Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Mart’ta seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı yinelemesi ardından gözler 2 Mart’ta Altılı Masanın yapacağı toplantıya çevrilmişti. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süredir İYİ Parti lideri Meral Akşener’in artık adayı konuşma zamanı geldiği çağrısını sonunda kabul etmiş, 2 Mart’ta görüşebileceklerini söylemişti. Ama karar o gün açıklanmayabilir, sonraya kalabilirdi. Toplantının zor geçeceği belliydi. Nitekim öyle oldu, karar çıkmadı; dolayısıyla bu beklenmedik bir şey değildi.
İYİ Partiden CHP’ye salvolar
Beklenmeyen, Altılı Masada 12 ay ve 6 saat süren görüşmeler sonucu yayınlanan ikircikli bildirinin hemen ardından özellikle İYİ Parti kaynaklı açıklama yağmuruydu. Ardından, yine İYİ Parti kaynaklı olarak, ama diğer partilerden de teyidi alınan başka bilgiler sızmaya başladı. Bu haberlere göre DP lideri Gültekin Uysal’ın (Saadet lideri Temel Karamollaoğlu destekli) Kılıçdaroğlu önerisi ortadayken Akşener, Masada elini açmış Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerini aday olarak önermişti. T24’te Murat Sabuncu’nun, Kılıçdaroğlu’nun “Gerekirse Beşli açıklama yapalım”, Akşener’in “Masadan kalkayım mı o zaman?” dediği iddialarına da yer veren kapsamlı kulis haberini bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Oysa Kılıçdaroğlu daha Altılı Masayı kurmadan aylar önce İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının bir dönem daha görev yapmasını istediğini söylemişti; aksi halde AK Parti seçimde kaybettiği belediyeleri ele geçirecekti. Üstelik o arada İmamoğlu’na siyaset yasağı getiren tartışmalı bir yargı kararı çıkmış, seçim anahtarını elinde tutan HDP’den de Yavaş’a oy çıkmayacağı işaretleri alınmıştı.
Akşener ne istiyor?
Akşener’inki Kılıçdaroğlu olmasın talebi Masanın lokomotifi CHP’nin idaresini adeta yok sayan, zor ve zorlayıcı bir talepti.
Altılı Masa bir küsur yıldır boşuna mı çalışmış, Akşener “Kemal Abi” dediği Kılıçdaroğlu’yla onlarca toplantıyı boşuna mı yapmıştı?
İki lider en son 27 Şubat’ta, Kılıçdaroğlu’nun talebi üzerine görüşmüşlerdi. Orada, hadi aday ismi konuşulmamıştı, Akşener’in Ankara’da sağır sultanın duyduğu talepleri de mi gündeme gelmemişti?
Neydi o talep?
Akşener oy oranları anketlerde çok düşük görünen diğer dört parti liderinin -seçimi kazanmaları halinde- kendisiyle eşit yetkiye sahip olmasını istemiyordu. Diğer liderler kabinede yer alabilirdi ama ya tek Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da üstleneceği görevler açısından “Eşitler arasında birinci” konumu baştan tescil ve ilan edilmesini istiyordu. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun bütün kararların ortak imzayla alınacağı sözleri, Masada en çok İYİ Partiyi rahatsız etmişti. Kılıçdaroğlu’nun tutumuysa, milletvekili seçiminde alınacak oyların nasıl olsa partilerin ve liderlerin konumunu belirleyeceği yönündeydi.
Bu da aslında zor ama anlaşılabilir ve uzlaşılabilir bir talepti.
Akşener’in zor kararı
Örneğin, Kılıçdaroğlu Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti liderlerini de kırmadan, Erdoğan’ın kurduğu Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nu aktif bir devlet organı haline dönüştüreceğini söyleyebilir, Akşener’in de konseyin vekili ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağını ilan edebilirdi.
Bunu da konuşmadıkları, konuştularsa da anlaşamadıkları söylenebilir ama bu ve benzeri uzlaşma formülleri hala masada.
Akşener 2 Mart Masasından sadece Masanın değil, bütün muhalefetin Kraliçesi olarak kalkabilirdi. Bu şansı hala var. Ama kendisinin de imza attığı bildirideki “Genel başkanların partilerinin yetkili kurullarını bilgilendirmeleri sonrası” ifadesi aslında Akşener’in Masada ağırlık taşıyan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı görüşünü İYİ Parti yönetimine onaylatması dilekçesi gibiydi.
Akşener’in zor kararı budur.
Akşener liderliği zor sınavlardan geçerek aldı ama en zor sınavını her halde bu hafta sonu parti yönetimiyle verecek.
Seçenekleriyse sınırlıdır.
Seçenekler sınırlı, seçim tehlikede
Bir seçenek, kendi adaylığını ilan etmektir. Adaylığını ilan etmek, tıpkı 2018’de olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesini tebrik etmekle aynı anlama gelecektir. Bu Akşener’in siyasi tarihe iki seçim üst üste kendi parti hesaplarıyla Erdoğan’a seçim hediye eden siyasi lider olarak geçme seçeneğidir.
Bu yolu tercih ederse AK Parti saflarından bir süredir gelen ve maliyeti giderek artmaya başlayan MHP’nin yerini alma senaryolarına da kapı açılmış olur. Akşener gibi güçlü kişiliği olan bir siyasetçi açısından çok zor ve yakıştırılmayacak bir seçenek sayılır. Bu tercih meselenin “Tek adam yönetimi yerine güçlendirilmiş parlamenter sisteme” geçiş olmayıp kişi ve parti çıkarı olduğu algısına da yol açar ki Akşener’in “Demirel’in Adalet Partisi, Türkiye’nin birinci partisi” olma iddiasını da bitirir.
Diğer seçenek partisinde şahsi hırsları, akıl ve yeteneklerinden fazla olan siyaset erbabıyla vedalaşmayı da göze alarak, Erdoğan’dan iktidarı almalarının tek yolunun seçimde Masa ittifakıyla girmek için İYİ Parti yönetimine ağırlığını koyması olacaktır.
Bunun için ne vakit çok geç ne enerji tükenmiş durumda. Siyasi irade yeterli olacaktır. Akşener’in hâlâ Erdoğan’ın seçimde alt edilmesinde kilit rol oynayan lider olarak tarihe geçme şansı bulunuyor.