Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesinden dönerken uçaktakilere “Suriye ile barış istiyoruz” demiş. Suriye ile savaşta mıydık? Hem evet hem hayır. Hayır, çünkü ordularımız karşı karşıya gelmedi, savaş ilanı yok. Evet, çünkü 2011’de Suriye’de iç savaşın patlamasıyla birlikte -o zaman başbakan, sonra- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakın zamana dek hedefi Beşar Esad rejimini devirmek oldu. Bu amaçla
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan NATO’nun Rusya’nın Ukrayna’ya savaşında “taraf haline getirilmemesi” gerektiğini söyledi. Erdoğan bu açıklamayı NATO’nun 75’inci yıldönümünde düzenlenen 9-11 Temmuz Washington Zirvesine hareketinden önceki basın toplantısında yaptı. Bu tam da NATO’nun Ukrayna’yla dayanışma konusunu ayrı bir oturum olarak ele alacağı Zirve öncesinde Rusya’yla doğrudan mücadele eğilimlerine karşı peşinen veto işaretiydi. Basın toplantısı öncesinde Erdoğan’a
Bu başlığa bir Erdoğan daha eklemek lazım ama o iç siyasetle ilgili: AK Parti MHP’den vaz geçebilir mi? Yine de verilecek yanıtlar çok farklı değil. Şu fani dünyada hiç kimse ve hiçbir güç vaz geçilmez değildir. ABD, PKK’dan; Putin, Esad’dan; Erdoğan, ÖSO’dan ve AK Parti MHP’den vaz geçebilir, ama günü gelip kullanım değerinin miadı dolduğunda.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3-4 Temmuz’da Kazakistan’ın başkenti Astana’daki Şangay Grubu toplantılarında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile yapacağı görüşme öncesi Ankara’daki iki gelişmeden söz etmemiz gerekiyor. İlki, Erdoğan’ın 2 Temmuz’daki Kabine toplantısı ardından Suriye konusunda söyledikleridir. İkincisi de Dışişleri Bakanlığının 3 Temmuz sabah saatlerinde, Putin görüşmesine saatler kala Türkiye’nin Suriye politikası hakkında yaptığı, asabiyet tonu öne
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu haritanın üzerine bölgedeki sıcak siyasi gelişmelerin, Irak ve Türkiye arasındaki Kalkınma Yolu Projesinin küresel ticaret bakımından da şansını nasıl arttıracağını anlatıyor. Kalkınma Yolu Projesi Irak’ın Basra Körfezindeki, Fav Limanını demiryolu ve kara yolu ile Türkiye’ye, oradan da son durak Londra olmak üzere Avrupa pazarlarına bağlamayı amaçlayan 20 milyar dolarlık
ABD Başkanı Joe Biden ve 5 Kasım 2024 başkanlık seçimindeki rakibi önceki Başkan Donald Trump Türkiye saatiyle 28 Haziran sabaha karşı, ABD saatiyle 27 Haziran gecesi CNN stüdyosunda ilk canlı tartışmada karşı karşıya geldi. 1,5 saat konuştular. Tartışma ardından yapılan analizleri ve her iki liderin de söyledikleri yalan ve çarpıtmaların listesine bakınca insanın aklına Amerikan
Julian Assange 24 Haziran günü polis eşliğinde İngiltere’den uçağa konularak sınır dışı edildi. Hapiste geçirdiği 5 küsur yılın yanı sıra 7 yılını, sığındığı Ekvador’un Londra Büyükelçiliğinde gönüllü hapiste geçiren Avustralyalı bilgisayar mühendisi Assange, 26 Haziran’da ABD’nin Pasifik okyanusundaki Kuzey Mariana adasında mahkemeye çıktıktan sonra ülkesine gidebilecek. Avustralya, İngiltere ve ABD adli makamları arasındaki anlaşma uyarınca
Suriye’nin kuzeyinde PYD ve YPG kontrolündeki alanlarda 11 Haziran’da yapılması planlanan ve Türkiye’nin büyük tepki gösterdiği yerel seçimler bir kez daha ertelendi. 6 Haziran’da Suriye’nin kuzeyinin büyük bir bölümünü elinde bulunduran Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Yüksek Seçim Komiserliği tarafından yapılan açıklamada, seçim sürecine katılan siyasi partiler ve ittifakların talepleri doğrultusunda ve seçim sürecinin
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) son zamanların en önemli toplantısını 28 Mayıs’ta yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan toplantı sonrası yayınlanan bildiri Türkiye’nin ABD ile özellikle PKK konusunda ve Suriye-Irak alanında zorlu bir dönemece yaklaştığını gösteriyordu. Türkiye bu konuyu Dışişleri Bakanı Hakan Fidan aracılığıyla 30-31 Mayıs’ta Prag’da yapılacak NATO Dışişleri Bakanları gayrı resmi toplantısı ve Cumhurbaşkanı
2020’li yıllar itibariyle Avrupa’da siyasal ve toplumsal anlamda ciddi krizler ve sorunlar var ve Avrupalı liderler bunların üstesinden gelmeye çalışıyor. Son yerel seçimlerin de gösterdiği üzere Türkiye’de de değişim rüzgârları oldukça güçlü esiyor. Almanya’nın da aşırı sağ parti ve gruplarınının yükselişte olduğu bir dönemde sosyal demokrat bir siyasetçi olan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier 22-24