ABD Temsilciler Meclisinin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi’nin 5 Aralık’ta Meclis komisyonlarına süreci başlatma talimatı vermesiyle Başkan Donald Trump’ın görevden alınması girişimi resmiyet kazandı. Süreç, Rusya’dan alınan S-400 füzeleri nedeniyle uygulanmak istenen ekonomik ve askeri yaptırımlara Trump’ın karşı çıkıyor olması nedeniyle Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
Pelosi bu süreci, 4 Aralık’ta meclis Adalet Komisyonunun canlı yayınlanan bir oturumla görüşüne başvurduğu dört kıdemli hukukçudan üçünün, “impeachment”, yani görevden azil amacıyla dava açılmasının gerektiğini söylemesi ardından başlattı. ABD Anayasası, başkanların “ihanet, rüşvet veya diğer ağır suç ve kabahatler” gerekçeleriyle görevden alınmasına imlân veriyor. “Ağır suç ve kabahatler” ifadesiyle genel olarak başkanın yolsuzluk ve kamu güvenini kötüye kullanması anlaşılıyor. Ancak fiiliyatta, Temsilciler Meclisinin oyladığı herhangi bir suçtan dolayı başkana dava açılabiliyor.
Daha önce Temsilciler Meclisi üç ABD Başkanı aleyhine dava açmış. İstihbarat servislerini Demokratik Partinin Washington’daki Watergate iş merkezinde bulunan seçim bürosunu yasa dışı dinletmekte kullandığı iddiasıyla hakkında dava açılan Cumhuriyetçi Başkan Richard Nixon, görevden alınmadan önce istifa etmiş, önceki başkanlardan Andrew Johnson ve Bill Clinton ise Meclis tarafından “impeach” edilmesine, yani suçlanarak dava açılmasına rağmen Senato tarafından mahkûm edilmemişti.
Yani, Trump azledilirse Kongre tarafından görevden alınan ilk başkan olacak.
Başkan aleyhine dava açılması kararı Temsilciler Meclisinde basit çoğunlukla, yani yarıdan bir fazla oyla alınıyor. Dava ise Senatoda görülüyor. Davada Temsilciler Meclisi üyeleri iddia makamı, yani savcı, Senatörler ise Jüri görevini üstleniyor; azlin görüşüleceği Senato oturumlarını ise “Baş Yargıç” unvanını taşıyan ABD Yüksek Mahkemesi Başkanı (halen John Roberts) yönetiyor. Amerikan Anayasası Senatodaki azil kararının basit çoğunlukla değil, üçte iki oy çokluğuyla alınmasını öngörüyor.
Başkanın görevden alınması halinde, yerine görev süresinin sonuna dek (yani bu durumda 20 Ocak 2021’e dek) Başkan Yardımcısı (halen Mike Pence), Başkan olarak yemin ederek geçiyor.
Temsilciler meclisindeki Demokrat çoğunluk Trump’ı, seçim kampanyasında bir başka hükümetten yasadışı yardım almak, rüşvet, irtikâp (haraç, zoralım), vergi gelirlerinin uygunsuz kullanımı ile Kongreyi görevini yapmaktan engelleme suçlamalarıyla yargılamak istiyor.
Bunun nedeni, Eylül ayında Kongre’ye bilgi veren (ve eski CIA ajanı olduğu öne sürülen) bir muhbirin, Trump’ın 25 Temmuz’da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yaptığı bir telefon konuşmasında, 2020 seçim kampanyasındaki muhtemel rakiplerinden (Obama’nın Başkan Yardımcısı) Joe Biden’ın aleyhine açıklama yapması durumunda 400 milyon dolarlık askeri yardım yapma vaadinde bulunduğu iddiası. Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu bu –konuşmadan bazı bölümlerin dökümlerinin basına sızdırılmasını da içeren- iddialar üzerine yaptığı oturumlarda ABD’nin Ukrayna Büyükelçisi William Taylor ve AB nezdindeki büyükelçisi ve işadamı Gordon Sondland dâhil çok sayıda kişiyi sorgulamıştı. Demokratlar, Trump’ın 2016 seçimlerini Rusya’nın dijital ortamda seçim kampanyasına müdahalesi sayesinde kazandığını da öne sürüyorlar.
Trump’ın Kongre tarafından görevden alınması Türkiye’yi çok yönlü etkiler.
Öncelikle, Trump gerek Temsilciler Meclisi, gerek Senato’da S-400/F-35, Suriye iç savaşı, IŞİD’le mücadele ve YPG/PKK konularında Türkiye aleyhine oluşan bugüne dek görülmemiş boyuttaki tepki ve yaptırım taleplerini bugüne dek engelledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, en son Londra NATO Zirvesi sırasında Trump’la görüşmesi ardından tekrarladığı gibi bu hakkı teslim ediyor. Trump’ın başkanlıktan alınması, son yıllarda Kongre ve ABD’deki etki gruplarıyla ilişkileri ihmal eden Erdoğan ve AK Parti hükümetini bir anda yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir.
Türkiye’nin S-400’leri “kutudan çıkararak” F-16’lar üzerinde testlere başlamasının, Senato’da yeni bir yaptırım paketinin yakında açıklanacağı haberlerine yol açtı. Hem de Trump’ın senatörlerin gözünün içine baktığı bir sırada; 13 Kasım’da Beyaz Saray’da Erdoğan’ın karşısına en dişli senatörleri çıkarması boşuna değildi.
Trump’ın 2018 yazında Rahip Brunson’un tutukluluğu sürerken yayınladığı bir Tweet ile ekonomiye verdiği zarar hafızalardayken, Türkiye’nin mali sistemine yönelik yaptırımlar, hem ekonominin kalbi İstanbul, hem siyasetin kalbi Ankara’da uykuları kaçırıyor.
Bunun yanı sıra, Ukrayna konusunda Trump adına aracılık yaptığı iddia edilen önceki New York Belediye Başkanlarından Rudy Guiliani’nin Türkiye’nin ABD’de resmi lobi şirketleri arasında görünen Greenberg Traurig ile irtibatının olduğu iddiaları var. Trump’ın azli durumunda bu bağlantıların üzerine gidilip Türkiye aleyhinde kullanılması ihtimali de mevcut.
Bu tablo, Türkiye’de Erdoğan muhalifi cephede, Trump’ın devrilmesi durumunda Erdoğan’ın önemli bir dış destekçiden yoksun kalacağı değerlendirmesine yol açıyor.
Trump aleyhine dava açılmasına karar verecek olan Temsilciler Meclisinde Demokratik Partinin üstünlüğü var, 233 Demokrat milletvekiline karşı Cumhuriyetçilerin 197 üyesi bulunuyor; bir de bağımsız vekil var. Yani Demokratların basit çoğunluğu sağlamak için Cumhuriyetçilerin oyuna ihtiyacı yok. Dolayısıyla Meclis’teki süreç tamamlanırsa, Trump aleyhine görevden alma davası açılacak gibi görünüyor.
Senatoda Cumhuriyetçi Parti üstün durumda; 53 Cumhuriyetçi, 45 demokrat ve iki de bağımsız senatör bulunuyor. Senato Başkanı, çoğunluk lideri Mitch McConnell’in, davanın görülmesini gündeme almayı geciktirebileceği ancak engellemeye çalışmayacağı yorumları yapılıyor. Başkanın Senatoda görülecek davada mahkûm edilmesi için üçte iki çoğunluk olan 67 oy gerekiyor ki bu, demokratların ve bağımsızların tamamına ek olarak 20 Cumhuriyetçinin de kendi başkanları Trump’ın devrilmesi için oy kullanmasını gerektiriyor. Dolayısıyla Trump aleyhine dava açılsa da Senatoda mahkûm edilip görevden alınması kararı çıkmasının, şu anda öngörülemeyen gelişmeler olmadıkça, imkânsız denebilecek kadar zor olduğu anlaşılıyor.
Özetle, Trump aleyhine açılacak azil davasından güçlenerek çıkacak tarafın Trump olma ihtimali dahi mevcut.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 23 Kasım’daki basın toplantısında Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacak ikinci…
İçişleri Bakanlığı'nın tartışmalı bir kararla Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum ataması,…
Kendimden korkuyorum artık. Bıkkınlık gelip Stockholm Sendromuna yenik düşmekten, sahte mutluluk yaşayıp adalet mücadelesini bırakmaktan…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün 22 Kasım'da Ankara’da yargılanmaya başlaması Türkiye’de siyaset üzerindeki…
Üç MHP milletvekilinin istifası haberi 20 Kasım akşam saatlerinde siyaset kulisine bomba gibi düştü. Beklenen…