ABD’nin İsrail’in İran’a saldırılarına katılma işareti verdiği bir sırada Erdoğan Türkiye’nin füze kapasitesini arttırmaktan söz etti. ROKETSAN tarafından geliştirilen Tayfun füzesi, Karadeniz kıyısında Sinop yakınlarındaki test alanından fırlatılırken görüğlüyor. (Foto: MSB)
İran, İsrail’in saldırılarına İsrail şehirleri üzerine füze yağdırarak yanıt veriyor, İsrail ise hava saldırılarına ek olarak her gün İran İslam Cumhuriyetinin birkaç kilit ismini daha öldürüyor. Son olarak daha iki gün önce göreve atanan Genelkurmay Başkanı öldürüldü.
İsrail’in füze kapasitesi, İran’ın toprağın derinliklerindeki uranyum zenginleştirme tesislerine erişmeye yetmiyor. Natanz ve Ferda (Fordow) nükleer tesislerinin kalbinin ise 50-60 metre derinlikte olduğu tahmin ediliyor. Binyanin Netanyahu bu nedenle Donald Trump’tan sadece destek değil savaşa bizzat girmesini istiyor. Ağırlığı 13 ton 600 kilo olan “sığınak delici” GBU-57 bombası ise İsrail’in elindeki uçaklarla taşınamaz. Aslında şu anda taşıyabileceği kanıtlanmış olan tek uçak ABD’nin stratejik bombardıman uçağı B-2.
Gerçi Irak’ın işgali sırasında kullanılan GBU-57 bombasının vuruş derinliğinin söylendiği kadar olmadığı öne sürülmüştü ama burada önemli olan ABD’nin savaşa girmesi. İsrail’in saldırıya başladığı 13 Haziran’da Trump, “İran’a 60 gün vermiştim, bugün 61’inci gün” demişti. (*) 15-17 Haziran’da Kanada’daki G7 Zirvesinden İsrail-İran krizi nedeniyle erken ayrılışına Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “Ateşkes için” yorumuna ise, “Emmanuel yine yanılıyor, çok daha büyük bir şey için” demişti.
ABD Başkanının, İran’ı taleplerine teslim olmazsa bombalamakla tehdit ettiği gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin füze kapasitesine dair çıkışı önemliydi.
Erdoğan’ın 16 Haziran’daki kabine toplantısı ardından ulusa hitabında Türkiye’nin uzun ve orta menzilli füze stoğu üzerine şunları söyledi:
• “Orta ve uzun menzilli füze stoklarımızı son gelişmeler ışığında caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamalarını yapıyoruz. İnşallah, çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenmeyi dahi göze alamayacağı bir savunma kapasitesine erişmiş olacağız.”
Bilindiği kadarıyla Türkiye’nin elinde uzun menzilli balistik füze yok. Ancak Türkiye’nin ilk orta menzilli (MRBM) füzesi olan, ROKETSAN yapımı “Cenk” füzesinin halen azami 2000 km olan menzilini 3500 km üzerine çıkaracak, yani uzun menzilli yeni bir füze modeli üzerinde çalışıldığı medyaya yansıdı. Erdoğan muhtemelen “çok uzun olmayan bir süreçte” bu füzenin kamuoyuna açıklanacağından söz ediyor. Cenk de yine ROKETSAN yapımı kısa menzilli (SRBM), 500+ km menzilli “Tayfun” füzesinden türetilmişti. Bir de Suriye ve Irak’ta PKK’ya karşı kullanılan kısa menzilli (280+ km) taktik füze “Bora” var.
Erdoğan’ın Türkiye’yi “caydırıcılık düzeyine getirecek üretim planlamasından” söz etmesi, henüz o düzeye gelinemediğini ama füze savunmasına hız verileceğini gösteriyor.
Türkiye’nin geçen yıl duyurduğu ilk birleşik hava savunma sistemi Çelik Kubbe’nin İsrail’in Demir Kubbe savunma sisteminden daha etkili olmasının amaçlanmıştı.
Rusya ayrı ama Türkiye’nin çevresinde füze tehdidi algılayabileceği iki ülke var: İran ve İsrail.
İran neredeyse bütün füze stoğunu İsrail’in ABD desteğindeki saldırılara yanıt vermekte kullanıyor. Yakında İran’ın füze sağladığı Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husi’lerin elindeki stoklar da bitebilir.
Geriye İsrail kalıyor.
Amerikan Foreign Policy Dergisi, İsrail’in amacının İran’ı da devre dışı bıraktıktan sonra bütün Ortadoğu’yu kontrolüne almak olduğunu yazdı. Gerçi dergi İsrail’in tamamen dışa bağımlı olduğu için bu hedefini gerçekleştiremeyeceği tahmininde de bulunuyor.
Ama Netanyahu elindeki Amerikan çekici de olsa, Mark Twain’in deyişiyle “Her şeyi çivi gibi görmesi” gibi gerçekçi bir değerlendirme yapacak durumda değil. Trump’ın bir an önce kendisini Ortadoğu’dan kurtarıp Pasifik bölgesine, Çin’e odaklanmak istemesi ve Trump üzerinde İsrail lobisinin etkisini kullanarak İran’ı devirip Ortadoğu’yu kendisinden sorulur hale getirme arzusunda. Bu arzusu, bir yandan Şii İran’dan nefret eden diğer yandan ABD’yi kızdırmaktan korkan Suudi Arabistan ve diğer Sünni Arap otokrasilerinin İsrail ne yapsa yarım ağızla kınayıp hareketsiz kalmasından da güç alıyor.
Erdoğan’ın Türkiye’nin uzun ve orta menzilli füze stokunu bir an önce “caydırıcılık” düzeyine yükseltme hedefini Türkiye’ye “efelenme” konusuna bağlamasındaki gizli nesne de asıl olarak İsrail.
Türkiye’nin avantajı, savunma sanayi atılımlarını ABD ve Batı Avrupa’nın desteklerine bağlı olarak değil, tam tersine kösteklemelerine rağmen yapması.
İran’daki rejim, kadınların saçının görünmesini değil de İsrail ajanlarının yatak odalarına kadar sızmasını güvenlik sorunu saysaydı, bu durumda olur muydu? O da ayrı.
(*) Bu ayrıntıya Türkiye’de dikkat çeken tek siyasetçinin CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu olduğunu kayda geçelim.
Türk iş dünyası, Avrupa Birliği ülkelerindeki ortaklarına seslenerek Türk vatandaşlarına uygulanan Schengen vize sorunlarının giderilmesi…
Ortadoğu’nun siyasi haritası değişti; ülke sınırları kâğıt üzerinde aynı kaldı ama artık yeni dengeler ve…
CHP yönetimi iki cephede aynı saldırının altında. Hem dışarıdan hem içeriden ve iki cephe de…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan beş yıl sonra “dostum” dediği ABD Başkanı Donald Trump ile yeniden yüz…
Son haftalarda İsrail’in İran’a yönelik doğrudan saldırıları, İran’ın karşı saldırıları, ABD’nin nükleer tesisleri hedef alan…
Now TV muhabiri Beril Ötkan 22 Haziran Pazar günü Ankara, Küçükesat Pazarında esnaf ve vatandaşla…