DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i bir ziyaretlerinde görülüyor. (Foto: CHP)
“Tabii ki biz CHP’nin gitmesini çok önemsiyoruz. Çok da istiyoruz. Gitmemelerini biz bir eksiklik olarak görüyoruz. Bu konuda yine ümit ediyoruz ki fikir değiştirilir ve gidilir.” Bu sözler DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’na ait. Dün, 23 Kasım’da Suriye sınırında, Hatay’ın Defne ilçesinde düzenlenen bir panelde konuştu ve devamında şunları da söyledi:
• “CHP’nin masada kalması için de elimizden gelen ne varsa yaptığımızı ve yapmaya çalıştığımızı bütün Türkiye toplumunun bilmesi lazım. Çünkü bu toplumun yarısını temsil ediyor muhalefet. Toplumun yarısından fazlasının onay vermediği bir barış sürecini toplumsallaştırıp bu barış sürecini kalıcılaştırma imkânı yok.”
Bu sözlerindeki önemli iki yanılsamaya değinmeden önce, DEM Eş Başkanı Hatimoğulları’nın CHP lideri Özgür Özel’i PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme heyetine katılmasını “sürecin kalıcılaştırılması” için olmazsa olmaz sayan sözlerinin, PKK’daki mealine bakalım.
PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, bakın Sterk TV yayınında ne söylemiş:
• “Bana göre CHP yanlış yaptı. (…) Çünkü CHP son yıllarda Kürt dostu, çözüm, demokrasi ve barış yanlısı bir görüntü sergiledi. Şimdi komisyonda sergilediği bu yaklaşım ise bu imajına ters düşmektedir. Bu tutumuyla bir süredir yansıttığı görüntüyü boşa çıkardı.
• “Bu önemli süreçte çözüm için İmralı’ya gitmek çok önemli bir konudur. Şimdi CHP’nin sorumlularından biri (…) meselenin İmralı’ya gitmek noktasında kilitlenmesinin doğru olmadığını söylemektedir. Onların bu tutumu çok yanlıştır. Düzeltmezlerse, kendileri zarar görecek.”
Hatimoğulları “ümit ediyoruz fikir değiştirirler” diye yumuşaklıkla, Karayılan ise “Düzeltmezlerse” diye kendince şart koşarak CHP’yi İmralı heyetine katılmaya çağırıyor. PKK hâlâ burnundan kıl aldırmama havasında ama DEM, CHP olmadan olmayacağı görüşünde.
Gelelim Hatimoğlu’nun sözlerine…
Ondan önce, unutmadan: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ısrarla “Pazarlık yok” demesine, Ankara siyasetinde “PKK yenildi, olanlar formalite” söylemine rağmen Karayılan “Çözüm için İmralı’ya gitmek çok önemli bir konudur” diyor.
Yani bu saatten sonra, örgütü fesih kararı aldıktan, Irak’taki mevzilerini Türk ve Irak güvenlik güçlerine terk etmeye başladıktan sonra CHP İmralı’ya gitmiyor diye silah bırakmaktan vaz mı geçecekler? Biraz zor görünüyor. O zaman neden DEM, CHP olmadan eksik kalır diyor?
Belki de DEM, Öcalan’ın karşısına Cumhur İttifakının yeni ortağı görünümünde, CHP’yi oraya getirememiş, sadece AK Parti ve MHP ile çıkmak istemiyor. Bunu DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın, Kürt sorununda “tarihi sorumluluğu olan kurucu partinin” daha “cesur” olmasını hala “bekledikleri” sözlerinden de okumak mümkün. (Cesaret vurgusuna CHP’nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu de son video mesajında da eleştiri olarak yer vermişti.
Hatimoğulları’nın sözlerinde iki yanılsama var:
• DEM Parti, CHP’nin “masada kalması” için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor. Buna, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AK Parti nezdinde girişimler dahil mi? CHP katılmasaydı TBMM Komisyonu ölü doğabilirdi. CHP’nin Komisyona, ismine “demokrasi” sözcüğü eklenmesi talebiyle katılmıştı; Kürt sorunu demokratikleşmenin parçasıdır diyordu. Yeni yasa bile gerektirmeyen Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanması, belediyelere kayyım atamalarının geri alınması ve (özellikle siyasilerin) tutuksuz yargılanması talepleri vardı. Bu alanlarda adım atılmamış, tersine İmamoğlu iddianamesiyle CHP kapatma davası potasına sokulmuştur.
• İkincisi, “masadan kalkma” tanımının surumu anlatmaktan uzak oluşudur; siyasete romantik bakıştır. Meclis Komisyonu bir müzakere masası değildir; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da bunu vurgulamıştır. Kaldı ki, Kürt sorunu ve demokratikleşmeye çözümü sadece Öcalan ziyaretine bağlamak da yanlıştır. Türkiye gazetesinde Cem Küçük’ün “Önce PKK silah bırakmayacak mıydı?” diyerek CHP’ye kısmen hak verdiği ortamda, DEM, AK Parti’ye dokunmadan geçip faturayı CHP’ye çıkarmamalı.
Komisyon, CHP’nin Öcalan’a gitmemesiyle dağılmış değil, devam ediyor.
Bir de şu var: AK Partili Hüseyin Yayman, DEM Partili Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve MHP’li Feti Yıldız’dan oluşacak heyet, MİT kontrolünde Öcalan ile görüştükten sonra TBMM Komisyonu ve kamuoyuna bilgi vermeyecekler mi? Herhalde vereceklerdir ki Komisyon da raporlama çalışmalarına başlayabilsin.
Peki, Öcalan’dan duyulmak istenen nedir?
Hürriyet’te Fatih Çekirge’nin yazdığı gibi, Suriye’de SDG’ye de -silah bırakma olmasa bile- komutayı Suriye’de Ahmed Şara yönetimine devretmesi mi?
Tıpkı Şara’nın zafer kazanınca yaptığı gibi, zaferini ilan etmişçesine (T24’te Hasan Cemal yazmış) takım elbise ve kravatıyla Dohuk Konferansına katılan, Mesud Barzani tarafından kahraman gibi karşılanan SDG lideri Mazlum Abdi’ye mi olacak Öcalan mesajı? Bunun için mi isteniyor CHP’nin İmralı fotoğrafında yer alması?
Fotoğrafta “eksiklik” olacaksa bunda AK Parti’nin MHP’nin hiç payı yok da DEM’e göre CHP’nin sorumluluğu mu sadece?
Biraz geniş açıdan bakmakta yarar var sanki gelişmelere.
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…
Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…