28-30 Kasım’daki 39’uncu Olağan Kurultay’da yalnızca 17 yıl sonra yeni parti programı oylanmayacak, Özgür Özel liderliğinde CHP varoluşsal bir mücadele içinde. (Foto: CHP.org)
Belki de başlığa CHP varoluşsal krizini bir kurultayla daha aşma çabasında demek daha doğru olurdu. 28-30 Kasım’daki 39’uncu Olağan Kurultay’da yalnızca 17 yıl sonra yeni bir parti programı oylanmakla kalmayacak.
CHP lideri Özgür Özel, yönetimde değişiklikler öngörüyor, bir “mücadele” kadrosu kurmak istediğini söylüyor. Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine Genel Başkan seçildiği 4-5 Kasım 2023’teki 38’inci Kurultay ardından da bir mücadele kadrosu kurmuştu. O kadro ile 31 Mart 2024 yerel seçim zaferi geldi, CHP yarım asır sonra yeniden birinci parti oldu.
Ama o zamandan bu zamana çok şey değişti. Bugün başlayan, CHP’nin son iki yıldaki dördüncü kurultayı. CHP’nin ciddi bir varoluşsal krizden geçmekte olduğunun bir göstergesi de bu zaten. Özel, yeni program ve yeni yönetimle, parti tarihinde ender görülen bu krizi aşmaya çabalıyor.
Çabalıyor diyorum çünkü işi kolay değil, CHP yönetimi bir yandan AK Parti döneminde artan yargının siyasi mücadele aracı olarak kullanılması uygulamaları -ki bunlara dış etkenler diyelim- diğer yandan bu atmosferden de yararlanarak parti yönetimini yargı kararlarıyla alma hamlelerine -iç etken diyelim- karşı mücadele veriyor.
Buna bir üçüncüsünü de ekleyebiliriz. Bu da Ekrem İmamoğlu serisi davaları siyasi davalar olarak görüp tepki gösterse de yolsuzluk iddialarından rahatsız olan CHP seçmenidir.
Zaten Kılıçdaroğlu’nun şimdiye dek CHP yönetimine içeriden gelen en ağır darbe sayılabilecek son videosunun bir amacı da tabandaki bu haklı rahatsızlığı hareketlendirmektir. Diğer amacının, 38’inci kurultay gibi, daha yapılmadan 39’uncu kurultayı da geçersiz saydırma hamlesi olduğu da söylenebilir. Bu çıkışın, “yolsuzluk iddialarından arınma” görünümünde CHP’deki varoluşsal krizi derinleştirici etki yaptığı gözlenebiliyor.
Kılıçdaroğlu, son bir yıldır izlediği çizgiyle CHP tabanında eski etkisinden çok şey yitirmiş görünüyor. Ama bu CHP ve CHP’li isimlere yönelik yolsuzluk iddiaları konusunda söylediklerinin yabana atılmasını da getirmiyor. Evet, bu iddiaların, kanıtlanana kadar hükmü yoktur ama yok da sayılamaz. Bu bakımdan CHP yönetiminden gelen ve suçlanan herkesi peşinen “sütten çıkmış ak kaşık” sayan söylem ne kadar yanlışsa, “iddialar kanıtlansın, o zaman bakarız” söylemi de o kadar yetersiz ve kafa karıştırıcıdır.
Yolsuzluk iddialarına ciddiyetle yaklaşmakla bunu, yani “dış etkenleri” manivela yaparak “iç etken” yani tartışmalı yargı süreçlerini parti içi mücadele aracı haline getirmek aynı şey değildir.
Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nu hedef aldığı, 2023 kurultayında Özel’e kaybetmesi ardında İmamoğlu’nun örgütlediği para gücünün bulunduğuna inandığı zaten görünen köy. Görünmeyen köy ise, Kılıçdaroğlu’nun, yolsuzluk iddianamesiyle artık siyaseten işinin bittiği varsayımıyla Özel’in yargı gücüyle devrilmesini hedef almasıdır.
Özel bu nedenle Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda, CHP’nin, “siyasi bir iddianameye” dayanarak, İmamoğlu’nun üzerine “beton dökecek bir işin içinde” olmayacağını söyleyerek , Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu durumu anında değerlendirdi, dikkatleri İmamoğlu ve çevresine yönelik yolsuzluk iddialarıyla birlikte CHP’nin iç kavgasına çekti, “Bay Kemal” söyleminden “Sayın Kılıçdaroğlu” söylemine geçti.
Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecinde de CHP’den çok şey bekliyor ama başında, her dediğine itiraz etmeye başlayan Özel’in bulunmasından hoşnut değil. Varoluşsal kriz söylemiyse İmamoğlu iddianamesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına kapatma davası ihbarında bulunmasıyla tedavüle girdi.
Ankara’daki diplomatların, dışarıdan gelen yatırımcı çevrelerin en çok sorduğu sorular arasında, Mansur Yavaş’ın da Özgür Özel’in de hapse atılma ihtimali, CHP’ye kapatma davası açılıp açılmayacağı ihtimali yer almaya başladı. Bunlar Türkiye için de Erdoğan ve AK Parti iktidarı için de iyi şeyler değil. CHP içinse, dediğim gibi varoluşsal sorular.
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…
Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…