Siyaset

Kılıçdaroğlu’nun “Zaman Ayarlı” CHP Bombası Amacına Ulaşacak mı?

Kılıçdaroğlu’nun videosu, zamanlaması ve satır arası mesajlarıyla CHP’de Özel yönetimini hedef alıyor. (Foto: Ekran Görüntüsü)

CHP lideri Özgür Özel’in 22 Kasım’da, PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeye gidecek TBMM heyetine partisinin üye vermeyeceğini açıkladıktan bir gün sonra Zonguldak’ta şehir meydanını doldurmasından birkaç saat sonra, selefi Kemal Kılıçdaroğlu’nun video mesajı sosyal medyaya düştü. Özel, Zonguldak’ta Öcalan ziyaretine üye vermemenin Kürt sorununa sahip çıkmalarıyla çelişmediğini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın her dediğinin peşine takılma zorunlulukları olmadığını söylüyordu.
CHP’nin tutumu, CHP seçmeninin çoğunluğunu da CHP ötesinde de destek bulmuştu. Kamuoyu bu konuyu konuşuyordu. Siyasetle biraz daha ilgili olanlar, CHP’nin Öcalan kararından hemen sonra İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma izni vermesinin tesadüf olup olmadığını da tartışıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun video mesajı ise adeta dikkatlerin CHP ve CHP’li, siyasetçiler aleyhine davalardan dağılmamasını amaçlıyor, örtülü olarak da Öcalan’a gitmeme kararını eleştiriyordu.
Biraz yakından bakalım.

Kılıçdaroğlu’nun Zamanlaması

Kılıçdaroğlu’nun “Milletimize…” başlığıyla X hesabından yayınladığı video mesajında iki ana madde var.
1- “Her siyasi parti ve her siyasetçi savrulabilir, geri durabilir, rüşvet ve yolsuzluk sarmalına bulaşabilir ve hatta ihanet zincirine de tutunabilir. Ama CHP rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz, bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir.
2- “CHP, Ortadoğu’da tökezlememizi bekleyen İsrail ve Amerika belasını bertaraf etmek ve devletin âli menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin CHP’den beklentisi kardeşlik sürecinde öncü olması ve sürece istikamet çizmesidir. Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir.”
Her iki madde de kendi içinde genel doğrular, karşı çıkacak bir yan yok; bütün mesele zamanlaması ve hangi bağlamda söylendiği.
Kılıçdaroğlu mesajını Özel’in Öcalan kararıyla kendi tabanını aşan bir kitlede sempati topladığının bariz olduğu bir günde yayınladı.

Mesajın Satır Araları

Belli ki algı yönetimi alanında deneyimli, siyaseti kendi açılarından derinlemesine okuyan bir ekip çalışmasıyla hazırlamış Kılıçdaroğlu metnini.
Satır arası mesajları güçlü. Mizansen de ona uygun. Bir yanında üstte Ortadoğu, altta kendi Adalet kitabı olan kitaplar dizilmiş, diğer yanında kırmızı kapaklı dosya ve defter. Adeta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son görüşmesinde Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın elinde görülen kırmızı dosyayla benzerlik çağrıştıran bir görüntü. Muhtemelen istenen etkiyi oluşturması için birden fazla taslak çekilmiş; sonunda Kılıçdaroğlu “Şimdi oldu mu?” gibilerinden kamera gerisindeki birisine bakıyor. Çalışmanın profesyonelliğine gölge düşüren tek küçük ayrıntı da o zaten.
Mesajın zamanlamasındaki bir ayar Özel’in Öcalan ziyaretine katılmama kararı sonrası ise, diğeri de CHP yönetiminin yeni parti programını da oya sunacağı 28-30 Kasım 2025 Kurultayının öncesine gelmesi. Kılıçdaroğlu Özel’i adeta hesap vermeye çağırıyor ki buna Genel Başkanlıktan olduğu 4-5 Kasım 2023 Kurultayında, mahkemelerde bir türlü kanıtlanamayan delege satın alma iddiaları dahil.

CHP’yi Kendisiyle Uğraştırmak

Cumhurbaşkanı Hukuk Danışmanı Mehmet Uçum’un bugünkü “Öcalan teması sonrası” temalı yazısıyla birlikte değerlendirirseniz, Ankara siyasetinde tam TBMM’de Komisyon raporlarının yazılıp yasal hazırlığa geçileceği günlerde CHP’yi kendi dertleriyle uğraşır halde tutma açısı dahi bulabilirsiniz.
Kılıçdaroğlu’nun mesajı ilk bakışta CHP’ye muhtemel bir kapatma davası öncesi âkil bir uyarı görünümünde. Satır araları ve zamanlamasına bakınca ortaya çıkan görünüm gerçek gündem hakkında kuşku doğuruyor.

Kapatma Davası Açılırsa

Mutlak butlan davasının, İstanbul’da süren İl Başkanlığı davalarıyla birleştirilip, ağır ceza davasına dönüştürülmesi senaryolarının fısıldanmaya başladığını daha önce yazmıştım.  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce CHP’yi sonra da Cumhurbaşkanı seçilip Türkiye’yi ele geçirmek için, dış güçlerle bağlantılı, çıkar amaçlı suç örgütü kurduğunu öne süren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını göreve çağırmasıyla CHP’ye kapatma davası olasılığı siyasi gündeme girdi.
İstanbul Başsavcılığının İmamoğlu iddianamesinden hemen önce araya gayet tartışmalı bir casusluk iddianamesi eklemesi, Özel’in deyişiyle “yedeklemesi” ile Kılıçdaroğlu’nun “hatta ihanet” vurgusu dikkat çekici.
CHP’ye kapatma davası açılırsa artık “mutlak butlan” ve benzeri davalarla 2023 Kurultayında yerine gelen Özel’i devirme hedefi de anlamsız kalacak; ortada parti kalmayabilir.

Öcalan’a Gitmemek Eleştirisi mi?

Video mesajı ardından sosyal medya hareketlendi, ağır ifadeler kullanılan tepkiler vardı. Bunlar arasında, eğer Özel, CHP’nin TBMM İmralı heyetine üye vermiş olsaydı, Kılıçdaroğlu’nun bu defa da onu eleştirip suçlayacağı iddiaları vardı.
Özel’in Öcalan’la görüşmeye CHP milletvekili göndermeme kararının “cesur ve kararlı” olmamak, risk almamak” ve DEM Parti eleştirisinde olduğu gibi elini taşın altına koyma sorumluluğu almamak imasıyla, dolaylı yoldan eleştiren Kılıçdaroğlu, bunu ABD ve İsrail çıkarlarına bağlıyordu. Ama Kılıçdaroğlu, 2021’de bir mülakatında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “İmralı’yı muhatap almakla” eleştirdiği bir kaydı bulup çıkardılar.
O söz o zamandı, Kılıçdaroğlu’nun etrafını da sarmışlardı, şimdi gerçekleri gördü mü diyeceksiniz?
Neden olmasın? Bugünün Türkiye’sinde her şey mümkün.

Kimler, Kimlerle Beraber?

Kılıçdaroğlu bu videodan birkaç gün önce, 16 Kasım’da Eski CHP yöneticisi Mehmet Sevigen’in oğlunun düğününe gitmişti. Sevigen’in düğününde Kılıçdaroğlu 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında dolaylı irtibatta olduğu, son AK Parti Başbakanı Binali Yıldırım ile birlikte şahitlik yapmış.
Sevigen’i 2012’de CHP’den çıkarttıran “Açıkça FETÖ ve PKK’ya göz kırpıyor” suçlaması nedeniyle o zaman Genel Başkan olan Kılıçdaroğlu olmuştu. Kılıçdaroğlu 2008-2009 yıllarında, Sevigen’in ticari bağlantılarını parti işlerine karıştırdığı iddiasıyla o zamanki Genel Başkan Deniz Baykal ile kamuoyu önünde tartışmıştı. Sevigen ile o zamanlar İstanbul İl Başkanı olan Gürsel Tekin’de milletvekili aday listelerine müdahale tartışması vardı, ancak Baykal ve Genel Sekreter Önder Sav’ın müdahalesiyle bastırılmıştı.
Kılıçdaroğlu’nun videosuna ilk destek, Mahkeme tarafından -kendisi bu sıfatı sevmiyor ama- İstanbul İl Başkanlığına kayyım atanan Gürsel Tekin’den geldi. Tekin, Kılıçdaroğlu ile irtibat içinde olduğunu açıkça ifade ediyor.
Kimlerin kimlerle beraber olduğu hiçbir şeyi kanıtlamaz diyecekseniz, bu her zaman doğru değildir.
Bu açıdan Kılıçdaroğlu’nun zaman ayarlı CHP bombasının amaçlanan etkiyi göstermekte yetersiz kalacağı söylenebilir.

“Sütten Çıkmış Ak Kaşık” Söylemi

İmamoğlu iddianamesinin Aziz Aktaş iddianamesinin, casusluk soruşturmalarının, temel olarak Erdoğan’ın bir daha aday olabilmesi ve başta İmamoğlu olmak üzere karşısına güçlü bir CHP adayı çıkma yolunun kesilmesi gibi bir siyasi sonuç gözetildiğine inanıyorum.
Buna inanmam, iddiaların tamamının boş olduğuna inanmam anlamına da gelmiyor.
CHP yönetiminin “yargılamalar tutuksuz yapılmalı” talebinin haklı ve doğru olduğuna inanmam da CHP’nin savunma hattındaki iki gediğin bulunduğuna inanmamı engellemiyor.
Bunlardan biri “AK Parti daha çok yolsuzluk yaptı” söylemidir; CHP seçmeni size “siz yapmayın” diye oy verdi. İşe sadece “Nereden gelirse gelsin” sığlığıyla siyasetin finansmanı açısından bakılamaz.
Diğeri de büyün yargılananların “sütten çıkmış ak kaşık” olduğu söylemidir. Yolsuzluk yaptıkları reddedilemeyecek kanıtlarla ortaya konanlar olursa, CHP yönetimi onları da savunmak durumunda kalacağını bugünden görmeli.
Bugün AK Parti, MHP milletvekilleri nasıl kendi seçmenlerine yüz yüze Öcalan ziyaretini açıklayacaklarını düşünüyorsa,  CHP’liler de sütten ak kaşık olarak çıkmayacakları nasıl savunacaklarını düşünmek zorunda kalabilir o zaman.

Murat Yetkin

Gazeteci-Yazar

Recent Posts

Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?

TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…

17 saat ago

Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…

1 gün ago

Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı

İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…

2 gün ago

CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor

Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…

3 gün ago

Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz

Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…

3 gün ago

Avrupa Kururken: Su Krizinin Sessiz Siyaseti

Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…

4 gün ago