25 Kasım ne kendiliğinden doğdu ne de yalnızca bir anma günü. Şiddet münferit değil, yapısaldır. Önlenebilir; ama ancak politika ve iradeyle. Foto: Nisa Sude Demirel/ Evrensel
1960’ta Dominik’te Trujillo diktatörlüğüne direnen Patria, Minerva ve María Teresa Mirabal’ın öldürülmesi, dünya için bir eşiğe dönüştü. Bir rejim onları susturmak istedi; fakat tam tersine, kadınlara yönelik şiddetin artık “özel alan” diye görmezden gelinemeyeceğinin başlangıcı oldu. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü böyle doğdu.
Bu satırları yazarken, annesi Minerva öldürüldüğünde üç yaşında olan Minou Mirabal ile yaptığım röportaj aklıma geliyor. O görüşmede hissettiğim şey, tarih anlatısından fazlasıydı.
Şiddetin kadınların kaderi değil, mücadeleyle değiştirilen bir gerçek olduğunun kanıtıydı. Çünkü 25 Kasım ne kendiliğinden doğdu ne de yalnızca bir anma günü. Bu tarih, devletlere ve toplumlara yöneltilmiş bir sorumluluk çağrısıdır: Şiddet münferit değil, yapısaldır. Önlenebilir; ama ancak politika ve iradeyle.
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…
Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…