İngitere’nin eski Türkiye Büyükelçisi, son görevi MI6 Başkanlığı olan Richard Moore İstanbul’da veda konuşmasında.
İngilizler ne yapıyorlarsa zarafetle yapıyorlar. İngiltere Dış İstihbarat (MI6) Şefi Richard Moore 1 Ekim itibarıyla emekliye ayrılmadan önce, 19 Eylül’de İstanbul’da, yeri, içeriği ve hedefi tartışılan “zarif” bir veda mesajı yayınladı. Türkiye’yi ilgilendiren yönleri olduğu gibi küresel mesajlar da içeriyordu. Sıradan bir emeklilik konuşması değildi.
MI6, şüphesiz küresel olarak en iyi istihbarat servisleri arasında gösteriliyor. İngiltere’de birçok kurum eski gücünden çok şey kaybetse de ülkenin dış istihbarat servisi gücünü ve etkisini koruyor.
MI6 şefinin İstanbul’daki veda konuşması, https://gazeteoksijen.com/dunya/4-yil-turkiyede-gorev-yapmisti-ingiltere-istihbarat-sefi-gorevine-istanbulda-veda-etti-252095 açıklamayı yapanın kimliği, açıklamanın yeri (İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosluğu) ve zamanı, içerdiği mesajlar nedeniyle Türkiye’de tartışıldı ve eleştirildi. Bu tartışmalardan bağımsız olarak MI6 Şefinin açıklamaları aslında iyi de oldu. Diplomasi diliyle mesajlar kriptolu değil, açık telgraf olarak servis edildi. İyi okunmalı. Karadeniz’in kuzeyinde Rusya’da, Güneyde İran’da ve çok uzaklarda Asya Pasifikte, Güney Çin Denizi’nde.
MI6 Şefinin zarif ifadeleriyle; Türkiye yüzyıllardır uluslararası sistem için çok önemli bir ülke, jeopolitik kriz ve çatışma alanlarında kilit bir oyuncu. Türkiye aynı zamanda NATO’nun ayrılmaz bir parçası, özellikle Rusya öznesinde ve terörle mücadelede, Batılı istihbarat servislerinin büyük ve vazgeçilmez ortağı.
Kendisi de eski bir İstihbarat Şefi olan Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin mesajı almış olmalı: Türkiye’nin durduğu yer belli; eksen kayması yok.
Moore’un açıklamalarının, bazı çevrelerce tartışıldığı üzere, Türkiye’ye yönelik bir adım olduğu iddiaları doğru olsun veya olmasın, teknik anlamda niyetin anlaşılması açısından önemli. İstihbarata karşı koyma faaliyeti anlamında mesaj alınıp karşı duruş, politikalar elbette revize edilir. Türkiye’nin ilgili kurumları bu konuda ciddi birikime sahip olmalı, siyasetten ve diğer birçok etkenden bağımsız olarak.
MI6 Şefi ilk olarak, 1989’da genç bir öğrenci olarak, yeni öğrendiği Türkçeyi geliştirmek için birkaç haftalığına bir Türk ailenin yanında yatılı kalmak üzere İstanbul’a geldiğini, kültürel, tarihsel ve doğasına âşık olduğunu, Beşiktaş (BJK) futbol kulübü taraftarı olduğunu belirtiyor.
Bir hatırlatma, BJK Spor Kulübü, 1903’te MİT’in eski yerleşkesi Serencebey Yokuşu’nda Gazi Osman Paşa Köşkü’nde kuruluyor. Efsane başkan Süleyman Seba da hafızalarda. MİT’in eski Müsteşarı Şenkal Atasagun da Galatasaray Lisesi mezunu olmasına rağmen BJK taraftarı, tıpkı MI6 Şefi gibi.
MI6 Şefi dilini ve kültürünü öğrendiği, sekiz yıl yaşadığı Türkiye’de, nasıl başarılı operasyonlara imza attıysa, https://yetkinreport.com/2020/08/04/turkiye-istihbarat-seflerinin-staj-yeri-gibi/ kariyer basamaklarında hızla yükselerek önce Ankara’da Büyükelçi, sonra Londra’da MI6 Başkanı oldu. Mesleğe, 40 yıllık yaşanmışlıklara veda konuşmasını yine başladığı yerde İstanbul’da yaptı.
Birleşik Krallık istihbarat şefi, Kafkasya ve Orta Asya’daki çıkarlarının yanı sıra güneyde sözde İslam Devleti teröristlerine karşı ve Esad sonrası Suriye’nin istikrarını desteklemek için Türkiye ile iş birliğinden memnuniyetini belirtirken, Ukrayna’nın yaşamakta olduğu Rus tehdidine, bu konuda Türkiye’nin duruşuna önemli bir vurgu yapıyor.
Bir diğer konu Gazze ve 7 Ekim sonrası yaşanan facia. Filistinlilerin yaşadığı korkunç acılardan bahsederken doğrudan İsrail’i hedef alan, soykırım ifadesini kullanmaktan kaçınıyor.
İstihbarat Şefi; MI6 gibi güçlü bir kuruluş için güven ve kazanılan güveninin sürdürülebilir olmasının gerekliliğine vurgu yapıyor. Aldatma, manipülasyon, provokasyon, ajitasyon, taraf değiştirme operasyonları, ikili ajanlar dünyasından bahsederken, güven özellikle istihbarat teşkilatları arasında temel prensip olarak çok önemli olmalı.
Ancak bilinen çok temel unsurdur ki istihbarat servisleri arasında dostluk ilişkisi yoktur, çıkar, menfaat ilişkisi vardır. Bu ilişki de dosya bazında gerçekleşir. İŞİD konusunda müşterek görev gücü oluşturup ortak çalışma yapabilirsiniz. Ancak Kıbrıs’ta, Filistin’de ortak çalışacağınız anlamına gelmez. Hatta burada karşı taraftasınızdır. Kontrespiyonaj ve espiyonaj departmanları devrededir.
Kısaca, geçmişte olduğu gibi 21. yüzyılın jeopolitik gerçekleri, asimetrik tehditler, terörizmle mücadele gibi tehditlerle mücadelede, gizli serviler arasında ortak müştereklerde buluşmak dışında, bir dostluk ilişkisi olamaz.
Moore, Ukrayna ve Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky üzerine şunları söylüyor:
MI6 Şefinin göreve geldiği ilk hafta, öğle yemeğinde Zelenskiyi ağırlaması, onun liderlik yolculuğuna bizzat şahitlik etmesi, bunun bir ayrıcalık olduğunu belirtmesi, Rusya-Ukrayna savaşının şifrelerini net bir şekilde ortaya koymuyor mu? Rusya’nın yaptıklarını, hukuksuzluğu desteklemek elbette mümkün değil ama burada bir itiraf var.
Akla gelen ilk soru, CIA ve MI6, Putin’in Ukrayna’yı işgalini öngöremediler mi? Rusya’nın hazırlıklarını blöf olarak mı değerlendirdiler? Putin gibi bir lideri analiz edemediler mi?
Batılı İstihbarat servisleri hakikaten güçlü ve güvenilir kaynaklara sahipseler, doğru ve zamanında istihbarat almalı ve bunu hükümetleri ile paylaşmalıydılar. Ellerindeki somut istihbarata rağmen Ukrayna’nın işgaline göz yummuş olabilirler mi?
Vekalet savaşları sadece Orta Doğu’da yaşanmıyor.
MI6 Şefi Moore, alışılmadık şekilde İstanbul’dan Rus halkına çağrıda bulundu:
Müttefik bir ülkeden, düşman kabul ettiğin ülke insanlarına gel bizle çalış demek? Ne kadar zarif, ahlaki ve hukuki bir tutum? Yoksa Moore’un “gizli kalmak için daha açık olmalıyız” ifadesinin, bir yansıması mı bu?
Moore devam ediyor:
Zarif MI6 Şefi, anlaşılan hep espiyonaj çalıştınız. Karşı casusluk, istihbarata karşı koymanın temel prensiplerinden biri, kendi isteği ile gelen, sözde kaynak adaylarına güvenilmez. Bir büyükelçilik veya konsolosluk kapısına gelerek veya e-posta ile “Size çalışmak istiyorum” diyen bir muhbir adayını, hiçbir istihbaratçı içeri almaz.
Şüphesiz bu portalın ilk kullanıcıları, ilk müracaat edenler bu gelişmeyi “fırsat operasyonuna” çevirecek olan ve en az sizin kadar akıllı başka ülkelerin istihbarat servisleri olacaktır. İngilizlerin istihbarat karşı koyma departmanlarını yoğun mesai bekliyor olmalı.
Önce ve sadece kendi ülkenize hizmet edin. Arabistanlı Lawrence üzerinden MI6’e çalışan Arap kabilelerin durumu ortada: bir asır sonra bile ulus bilincine sahip olamadılar.
MI6 Şefinin anlaşılan görevi devrederken birkaç endişesi var. Rusya ve Çin yakınlaşması. İran ve vekil güçleri.
Son olarak küresel bir tehdit olarak sözde İslam Devleti ve El Kaide gibi terör örgütlerine işaret ediyor MI6 Şefi. Burada çok haklı tespitleri var. İslam Devleti, El Kaide veya İŞİD adı ne olursa olsun Selefi, tekfirci, cihatçı terör grupları ile mücadele, aslında küresel olarak birincil öncelikte tehdit. İstihbarat servisleri arasındaki koordinasyon ve iş birliği çok önemli.
Bugün Afganistan başta olmak üzere Orta Doğu ve Afrika’da kökleri El Kaide’ye giden terör örgütleri var. Hatta bazıları iktidara geldiler, devlet oldular. Daha da önemlisi Gazze de son üç yıldır yaşanan on binlerce kayıp ve yüzbinlerce savaş kurbanı çocuk, genç, hatta evlatlarını kaybetmiş anne babalar, El Kaide ile başlayan süreçteki terör örgütlerinin yeni üyeleri olmak için sıraya girmiş olmamalılar.
Tehdit küresel ve çok büyük. Bu örgütlere Avrupa’dan da katılım var. SDG hapishanelerinde binlerce Avrupa kökenli İŞİD’li terörist örneği ciddiye alınmalı.
MI6 mensubu James Bond 007, beyazperdede sadece heyecanla ve zevkle izlenilen bir karakter. Ancak gerçek casuslar dünyasında, 007 Bond gibi karakterler kendilerine yer bulamazlar.
21. yüzyıl jeopolitiğinde yeni uluslararası düzen kurulurken istihbarat servisleri de bu değişime ayak uydurmak zorundalar. Ancak prensipler çok önemli. Eskilerin değimiyle usul ve metotlar. Kaynak ve faaliyetin güvenliği, ketumiyet… İnsana dayalı istihbarat da (HUMINT) çok önemli. Bilgi derlerken kaynağın gözlerinin içine bakıyor olmalısınız.
Bu yeni dünya düzeninde istihbarat servisleri doğrudan sahnede, hiç olmadığı kadar. Yeni dönemde askerler ve kariyerden gelen diplomatlar geri planda kalırlarken, sivil toplum kuruluşları işlevsiz veya istihbarat servislerinin etkisi altında. BM gibi uluslararası kuruluşların da işlevleri sorgulanıyor.
Politikacılar ise aynı, söylemleri siyasi olduğu için tutarsız, rasyonel akıldan, stratejiden uzak. Biden ve Trump’ın başkan oldukları ABD politikaları aynı mı?
MI6 Şefi Moore, İstanbul’da sıradan bir veda yapmadı, orası kesin.
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…
Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…