyla yerde yatırılıyor olacaktı Afyon Cezaevinde.
Peki, ya Bayram arifesinde ailesine önceden haber verilmeden Silivri’deki Marmara cezaevinden apar topar, kendi ifadesine göre bir metrekarelik zırhlı kabin içinde, bilekleri kelepçeli vaziyette, 7,5 saatlik yolculukla Afyon cezaevine götürülmesi de fazlasıyla rahatsız edici değil mi?
Ya da biz işkence deyince sadece daha önceki dönemlerde sistematik olarak uygulanan falakaya yatırma, Filistin askısına çekip elektrik vermeyi mi anlamalıyız?
Neyi anlamalıyız?
Yoksa bu yapılanlar Atayman ve CHP’li belediyeler soruşturmasındaki benzeri durumdaki tutukluları İmamoğlu aleyhine itirafname verip kurtulmaya zorlamak için mi? Ya da itirafçı olmayanlar böyle mi cezalandırılıyor?
Atayman’ın “Benden ne istiyorsunuz?” diye sorması bu nedenle mi?
Savcılık aradığı kanıtları etkin pişmanlıktan yararlanıp ev hapsine geçmek için itiraflarda, ya da CHP’lilerin dediği gibi iftiralarda bulunan kişilerden henüz edinemediği için mi iddianame gecikiyor? O nedenle mi tutukluluk -tıpkı Ergenekon serisi davalarda, ya da daha önce 12 Eylül darbe davalarında olduğu gibi başlı başına ceza yöntemi olarak uygulanıyor? O nedenle mi yeni itirafçılar aranıyor?
Şunu da merak ediyorum: acaba Bakan Tunç, Atayman’ın yerde yatırılmasından rahatsız olup ilgilenince ona ranza veren cezaevi yönetimi bu yüzden de başka yerleri rahatsız etmiş midir, onlar da bu yüzden cezaevi yönetimine kızmış mıdır?
Bu iş uzadıkça tadı iyice kaçıyor.
Dünya kamuoyunun dikkatini İsrail-İran geriliminin tırmanışı, Ukrayna’daki yıpratıcı savaş ve Çin-ABD arasındaki jeostratejik rekabet gibi…
Kemal Kılıçdaroğlu, seçimle gelip 13 yıl genel başkanlığını yürüttüğü CHP’nin başına yargı kararıyla dönmekte bir…
Türk iş dünyası, Avrupa Birliği ülkelerindeki ortaklarına seslenerek Türk vatandaşlarına uygulanan Schengen vize sorunlarının giderilmesi…
Ortadoğu’nun siyasi haritası değişti; ülke sınırları kâğıt üzerinde aynı kaldı ama artık yeni dengeler ve…
CHP yönetimi iki cephede aynı saldırının altında. Hem dışarıdan hem içeriden ve iki cephe de…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan beş yıl sonra “dostum” dediği ABD Başkanı Donald Trump ile yeniden yüz…