“Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4 Aralık günü yeniden toplanacak. (Foto: TBMM)
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan asıl unsur başka yerde, toplumların iç sesinde. Barış vicdanı dediğim ortak zemin; adalet, onur, hafıza ve eşit yurttaşlık talebinin buluştuğu yerdir. Bu zemin olmadan atılan her imza boşlukta kalır.
Barış vicdanı ile siyaset arasındaki mesafe açıldığında en parlak formüller bile er ya da geç çöker. Tam da bu yüzden, İmralı ziyaretinin ardından perşembe günü ilk toplantısını yapacak Terörsüz Türkiye Komisyonu için de temel soru şu olmalı: Bu süreç, toplumun barış vicdanına yaslanıyor mu; acıyı onurlandıran, adaleti güvenceye alan ve eşit yurttaşlığı pekiştiren bir dille ilerliyor mu?
Bu yazıda, barış vicdanını merkeze almayan girişimlerin neden kırılgan kaldığını ve kalıcı barışın hangi ahlaki dayanaklarla mümkün olabileceğini tartışacağım.
Barış vicdanını bir duygulanım değil, kamusal bir yargı yetisi olarak öneriyorum. Hannah Arendt’in genişletilmiş düşünme dediği biçimde, kendimizi yalnızca kendi tarafımızın değil, ötekinin yerine de koyarak hüküm verme yetisi. Emmanuel Levinas’ın yüz yüze sorumluluk çağrısıyla birleştiğinde, mazlumun sesi karşısında geri çekilmeyen bir etik sorumluluğa dönüşür. Paul Ricoeur’ün adil bellek kavramı ise bu yargıya tarihsel bir çerçeve sağlar: Ne unutturarak ne de intikamla; hakikati, itirafı ve onarımı birlikte düşünen bir bellek.
Barış çalışmaları alanında Johan Galtung’un pozitif barış ve John Paul Lederach’ın ahlaki hayal gücü yaklaşımı, bu vicdanın kurumsal karşılıklarını tarif eder. Yalnız ateşkesi değil, yapısal adaletsizlikleri ve gündelik aşağılanmaları da onaran bir düzen kurmak; kısa vadeli takaslara değil, ilişkilerin dönüşümüne yatırım yapmak.
Bu çerçevede şehit ailelerinin, kayıp yakınlarının ve çatışmadan etkilenen herkesin sesi barışın fren pedalı değil, istikamet çizgisidir. Soruları nettir: Hakikat nasıl ortaya çıkacak, onarım ve adalet nasıl işleyecek, hafıza nasıl korunacak? Barış vicdanı, bu sorulara kurumsal cevaplar üretildiği ölçüde gerçek olur: bağımsız hakikat mekanizmaları, ölçülebilir onarım programları, kapsayıcı anma pratikleri ve karar süreçlerinde sahici mağdur temsili.
Sonuç olarak barış vicdanı; Arendt’in kamusal yargısı, Levinas’ın etik sorumluluğu ve Ricoeur’ün adil belleği ile Galtung ve Lederach’ın dönüşümcü barış mimarisini birleştiren normatif bir pusuladır. Böyle bir pusula olmadan atılan her adım sembolde kalır; onunla birlikte barış toplumsal dokuya işler.
Barış vicdanı soyut bir temenni değil, karar süreçlerine tercüme edilmesi gereken bir ilke setidir. Aşağıdaki başlıklar, komisyonun attığı her adımı adalet, onur, hafıza ve eşit yurttaşlıkla ilişkilendirmesi için pratik bir çerçeve sunuyor. Amaç, yalnızca temas kurmak değil; mağdurların güvenini onaran, kamuoyuna hesap verebilen ve ölçülebilir sonuç üreten bir süreç işletmektir.
Barış vicdanı ölçülebildiğinde güçlenir. Komisyon her kararında iki kısa soruya açık yanıt vermeli. Bu adım kimlerin onurunu koruyor ve hangi adaleti görünür kılıyor? Ve üçüncü soru, nasıl hatırlayacağız: bu adım, ortak hafızayı hangi somut düzenlemeyle besliyor? Bu üçlü denetim, süreci sembolden çıkarır, toplumsal güven üretir.
Türkiye’nin barış iddiası içerideki vicdani tutarlılıkla anlam kazanır. Terörsüz Türkiye Komisyonu bu çerçeveyi benimserse, yalnızca bir görüşme heyeti değil, yeni bir siyasal ahlakın işaret fişeği olur. O zaman barış, bir günün manşeti değil, her günün çalışma usulü haline gelir.
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Avrupa’nın kuraklık haritası artık yalnızca meteoroloji raporlarında değil, uyduların yerçekimi ölçümlerinde de görünür durumda. Yirmi…
Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye’de yapılan deneme ile bir hava hedefinin, insansız hava aracından atılan havadan-havaya…