Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz

Yazar: Alpaslan Özerdem / 02 Aralık 2025, Salı / Oda: Siyaset

“Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 4 Aralık günü yeniden toplanacak. (Foto: TBMM)

Barışın kaderi çoğu zaman masadaki teknik maddelerle, güç dengeleriyle ve takvimlerle açıklanır. Oysa eksik olan asıl unsur başka yerde, toplumların iç sesinde. Barış vicdanı dediğim ortak zemin; adalet, onur, hafıza ve eşit yurttaşlık talebinin buluştuğu yerdir. Bu zemin olmadan atılan her imza boşlukta kalır.

Barış vicdanı ile siyaset arasındaki mesafe açıldığında en parlak formüller bile er ya da geç çöker. Tam da bu yüzden, İmralı ziyaretinin ardından perşembe günü ilk toplantısını yapacak Terörsüz Türkiye Komisyonu için de temel soru şu olmalı: Bu süreç, toplumun barış vicdanına yaslanıyor mu; acıyı onurlandıran, adaleti güvenceye alan ve eşit yurttaşlığı pekiştiren bir dille ilerliyor mu?

Bu yazıda, barış vicdanını merkeze almayan girişimlerin neden kırılgan kaldığını ve kalıcı barışın hangi ahlaki dayanaklarla mümkün olabileceğini tartışacağım.

Mağdurlar Barışın Ahlaki Pusulasıdır

Barış vicdanını bir duygulanım değil, kamusal bir yargı yetisi olarak öneriyorum. Hannah Arendt’in genişletilmiş düşünme dediği biçimde, kendimizi yalnızca kendi tarafımızın değil, ötekinin yerine de koyarak hüküm verme yetisi. Emmanuel Levinas’ın yüz yüze sorumluluk çağrısıyla birleştiğinde, mazlumun sesi karşısında geri çekilmeyen bir etik sorumluluğa dönüşür. Paul Ricoeur’ün adil bellek kavramı ise bu yargıya tarihsel bir çerçeve sağlar: Ne unutturarak ne de intikamla; hakikati, itirafı ve onarımı birlikte düşünen bir bellek.

Barış çalışmaları alanında Johan Galtung’un pozitif barış ve John Paul Lederach’ın ahlaki hayal gücü yaklaşımı, bu vicdanın kurumsal karşılıklarını tarif eder. Yalnız ateşkesi değil, yapısal adaletsizlikleri ve gündelik aşağılanmaları da onaran bir düzen kurmak; kısa vadeli takaslara değil, ilişkilerin dönüşümüne yatırım yapmak.

Bu çerçevede şehit ailelerinin, kayıp yakınlarının ve çatışmadan etkilenen herkesin sesi barışın fren pedalı değil, istikamet çizgisidir. Soruları nettir: Hakikat nasıl ortaya çıkacak, onarım ve adalet nasıl işleyecek, hafıza nasıl korunacak? Barış vicdanı, bu sorulara kurumsal cevaplar üretildiği ölçüde gerçek olur: bağımsız hakikat mekanizmaları, ölçülebilir onarım programları, kapsayıcı anma pratikleri ve karar süreçlerinde sahici mağdur temsili.

Sonuç olarak barış vicdanı; Arendt’in kamusal yargısı, Levinas’ın etik sorumluluğu ve Ricoeur’ün adil belleği ile Galtung ve Lederach’ın dönüşümcü barış mimarisini birleştiren normatif bir pusuladır. Böyle bir pusula olmadan atılan her adım sembolde kalır; onunla birlikte barış toplumsal dokuya işler.

Komisyon için Barış Vicdanı Gündemi

Barış vicdanı soyut bir temenni değil, karar süreçlerine tercüme edilmesi gereken bir ilke setidir. Aşağıdaki başlıklar, komisyonun attığı her adımı adalet, onur, hafıza ve eşit yurttaşlıkla ilişkilendirmesi için pratik bir çerçeve sunuyor. Amaç, yalnızca temas kurmak değil; mağdurların güvenini onaran, kamuoyuna hesap verebilen ve ölçülebilir sonuç üreten bir süreç işletmektir.

  1. İlk ilke kararı: Barış vicdanını adalet, onur, hafıza ve eşit yurttaşlık başlıklarıyla komisyonun resmi çalışma ilkeleri arasına alın. Tüm karar ve temaslar bu ilkelere göre gerekçelendirilsin.
  2. Mağdurlar Konseyi: Şehit aileleri, gaziler, kayıp yakınları ve sivil mağdurlardan oluşan, cinsiyet ve bölge dengeli bir konsey kurun. Konseyin görüşleri raporlara ek gerekçe olarak yazılsın; veto değil, etik pusula işlevi görsün.
  3. Hakikat ve onarım yolu: Olayların aydınlatılması, idari tazmin ve rehabilitasyon seçenekleri, mezarlıklar ve anma mekanları için standartlar içeren bir çerçeve oluşturun.
  4. Siyasi bağımsızlık ve şeffaflık: Görüşme takvimi, heyet bileşimi, temas başlıkları ve harcamalar için çevrim içi bir şeffaflık panosu açın. Kapalı oturumların gerekçesi kamuya yazılı açıklansın.
  5. Hukuk güvencesi kontrol listesi: Her adım için üç soru zorunlu olsun. Anayasal ve yasal temel nedir, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne etkisi nedir, yargı kararlarıyla çelişiyor mu? Çelişiyorsa düzeltme adımı nedir?
  6. Şiddetin reddi ve doğrulama: Silahsızlanma ve şiddetin reddi için ölçülebilir göstergeler ve bağımsız doğrulama şeması önerin; ihlal halinde izlenecek yol önceden yazılsın.
  7. Parlamenter denetim ve ombuds: Terörsüz Türkiye Komisyonuna ek olarak bağımsız bir Barış Ombudsmanı önerin. Ombuds, vatandaş başvurularını düzenli raporlasın.
  8. Ziyaretlerin çerçevesi, İmralı dahil: Her ziyaret için amaç, kapsam, insan hakları güvenceleri ve kamuya bilgilendirme planı önceden ilan edilsin. Ziyaret bir sembol değil, raporlanabilir çıktı üreten bir süreç olsun.
  9. Takvim ve ara rapor: Doksan günlük bir iş planı yayınlayın. Haftalık faaliyetler, aylık ara raporlar, risk ve engel listesi yer alsın. Ne yaptık, ne öğrendik, neyi düzeltiyoruz formatı zorunlu olsun.

Barış vicdanı ölçülebildiğinde güçlenir. Komisyon her kararında iki kısa soruya açık yanıt vermeli. Bu adım kimlerin onurunu koruyor ve hangi adaleti görünür kılıyor? Ve üçüncü soru, nasıl hatırlayacağız: bu adım, ortak hafızayı hangi somut düzenlemeyle besliyor? Bu üçlü denetim, süreci sembolden çıkarır, toplumsal güven üretir.

Türkiye’nin barış iddiası içerideki vicdani tutarlılıkla anlam kazanır. Terörsüz Türkiye Komisyonu bu çerçeveyi benimserse, yalnızca bir görüşme heyeti değil, yeni bir siyasal ahlakın işaret fişeği olur. O zaman barış, bir günün manşeti değil, her günün çalışma usulü haline gelir.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: barış, Terörsüz Türkiye Komisyonu

OKUMAYA DEVAM EDİN

Yeni Dünyada Türkiye’nin dış politikası nasıl olmalı?
Siyasi mücadelenin yeni ekseni: Suriye’ye karşı erken seçim
Cumhur İttifakı zora düşünce seçim barajı yüzde 7’ye iniyor
  • Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?4 Aralık 2025
  • Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin3 Aralık 2025
  • Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı3 Aralık 2025
  • CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor2 Aralık 2025
  • Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz2 Aralık 2025
  • Avrupa Kururken: Su Krizinin Sessiz Siyaseti1 Aralık 2025
  • Askeri Havacılıkta Türkiye’den Bir İlk: Kızılelma Hava Hedefini Vurdu1 Aralık 2025
  • Özel CHP’ye Direniş ve İktidar Vadetti: Bu Yeninin Eskiyle Mücadelesi30 Kasım 2025
  • Karadeniz’deki Tanker Saldırılarını Ukrayna Üstlendi, Türkiye Tepkili30 Kasım 2025
  • DEM Konuştu, PKK Konuştu, AK Parti de MHP de Susuyor29 Kasım 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP