Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yu ziyaretinden sonra dar bir grup gazeteciyle birlikte görüştüğümüz Portekiz Dışişleri Bakanı João Gomez Cravinho’ya şunu sordum: Türkiye, birlikte başvurdukları halde İsveç’i tutup sadece Finlandiya’nın NATO başvurusunu onaylarsa Portekiz bunu nasıl karşılar? Soru anlamlı, çünkü NATO’da kararlar oy birliğiyle alınıyor ve Portekiz NATO’nun Türkiye’den de eski üyesi. Diğer taraftan özellikle ABD ve
CHP İçişleri Bakanı Süleyman Soylu üzerindeki baskıyı Fethullahçı geçmişi ve muhalefete karşı trol ordusu kurdurduğu iddialarıyla artırıyor. İddialar 12 Ocak’ta Meclis’te düzenlediği basın toplantısında CHP’nin Grup Başkan Vekili Özgür Özel tarafından ortaya atıldı. Özel’in bir gün önce “Başıma bir şey gelirse üç arkadaşımla paylaştım” diye duyurduğu saptama ve iddialar dokuz madde altında toplanabilir. 1- Sadece
Finlandiya NATO üyeliği için çoktan Türkiye ne isterse yapmaya ikna olmuş görünüyor; PKK’lı iadesinden silah sanayi desteğine kadar. Mesele, İsveç’in yeni Başbakanı Ulf Kristersson’un Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı NATO’ya üyelik onayı için ikna edip edemeyeceği. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz hafta NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le görüşmesi ardından “Finlandiya ile çok ciddi bir sorun olmadığını” ve
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İstanbul’da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştüğü 3 Kasım’ın akşamında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın nükleer savaş uyarısı yaptı. Kalın CNN Türk yayınında “Savaş sadece Rusya ve Ukrayna topraklarında yaşanmıyor. Yaklaşık bir aydır nükleer savaş riski telaffuz edilmeye başladı. Nükleer savaş riski söz konusu” dedi. Bu Ankara’nın nükleer savaş
Son beş günde yaşanan gelişmeler Türkiye’nin de “Rusya kışı” gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu gösterdi. Rusya kışı her ülkeyi ve bölgeyi farklı etkiliyor. Avrupa’da Rusya kışı doğal gaz kesintileri ve bunun getireceği iç politika sıkıntılarıyla etkileyecek. Rusya kışı Türkiye’yi ise zorlu dış politika dönemeçleri ve bunun ekonomiye etkileriyle etkilemeye başladı bile. Son beş gün içindeki hızlı
30 Haziran 2018 günü gazete, televizyon ve ajanslarda ilk bakışta sıradan görünen bir haber vardı. 83 yaşındaki Selahattin Angıner Manisa’daki evinin bir kısmını 20 bin kitap ve dergiden oluşan kütüphaneye çevirmişti. Angıner gençlerin okumamalarından şikâyet ederken elinde kitaplarla objektiflere tonton pozlar veriyordu. Haberde 15 Temmuz darbe girişimiyle bir ilgi yoktu gerçi ama Angıner’in 1960’larda Türkiye’de
Fethullah Gülen’in hastaneye kaldırıldığı haberi 11 Temmuz öğleden sonra örgütün kullandığı bir Twitter hesabından duyuruldu. Zamanlama önemli, çünkü o saatte ABD’de henüz sabah olmuştu. Gülen o sabah mı hastaneye kaldırılmıştı, yoksa örgüt o sabah mı bunu kamuoyuna duyurmaya karar vermişti? Orası belli değil. Gülen hakkında daha önce de defalarca öldüğü, zehirlendiği vb haberleri yayılmıştı. Ayrıca
AİHM Kavala davasında Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmediğine karar verdi; yasadışı Fethullah Gülen Örgütü lideri Fethullah Gülen’in ABD’de hastaneye kaldırıldığı iddia edildi; Erdoğan Putin ile görüştü tahıl koridoru işlemleri başlatılsın çağrısı yaptı; Kovid aşısı için hastanelerde sıra oluştu; İstanbul Kadıköy’de ortalama ev kirası 19bin TL’ye yükseldi… Türkiye’de Bugün olanlar: 1- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 2017