Covid-19 salgını başladığından bu yana, evde kalamayıp iş yükünün altında ezilenlerle, işini yapamayıp geçim sıkıntısına düşenlerle, işini yaparken kendi sağlığını tehlikeye atanlarla yaptığı röportajlarla her gün bir insanın/kesimin sesini duyuruyor Pınar Öğünç.
Gazete Duvar sitesinde yayımlanan bu örnek gazetecilik çalışması kapsamında bugün sesi duyurulan kişi bir çağrı merkezi çalışanı. Bankaların tahsil edilemeyen kredi kartı alacaklarının tahsilatını takip eden bir hukuk bürosuna bağlı çağrı merkezinde görevli.
Çeşitli meslek erbabı, emekçi, zanaatkâr ile Radikal gazetesi için yaptığı ilginç röportajlarını içeren “İnce İş” (İletişim Yay.) başlıklı kitabının yanısıra, “Aksi Gibi” ve “Beterotu” isimli öykü kitaplarıyla da beğeni toplamış olan Pınar Öğünç’ün söyleşisinden kısa bir bölümü aşağıda paylaşıyor, pandemi döneminin tanıklığını yapan bu yazı dizisinin tamamını okumanızı öneriyoruz.
“Çağrı merkezi çalışanlarının hayatı zaten zor, onunki ayrıca zor. Çünkü işi, bankalara borcu icra takibine düşenlerle muhatap olmak. Kriz çarpı pandemi zamanında “olmayan paraların” peşinde koşmak ayrıca dirayet, sabır gerektiriyor. 30’larının başında, ailesini zor geçindiren, kendisi de borçlu bir baba olarak, aslında o da telefonun diğer tarafındakilerden biri. Bunu anlatamamak hem öfke, hem vicdan yükü demek. Neyin parçası olduğunu bilmekse usandıran bir yabancılaşma.
Mart’ın ikinci haftası falandı, bize “Daha gelmeyin” dediler. Bir program yüklediler, akabinde evde çalışmaya başladık. Salonda evlenirken hevesle aldığımız bir yemek masası var, sonra da hiç kullanmadık, onu çalışma masası yaptım, başladım. (…)”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.