

Ankara’daki politik fay hatlarında biriken enerji, İmralı ziyareti, Alevi açılımı, askeri hastaneler ve CHP davaları altında özetlenebilir.
Ankara deprem üreten jeolojik fay hatları açısından nispeten şanslı. Ancak politik fay hatları açısından durum tam tersi. Ankara’nın politik fay hatlarında sık sık biriken enerji, bazen hiç beklenmedik bir yerden açığa çıkıyor ve krizden hala çıkartılamayan ekonomiyi daha da kötü etkileyecek siyasi sıkıntılara, krizlere yol açıyor.
Ankara’nın politik fay hatlarında son haftalarda yeniden bir enerji birikimi göze çarpıyor.
Politik Fay Hatları
1- İmralı görüşmesi: Bugünlerde politika kulisinde en çok tartışılan konulardan biri, TBMM’de kurulan Terörsüz Türkiye Komisyonunun, PKK’nın İmralı Cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan’ı dinlemek üzere heyet gönderip göndermeyeceği.
Geçenlerde DEM Partili TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan, her partiden bir kişi olmak üzere beş kişilik heyet gideceğinden söz edince CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir bunun gündemde bulunmadığını söyledi. Bu yüzden da adeta Terörsüz Türkiye sürecinin önünde kalan tek engel Öcalan ile görüşmekmiş ve bunu da CHP engelliyormuş gibi bir algı ortaya çıktı. Çünkü MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum da gidip “dinlemekte” bir sakınca olmadığını söylemişlerdi.
Emir haklıydı; şöyle ki, TBMM Komisyon odası dışında İmralı ziyaretinin gerekliliğinden, yapılabileceğinden söz eden partiler, bunu Komisyona teklif olarak getirmiyorlardı. Ve bu da Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un makamına sorularak öğrenilebilecek bir bilgiydi.
Oysa Terörsüz Türkiye sürecinin asıl tıkandığı yer Suriye’de SDG/PKK sorunuydu; herkes bunu biliyor, söylemiyordu.
Alevi Açılımı
2- Alevi-Cemevi açılımı: MHP lideri Devlet Bahçeli geçen yıl 22 Ekim 2024’te, “Kürt Açılımı” olarak da yorumlanmaya müsait şekilde, PKK’ya silah bırakıp parlamenter politikaya dahil olma çağrısında bulunmuştu. Çağrının muhatabı PKK idi, nitekim DEM ve MİT aracılığıyla Öcalan’dan çağrıya yapıt geldi, süreç başladı.
Hemen hemen bir yıl sonra, 14 Ekim 2025’te Bahçeli bu kez politik sahnede öne çıkmasa da uzun vadede radikal değişiklik anlamına gelen bir çağrı daha yaptı. Cemevi, Alevi ve Bektaşi inancının ibadethanesi olarak tescil edilmeliydi.
Peki bu “Alevi Açılımı” çağrısı kime yapılıyordu, muhatabı kimdi? Elbette AK Parti iktidarının lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan idi. Yürütmenin başı oydu.
İşin ilginç yanı, Cemevlerinin ibadethane olarak tescil edilmesi CHP’nin onlarca yıldır dile getirdiği bir politik talepti. Bahçeli MHP’yi bu önemli sosyo-politik konuda AK Parti’den farklılaştırma gayretinde, aynı zamanda CHP’nin arka bahçesi olmaktan çıkarma gayretinde.
Askeri Hastaneler
3- Askeri hastanelerin açılması: Bahçeli aynı konuşmada 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında “FETÖ’cüler ele geçirdi” gerekçesiyle kapatılan Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve askeri hastanelerin yeniden açılması konusuna da değindi.
Erdoğan’ın müttefiki Bahçeli, askeri hastanelerin kapatılmasına “hata” özeleştirisi yaptı ve açılmasının “sevap” olacağını söyledi.
Öncelikle Fethullahçıların Gülhane’ye sızmasındaki sorumluluk, bütün uyarılara rağmen onlara göz yuman AK Parti iktidarındaydı. İkincisi, Gülhane’nin (İkinci Abdülhamid’e doğum günü hediyesi olarak 30 Aralık 1898’de) kuruluşu Cumhuriyetten de önceye dayanan, dünyanın sayılı askeri tıp kurumlarındandı. Kapanmasıyla Türkiye savaş tıbbında gerilemeye başlamış, askeri hastanesi olmayan tek NATO üyesi durumuna düşmüştü.
Ancak Bahçeli’nin bu çağrısının muhatabı da Erdoğan idi. Neticede bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yeniden açılabilirdi.
Ve işin ilginç yanı, askeri hastanelerin yeniden açılmasının da CHP tarafından yıllardır ısrarla politik gündemde tutulmasıydı.
Bahçeli’nin açıklamasından daha birkaç gün önce CHP genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu bu konuda ayrıntılı bir yazılı açıklamayla askeri hastanelerin milli güvenlik meselesine döndüğünü söylemişti.
CHP Davaları
4- CHP davalarının akıbeti: Ankara’daki politik fay hatlarında son haftalarda artan birikimin bir nedeni de Ekrem İmamoğlu ve CHP’li belediyelerde yolsuzluk iddiasıyla açılan soruşturmalardan CHP’deki Özgür Özel yönetiminin 24 Ekim’de görülecek duruşmayla “mutlak butlan”, tümüyle geçersiz ilan edilip edilmeyeceği. Bunun sonucunda, CHP’nin başına önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun getirilmesi veya kayyım atanması veya 2023 kurultayının yenilenmesi ihtimalleri var.
Hiç kimsenin söz etmek istemediği CHP’ye kapatma davası açılması ise yerli ve yabancı yatırım çevrelerinin en merak ettiği konular arasında. Hakkındaki iddianamenin bu ay tamamlanması beklenen İmamoğlu’nun önündeki engellerin kesinleşmesi halinde en güçlü aday adayı olan Mansur Yavaş hakkında savcılığın İçişleri’nden soruşturma izni istemesi, onun da tutuklanabileceği yolunda soru işaretlerini arttırdı.
Sadece o da değil. Örneğin 17 Ekim’de yine Ankara’da Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılandığı dava var.
AK Parti, CHP’nin yargı hamleleriyle sıkıştırılmasından, Türkiye’nin dış politikada öne çıkmasının da politik psikoloji etkisiyle memnun olabilir ama bunun neticede ters tepme ihtimali de bulunuyor.


