TBMM’deki Terörsüz Türkiye Komisyonu 4 Aralık’ta bir kez daha toplandı. Oturuma 16 sayfalık İmralı görüşme tutanağından çıkarılmış 5 sayfalık tartışmalı özet damga vurdu.
TBMM’deki Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun çok şey beklenen 4 Aralık oturumu, sürece ne faydası olacağı kuşkulu, isabetsizliklerle dolu bir oldubittiye sahne oldu.
Zaten 24 Kasım’da Komisyonun AK Parti, DEM ve MHP’li üyelerinin ziyareti üzerine 26 Kasım’da toplanacağı bildirilen Komisyon toplanmadığında bir şeylerin hükümetçe planlandığı gibi gitmediği kuşkuları belirmişti. Bunun üzerine İmralı’ya giden heyetin DEM Partili üyesi Gülistan Kılıç Koçyiğit 28 Kasım’da Mezopotamya Haber Ajansına kendi tanıklığını anlattı.
İyi ki de anlatmış. Yoksa bir TBMM heyetinin 26 yıldır İmralı Adası Cezaevinde yatan PKK lideri Abdullah Öcalan’a bu ilk ziyareti hakkında, 4 Aralık’ta, 16 sayfalık tutanaktan çıkarılmış 5 sayfalık tartışmalı özetle yetinmek zorunda kalacaktık.
Tartışmalıdır, çünkü Koçyiğit, T24’te gazeteci Cansu Çamlıbel’e bu özetten ne bilgileri, ne de altında imzaları olduğunu söylemiştir. Özetin, Öcalan ile görüşmenin sadece ses kaydını aldığı söylenen MİT’in kaleminden mi çıktığı Komisyon toplantısında sorulmuş, yanıtsız kalmıştır; başta işin sahibi AK Parti olmak üzere kimse üstlenmemektedir.
Tutanak özeti Komisyonda okunduğu sırada CHP sıralarından yapılan itirazlar “Madem öyle, gelseydiniz” üslubuyla susturulmaya çalışılmıştır. DEM’in itirazları ise MHP’li İmralı hayati üyesi Feti Yıldız’ın yeterlilik talebiyle TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un oturumu kapatmasıyla oldubittiye getirilmiş görünmektedir.
Komisyondaki bu Öcalan oldubittisinin arkasında ne olduğunun anlaşılması, PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla Kürt sorununa Meclis çatısı altında siyasi çözüm girişiminin önümüzdeki aşamalarının selameti açısından gereklidir.
Hem özet tutanaktaki örtülü ve utangaç ifadelerden, hem Koçyiğit’in anlatımlarından şu ana kadar çıkarabildiğimiz kadarıyla, Öcalan TBMM heyetine AK Parti hükümetinin duymayı arzu ettiği mesajları tam olarak vermemiştir.
Burada özellikle altını çizmek gereken bir durum var. Hükümetin ve Terörsüz Türkiye sürecinin sahibi AK Parti, başından itibaren adeta işi ucundan tutmaktadır. Sözünün arkasında müttefiki MHP kadar durmadığı izlenimi yaygındır.
Öcalan’a gidip-gitmemek konusunda oylamanın gizli yapılmasında, CHP’nin İmralı’ya üye vermeme kararına gerekçe yaptığı ısrarı, seçmeninin gözünde kullandığı ya da kullanacağı oydan utanma olarak da görülebilir.
Öcalan’la görüşen heyetin, Kürt sorunu üzerine kitap da yazmış olan AK Partili üyesi Hüseyin Yayman’ın, nedense yoldayken telefonunu açık tutup soranlara “gitmedim” yanıtı vermesi de bu ikircikli tutumun göstergesi; büyük bir gaftır.
Neticede, Kurtulmuş’un “Dinleme aşamasının bitip rapor aşamasına geçildiğini” duyurduğu 4 Aralık Komisyon toplantısındaki Öcalan oldubittisi de bu mahcup gönülsüzlüğün, şu kritik aşamada dahi sürdüğünü gösteriyor.
Düşünsenize, AK Parti, 4 Aralık’ta Komisyona sunacağı ve kaş yapayım derken göz çıkaracak kayyım ifadeleri taşıyan raporunu hazırlamak için 29 Kasım’da üyelerine duyuru yapıp 1 Aralık’ta çalışmaya başlamış, bendeki bilgilere göre. O sırada DEM Partili Koçyiğit söyleyeceğini söylemişti bile. Dedik ya, sustukları kadar varmış.
Aradan geçen aylara rağmen, Öcalan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısına uyarak PKK’dan silah bırakıp kendini dağıtmasını istemesine, PKK’nın buna uyacağını söylemesine, sembolik silah yakma eylemine rağmen, Meclis’te Komisyon kurulmasına, PKK’nın Irak’ın Zap ile Metina bölgelerinden çekilmesine rağmen, Öcalan hâlâ Ankara’nın asıl duymak istediğini söylememiş görünmektedir.
24 Kasım görüşmesinin asıl amacı Öcalan’dan Suriye ve SDG konusunda net bir mesaj almaktı; alınamadığı anlaşılıyor.
Tersine, Öcalan’ın Suriye’dekilerin kendisini dinleyeceği ama her alan için ayrı talimatını beklediklerini söyleyerek, 26 yıldır hapiste olduğu halde bazı iplerin elinde olduğunun, en azından bu izlenimin Meclis kayıtlarına girmesini sağladığı görülüyor.
Özette, pek çok şey yazılmazken, Öcalan’ın Suriye sorularından sıkıldığının yazılması, adeta AK Parti ve MHP temsilcilerinin “üstlerine düşeni yaptığı”, günahın kendilerinden gittiği kaydı olarak da okunabilir. (Bu arada, özetteki sorulardan PKK’nın Irak’taki yönetim merkezini Suriye’ye taşıdığını da ilk kez resmi bir belgede okumuş oluyoruz.)
24 Kasım ile 4 Aralık arasındaki sürede PKK’nın eli silah tutan yöneticilerinden gelen yan çizme işaretlerinin, Iraklı Kürt lider Mesud Barzani’nin Duhok’ta Mazlum Abdi’yi adeta Suriye’deki muhatabı gibi karşılaması, ardından Cizre’de -Türk yetkililerin ya gafleti ya da hatasıyla- gövde gösterisi yaparak “Ben de buradayım” hatırlatması yapması gibi, adeta evdeki hesabın tutmadığı izlenimi veren gelişmeler yaşandı.
Bunlar Komisyondaki Öcalan tutanağı oldubittisi ile halının altına süpürülemez.
İktidar ortakları Terörsüz Türkiye sürecinde eğer samimi ise, ki Koçyiğit sadece MHP’yi samimi buluyor, süreci halkın desteğini alabilecek şeffaflıkla yürütmeli. CHP ve DEM’in tutanağın tam metni açıklansın taleplerini karşılayarak, bir anlamda Öcalan oldubittisini geri alarak başlanabilir.
Bu arada Gülistan Kılıç Koçyiğit, T24 söyleşisinde “AK Parti mutfağında pişen Anayasa değişikliğine oy vereceğimizi düşünmek bizi tanımamak demektir” demiş.
Aslında DEM Partinin hangi koşullarda AK Partiyle bir Anayasa değişikliğini tartışabileceğini dün yazmıştım , üç maddede değişiklik talebi var.
Ama benim dikkat çekmek istediğim başka yönü.
AK Parti hükümetiyle PKK’nın, yine MİT üzerinden 2012-2015 diyalog sürecini bitiren etkenlerden biri de o zaman HDP eş başkanı olan Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’a “Seni başkan yaptırmayacağız” demesiydi.
Erdoğan Başkan oldu, Demirtaş on yıldır hapiste ve AİHM kararına rağmen bırakmamak için her gün yeni bir dava “yedekleniyor”.
Erdoğan ve AK Parti önde gidenlerinin Koçyiğit’in bu sözlerine saplanıp, Türkiye’nin önündeki bu fırsatı heba etmeyeceklerini ümit ederim.
Ama öyle anlaşılıyor ki, 2026’nın ilk ayları sadece dış politikada değil, içeride de çok sıcak geçecek.
Türkiye, 5 Aralık 1934’te kadınların verdiği mücadelenin sonucunda kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıdı. Fransa’dan…
TBMM Komisyonunun 4 Aralık toplantısı AK Parti-MHP ittifakının “Terörsüz Türkiye” sürecinin 2026 yılının ilk yarısındaki…
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşının giderek daha geniş bir coğrafyaya yayıldığını, bunun “çok korkutucu…
İçişleri Bakanlığı 2 Aralık gecesi 22.15te Irak Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin 29…
Dün, 1 Aralık, Ankara’da “Ortak Geleceğe Birlikte Bakmak” başlıklı bir çalıştay vardı. Diyarbakır merkezli araştırma…
Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan…