Sinan Ateş suikastının işlenmesine birden çok kişinin dahil olduğuna, ayrıca 2559 sayılı Kanun 1. Maddesi ile Polis teşkilatına verilmiş olan halkın canını muhafaza görevi ihmal edilmiş, hatta suikastın gerçekleşmesi için kasıtlı olarak işlenmiş olabileceğine dair bir kısım bilgiler kamuoyuna yansıdı. Bu iki suçun da etraflıca soruşturulması en ince detayına kadar aydınlatılması, hangi sıfatla olursa olsun
Gazeteci Uğur Mumcu bundan 30 yıl önce, 24 Ocak 1993 sabahı evinin önündeki aracına konan bombayla öldürülmemiş olsaydı o gün Cumhuriyet gazetesinde masasının başına geçip acaba ne yazacaktı? Evet, bir süre önce İran, uyuşturucu, PKK bağlantısı iddialarına dair yazacakları olduğunu söylemişti. Ama o gün muhtemelen Başbakan Süleyman Demirel’in Müsteşarı Turgut Özal tarafından hazırlanıp 24 Ocak
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in TBMM grubuna konuşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hitaben “Sen, bostan korkuluğu musun Sayın Erdoğan? Kendine gel! Bu nasıl bir yargı sürecidir? Bu nasıl bir devlet yönetimidir?” sıralarda Sinan Ateş cinayetine dair yeni bir haber geldi. Süreci yakından izleyen gazetecilerden Alican Uludağ, daha önce iki defa gözaltına alınıp serbest bırakılan Tolgahan Demirbaş’ın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 21 Ocak’ta Bursa’da (yine toplu açılış töreni kılığına sokulan) AK Parti mitingi vardı. Miting kamuoyunda Erdoğan’ın başarılarını anlattığı konuşmasıyla değil, “Sinan Ateş” pankartı açılması ve polise pankart açanlara müdahale emri verilmesiyle konuşuldu. Seçime bugün 110 gün kalmışken sonuncu baş ağrısı olup olmayacağını bilemeyiz ama Sinan Ateş cinayeti Erdoğan’ın son baş ağrısı. Erdoğan
Geçtiğimiz ay Ankara’da silahlı saldırıyla öldürülen Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile iligili soruşturmada ikinci bir savcı görevlendirilirken, dosyayı yürütmek için MHP’ye yakın olduğu belirtilen Durdu Özer atandı. İkinci savcının gelmesinin ardından MHP milletvekilinin bulunduğu evde gözaltına alınan Tolgahan Demirbaş tekrar serbest bırakıldı. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetini yürüten Ankara Cumhuriyet
Kemal Kılıçdaroğlu, “Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim deyince CHP Meclis Grubu ve izleyiciler alkışlarla ayağa fırladı. Zaten hemen öncesindeki “Be şerefsizler, be müptezeller, be çakallar, siz mi korkutacaksınız beni?” cümlesi iki defa alkışlarla kesilmişti. Çakallar önünde derken kast ettiği yarı-askeri (paramiliter) özel güvenlik şirketi SADAT idi. (*) Ancak bu cümlenin hemen
CHP İçişleri Bakanı Süleyman Soylu üzerindeki baskıyı Fethullahçı geçmişi ve muhalefete karşı trol ordusu kurdurduğu iddialarıyla artırıyor. İddialar 12 Ocak’ta Meclis’te düzenlediği basın toplantısında CHP’nin Grup Başkan Vekili Özgür Özel tarafından ortaya atıldı. Özel’in bir gün önce “Başıma bir şey gelirse üç arkadaşımla paylaştım” diye duyurduğu saptama ve iddialar dokuz madde altında toplanabilir. 1- Sadece
Seçimin son düzlüğüne hazırlanırken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başında birkaç ciddi sıkıntı var. Saymaya en sonuncusundan başlayacağım; yani Sinan Ateş cinayetinden. Ama diğerlerine, yani seçim tarihi, adaylık, Anayasa değişikliği, Kürt seçmen gibi konulara girmeden önce bir deneyimi size aktarmak ve sizin de yapmanızı önermek istiyorum. Son günlerde AK Partili isimlerin ekranlarda seçimler üzerine konuşmalarını izlerken aklıma
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Aralık’ta Ankara’da silahlı saldırı sonucu öldürülen Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili MHP lideri Devlet Bahçeli’ye seslendi. CHP Lideri, Bahçeli’nin cinayet karşısında sessiz kaldığını belirterek, MHP Liderini konuşmaya çağırdı. 6 Ocak’ta sosyal medya hesabından bir mesaj yayınlayan Kılıçdaroğlu, MHP liderini olayla ilgili konuşmaya çağırdı. Kılıçdaroğlu, “Bahçeli ne
Şöyle başlayalım mı? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun her adımı üzerine neredeyse her gün konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, siyaseti sallayan Sinan Ateş Cinayeti üzerine beş gün sonra konuştu. Aslında bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3 Ocak’ta memur ve emeklilere “müjdelediği” yüzde 25 maaş zammını, 4 Ocak’ta sanki gönlünden kopmuş gibi yüzde 30’a çıkarması, altı