Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın erken seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı işaret ettiği 18 Ocak konuşmasını izlerken daha önce AK Parti grubunu bu kadar coşturan, asabiyet ve heyecanı bu kadar yüksek bir konuşmasını daha hatırladım: “Abdullah Gül kardeşimizi” 2007 Cumhurbaşkanı adayı ilan ettiği konuşmasıydı. Demokrat Parti’nin Adnan Menderes’in 14 Mayıs 1950 seçiminde CHP’yi devirerek iktidar olurken “Yeter!
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 11 Ocak’ta Selahattin Demirtaş’ın Edirne Cezaevinden avukatları aracılığıyla yayınladığı sosyal medya mesajlarını kesme hazırladığını açıkladı. Demirtaş da “Kendinizi bizim yerimize koyun. Bizim yerimizde olmanıza az kaldı” diye sert bir yanıt verdi. Bozdağ’ın bir grup gazeteciyle yaptığı toplantıda bu açıklamayı yaptığı sırada Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı İstanbul 24.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, özellikle de verilen haksız cezadan sonra seçimde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı alt edeceği yolunda hem iktidar hem muhalefet cephesinde yaygın bir inanç var. CHP yönetim ve örgütü ise Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı görmek istiyor. İYİ Parti saflarından ortaya atılan “seçilebilecek aday” talebi CHP ve diğerlerine bu seçimin Altılı Masa
AK Parti TBMM Grup Başkan Vekili Mahir Ünal geçen hafta katıldığı bir etkinlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ilanı sonrası en önemli reformlarından olan Arap Alfabesinden Latin alfabesine geçişini sert biçimde eleştirdi. Ünal, “Bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir” dedi. “Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz, sadece
Altılı Masa ortak adayının kim olacağını düşünedursun, sürükleyici gücü HDP olan Emek ve Özgürlük İttifakı 24 Eylül’de İstanbul’da ilan edildi. İttifakın kuruluşu alternatifinin olmadığını söyleyen, yeniden seçilmesini garanti gören Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için gerçekten kötü bir haber olabilir. Neden sadece başlıktaki gibi “kötü haber” değil de “olabilir” diyorum? Çünkü Emek ve Özgürlük İttifakının (EÖİ) kuruluşu
Hem İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in hem de HDP’nin önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın 13 Eylül beyanlarından 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak rakibin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söylemek mümkün. Akşener Fox TV’de İlker Karagöz’ün “Aday masadan mı çıkacak?” sorusuna şu yanıtı verdi: • “Evet karar masadan çıkacak. (…) Hâlâ tek adaylığa
Ne iktidar ne muhalefet ittifaklarının 2023 seçimlerinin ilk turunda yüzde 50 oranına ulaşabileceği az çok anlaşıldıkça seçimler öncesi Kürt sorunu ve özel olarak da HDP etrafındaki tartışma bir dönemece doğru yol alıyor. Kürt seçmen oylarının hem iktidar muhalefet hem de iktidardaki Cumhur İttifakı ile muhalefetteki Millet İttifakı bünyelerinde gerilimlere yol açtığı görülüyor. Son birkaç güne
Belki uç bir soru oldu ama HDP’nin beş yıldır cezaevinde tutulan önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın T24’teki “İğneyi kendimize” başlıklı önemli yazısını okuyunca aklımda beliren soru bu oldu: Demirtaş HDP’nin PKK’nın şiddet eylemlerini kınamasını mı istiyor? Demirtaş belli ki HDP’nin ve kendisinin de) öteden beri kullandığı “Her türlü şiddet eylemini kınıyoruz” söyleminin artık toplumda bir
MetroPoll araştırma şirketinin Mayıs 2022 “Türkiye’nin Nabzı” sonuçları arasında Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda iki değil üç aday arasında yapılması senaryosu da vardı. Buna göre, HDP de beş yıldır Edirne cezaevinde tutulan önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın adaylığını destekleyebilirdi. Araştırmada, bu senaryoda ilk turda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dahil hiçbir adayın yüzde 50+1 barajını geçemeyeceği ve seçimlerin ikinci
“Karşımızdaki zorbalığın elinde tuttuğu ve çılgınca kullanmaktan çekinmediği gücün yarattığı tehdidin de farkındayım” demiş uzunca mektubunda HDP’nin önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş, beş yıldır tutulduğu Edirne Cezaevinden. Eşi Başak Demirtaş aracılığıyla bir grup gazeteci, yazar, sanatçı ve görüş sahibine gönderdiği mektubunda, “Ülkemizin içinde bulunduğu kaos ve sürüklendiği çöküşten çıkışının biricik yolu farklılıklarımızla birlikte, ortak akılla hareket