Türkiye’deki gayrimüslim toplum temsilcileri 9 ve 10 Mayıs tarihlerinde yayınladıkları bildirilerle muhtemel ırkçı saldırılara karşı endişe içinde olduklarını söyleyerek hükümetten gerekli önlemleri almasını istediler. Türk Yahudi Toplumu, Fener Rum Patrikhanesi ve Türkiye Ermeni Patrikhanesi tarafından yapılan açıklamaların ortak özelliği, geçtiğimiz hafta Gerçek Hayat dergisinde yapılan bir yayın.
Gerçek Hayat dergisi geçen hafta “FETÖ’nün 100 Yıllık Hikayesi” başlığıyla 176 sayfalık bir özel ek yayınlamıştı. Bu yayınlarda 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişimin arkasındaki isim olarak bilinen Fethullah Gülen’in Türkiye’deki Yahudi ve Hristiyan toplumlar tarafından desteklenip geliştirildiği iddia ediliyordu. İddialarda bir kanıt yoktu ama Fethullah Gülen’in, aralarının iyi olduğu dönem AK Parti iktidarlarınca da desteklenen “Dinler arası diyalog” görüntüsü altındaki faaliyetlerine vurgu yapılıyordu. Özetle, şimdilerde “Fethullahçı Terör Örgütü” denilen yasa dışı örgütlenmeden, sanki onu yıllarca el üstünde tutan hükümetler, karşısında kırılıp dökülen siyasetçiler değil de kendileri sorumluymuş izlenimi verilmesinden rahatsızdı gayrimüslim vatandaşlar.
Gayrimüslim toplum dışında tepkiler cılız kaldı. Bu tepkiler arasında, DEVA Partisinden Mustafa Yeneroğlu ve Mehmet Emin Erkmen vardı. Örneğin, 15 Temmuz darbe girişiminde Gülen örgütünün rolünü Batı dünyasına anlatan sivil gruplardan Türkiye Demokrasi Platformu (TDP) da vardı. Platformun Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Gerçek Hayat Dergisi’nin Hristiyan ve Musevi cemaatleri dini liderlerine yönelttiği sorumsuzca iftirayı şiddetle kınıyoruz. Yakın tarihimizde buna benzer iftiraların ne acı sonuçlara yol açtığını biliyoruz” deniyordu.
6-7 Eylül hatırlatması
TDP açıklamasında üstü kapalı söylenen “yakın tarih” hatırlatmasını deneyimli hukukçu, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi Twitter hesabında şu cümlelerle açıktan söylüyordu: “Habaset [kötülük] ve cehalet ittifakından ne vahim sonuçlar doğabileceğini 1955’te ben ve yaşıtlarım 6/7 Eylül olayları dolayısıyla gördük. Gerçek Hayat dergisinin sorumsuzca Hristiyan ve Musevi cemaati dini reislerine iftirası cemaat mensubu yurttaşlarımızı derin acı ve endişeye düşürmüştür.”
Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs sorununun yine tırmandığı bir sırada, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığı haberi üzerine başta İstanbul olmak üzere ve öncelikle Rumlar olmak üzere evlerine ve işyerlerine saldırılar düzenlenmişti. İki gün süren saldırılarda resmî verilere göre 30 kişi öldürülmüş, 4212 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, 26 okul, 2 manastır ve bir sinagog tahrip edilmişti. Sonradan bombalı saldırının “derin devlet” olarak tabir edilen yapılar tarafından kışkırtma amacıyla yapıldığı, saldırgan kalabalıkların da tesadüfen değil, örgütlenmiş olarak İstanbul’a, özellikle Beyoğlu civarına taşındığı anlaşılmıştı. 6-7 Eylül 1955 saldırıları sonrasında başta Rumlar olmak üzere gayrimüslim Türk vatandaşlarının göçü hızlanmıştı.
6-7 Eylül hatırlatması dikkat çekici. Zaten son zamanlarda İstanbul’daki bazı kiliselerin kapılarına tehdit niteliğinde yazılar yazıldığı, hatta bir kilisenin kapısının yakılmaya çalışıldığı şikayetleri Emniyet’e iletilmiş durumda. Patrikhanelere bu işlerin bir kısmından akli dengesi yerinde olmayan bir kişinin sorumlu olduğu bildirilmiş. Ama minareyi çalan kılıfı hazırlar diyen bir sözümüz de var, endişeyi azaltmıyor.
Yayın neden tedirginliğe yol açmış
Çünkü Gerçek Hayat kıyıda köşede kalmış, marjinal tipler tarafından çıkarılan bir dergi değil. Yeni Şafak gazetesini de çıkaran Albayrak Medya Grubu bünyesindeki Ketebe Yayıncılık’a ait görünüyor. İmtiyaz Sahibi Mustafa Albayrak, Yazı İşleri Müdürü Burhan İstenci görünüyor. Gerçek Hayat yayınlarında sadece Türkiye’deki gayrimüslimler aleyhinde değil, ama örneğin Atatürk aleyhine de sık sık yayın yapılıyor. Derginin yayın danışmanları arasında yine Albayrak Grubu bünyesinde, Gerçek Hayat ile aynı çizgide yayınlanan Derin Tarih dergisi yönetici ve yazarlarından Mustafa Armağan da bulunuyor.
Dolayısıyla “FETÖ arkasında Türkiye’deki gayrimüslimler var” yayınının arkasında marjinal grup ve kişiler yok. Tersine, AK Parti iktidarlarınca sevilen, tutulan bir medya grubu ve o grubun maaşlı kadroları var. Bu haberin araştırması sırasında konuştuğum kaynaklar, konunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da iletildiğini söylediler.
Sadece medya ile uğraşmayan Albayraklar Holding, AK Parti döneminde özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesinden (İBB) aldığı ihalelerle biliniyor. Ancak Grubun İBB ile işlerinin CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığı kazanması ardından da sürdüğü anlaşılıyor. Hatırlanacağı gibi Albayraklar Holding’e verilen araç kiralama ihalesi İmamoğlu tarafından “israfa yol açtığı” gerekçesiyle iptal edilmişti. Araç sayısı düşürülerek yenilenen ihaleyi de Albayraklar Holding Başkan Yardımcısı Nuri Albayrak’ın damadı Adem Altunsoy’un Platform Turizm şirketinin kazandığı bildiriliyor.