Siyaset

Trump’ın 28 Maddelik Ukrayna Planı, Yeni Jeopolitik Harita ve Türkiye

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, Trump’ın 28 Maddeleik planı medyaya sızmadan iki gün önce, 19 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyarete geldiğinde diğer Türk yetkililerle de görüştü. Fotoğrafta, Zelenski MİT Başkanı Kalın ile tokalaşırken, Milli Savunma Bakanı Güler, Enerji Bakanı Bayraktar ve Dışişleri Bakanı Fidan izliyor. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)

 

Dünyanın gözü, Associated Press tarafından sızdırılan ve Donald Trump’a yakın ekiplerce hazırlandığı iddia edilen “28 Maddelik Ukrayna Barış Planı”na  çevrilmiş durumda. Henüz resmi bir statüye kavuşmuş değil; taraflar arasında üzerinde mutabakata varılmış bir metin de değil. Ancak yayımlandığı andan itibaren yalnızca bir taslak olarak değil, Avrasya’nın jeopolitik mimarisini temelden değiştirebilecek bir güç mühendisliği olarak okunmaya başlandı.

28 Maddelik bu plan bir ateşkes metni olmanın çok ötesinde: Ukrayna’nın askeri kapasitesinin sınırlandırılması, NATO’nun genişlemesinin durdurulması, Kırım ve Donbas’ın fiili statüsünün tanımlanması, Rusya’nın küresel sisteme kademeli dönüşü… Metnin ruhu, klasik bir barış anlaşmasından ziyade büyük güçlerin çıkarlarının yeniden ayarlanması.

Washington’un Beklentileri

Washington açısından üç beklenti öne çıkıyor.

Birincisi, Ukrayna savaşının yarattığı mali ve siyasi yükü artık taşımak istememesi.

İkincisi, Rusya–Çin ekseninin Avrasya’da pekişmesini frenleme arzusu.

Üçüncüsü ise Avrupa güvenlik sisteminin yeniden ABD merkezli bir dengeye oturtulması.

Seçim sathı mailine girmiş bir Amerika’da Trump için hızlı ve “başarı” olarak sunulabilecek bir dosyaya ihtiyaç olduğu da açık. Dolayısıyla bu plan, yalnızca Ukrayna için değil, ABD’nin yeni küresel konumlandırması, jeopolitik dengeleri için tasarlanmış gibi.

Ancak bu yeniden dengeleme—tıpkı Ortadoğu dosyalarında olduğu gibi—bölgenin kilit ülkeleri için hem fırsat hem risk doğuruyor. Türkiye de bunların başında.

Avrupa’nın Tedirginliği

Avrupa başkentleri planı temkinle, hatta kimi noktalarda kaygıyla karşılıyor.

Ukrayna’nın NATO’ya kapatılması, güvenlik mimarisinin Doğu Avrupa lehine değil, Rusya lehine sabitlenmesi anlamına geliyor.

Rusya’nın G8’e davet edilmesi, yaptırımların gevşetilmesi ve enerji–altyapı ortaklıklarının yeniden başlatılması ise Brüksel’de “ödül” olarak algılanıyor.

Avrupa basınındaki ortak kanı şu: “Bu plan Ukrayna’yı korumak için değil, savaşı dondurup zararı sınırlamak için hazırlanmış.”

Fakat aynı Avrupa’nın savaşın üçüncü yılında hâlâ kendi barış planını ortaya koyamadığını da unutmamak gerekir.

Kiev İçin Zor Denge

Ukrayna yönetimi bazı maddeleri şimdiden reddetmiş durumda; özellikle NATO’dan feragat ve askeri kapasitenin kısıtlanması gibi. Ancak sahadaki yorgunluk, Batı’dan gelen finansal ve askeri desteğin yavaşlaması, iç siyasetteki yolsuzluk tartışmaları Kiev’i zayıflatıyor.

Bu bağlamda Volodimir Zelenski’nin (Trump planı basına sızmadan iki gün önce) 19 Kasım’daki Türkiye ziyareti kritik bir işaretti.

Bu ziyaret sadece bir nezaket turu değildi.

İstanbul Süreci’nin canlandırılması, Türkiye’nin olası bir garantörlük rolü, hatta güvenlik mimarisine dâhil edilmesi masaya yatırıldı.

Türkiye’nin arabuluculuk kapasitesi hâlâ yüksek ve Kiev bunu kaybetmek istemiyor.

Moskova Ne İstiyor?

Moskova’nın bu plana hemen sarılması beklenmez; ama birçok madde Kremlin’in uzun vadeli stratejisiyle örtüşüyor.

Kırım ve Donbas’ın tanınması, yaptırımların kaldırılma sürecinin başlaması, ABD ile kontrollü bir temas kanalının açılması Putin için iç siyasette “zafer” olarak sunulabilir.

Fakat şu da gerçek: Rusya bu savaşı sahada değil, masada sonlandırmak istiyor.

Masada alabileceği tavizlerin değeri bugün sahada kazanabileceklerinden daha yüksek olabilir.

Bu nedenle Moskova için süreç kapanmış değil, tam tersine yeni fırsatlar doğuran bir aşamada.

Türkiye ve Yeni Jeopolitik Manzara

Türkiye’nin konumu bu plan çerçevesinde daha da önem kazanıyor.

Karadeniz’de güç dengesi yeniden kurulacak.

Rusya’nın hâkimiyet alanının genişlemesi, Ukrayna’nın yalnızca Odesa’ya sıkışması Montrö rejimi üzerindeki baskıyı artırabilir.

Güney Kafkasya’da ise yeni bir tablo ortaya çıkabilir: Azerbaycan–Ermenistan barış süreci ivme kazanırken Rusya’nın bölgede yeniden ağırlık koyması ihtimali artıyor.

Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya dosyaları, Moldova’nın Dinyester çıkmazı, Balkanlar’daki kırılgan güvenlik dengesi bu planın gölgesinde yeniden şekillenebilir.

Türkiye tüm bu alanlarda doğrudan etkileniyor.

Bu yüzden Ankara için temel soru şu: Bu sürece yön veren ülke mi olunacak, yoksa süreci izleyen ama etkilenen ülke mi?

Türkiye’nin Ekonomik ve Stratejik Payı

Ukrayna’nın yeniden inşası, yeni bir jeopolitik haritanın çizilmesi Türkiye için büyük ölçekli bir ekonomik fırsat.

Müteahhitlik, enerji altyapısı, liman işletmeciliği, gemicilik, lojistik, tarım teknolojileri gibi alanlarda Türk şirketleri deneyimli ve esnek.

Türkiye’nin avantajı yalnız teknik kapasite değil; aynı zamanda coğrafi ve diplomatik konum.

Ancak bu çerçevenin finansmanı, risk paylaşımı ve diplomatik teminatları planın en kritik eksik başlığı.

Bunun önceden konuşulmuş olması yüksek ihtimal; Türkiye’nin bu alanda hem ABD hem AB hem de Ukrayna ile koordineli hareket etmesi gerekecek.

Barış mı, Donmuş Bir Çatışma mı?

Planın tamamına bakıldığında kalıcı barış iddiası zayıf.

Daha çok çatışmayı soğutmayı, tarafları tanımlı bir pozisyona çekmeyi ve Rusya’yı sistem içinde kontrollü bir aktör haline getirmeyi hedefliyor.

Bu yüzden barış anlaşmasından çok jeopolitik bir frenleme ve yeniden dizayn belgesi.

Yeni Bir “Soğuk Barış” Dönemi

Planın hayata geçmesi hâlinde ortaya çıkacak tablo açık:

•Ukrayna tamponlaştırılır,

•Rusya yeniden küresel sisteme eklemlenir,

•Avrupa’nın güvenlik bağı yeniden ABD’ye bağlanır,

•Çin’in Avrasya’daki etkinliği sınırlandırılır,

•Türkiye ise hem risklerle hem de eşsiz fırsatlarla karşı karşıya kalır.

Türkiye açısından mesele, sırada bekleyen ülkelerden biri olmak değil, bu yeni jeopolitik düzenin kurucu aktörlerinden biri olmak.

Çünkü bu satranç masasında oyunu sadece büyük güçler kurmayacak; onu doğru okuyabilen, hızlı hamle yapabilen ülkeler de yeni denklemin kalıcı oyuncuları olacak.

Washington kaynaklarından aldığım sinyaller, planın yıl sona ermeden olgunlaştırılıp imza aşamasına getirileceğini gösteriyor. Anlaşılan o ki, tarafların her birini kısmi kazanım elde etmiş gibi gösterecek bazı sembolik ama kritik düzenlemeler metne eklenecek.

Mehmet Öğütçü

Londra Enerji Kulübü YK Başkanı

Recent Posts

Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?

TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…

20 saat ago

Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…

1 gün ago

Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı

İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…

2 gün ago

CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor

Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…

3 gün ago

Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz

Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…

3 gün ago

Avrupa Kururken: Su Krizinin Sessiz Siyaseti

Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…

4 gün ago