Siyaset bilimci Stephen Walt geçtiğimiz ay TÜSİAD Küresel Siyaset Forumu için yaptığımız bir söyleşide “olan bitenin neresinden anlatmaya başlayacağını” bilemediğini söylemişti. Gerçekten inanılmaz günlerden geçiyoruz. Mesleği dünyada ne olduğunu anlamak olan uzmanların bile zihnini felce uğratan yoğunlukta gelişmeler yaşanıyor. Ama bir şeyi kesin biliyoruz: Donald Trump liderliğindeki Amerika, bir yeniden inşa sürecinden geçiyor. Bu yeniden
Yeni dünya düzeninin doğum sancıları sayabileceğimiz birkaç gelişmeye tanık olduk yirmi gün içinde. Riyad’da kurulan masa ABD Başkanı seçilen ve dolayısıyla fiiliyatta Batı dünyası liderliği unvanını da kazanan Donald Trump’ın 14 Şubat’ta Rusya Başkanı Putin’le bir telefon konuşması yaptığını açıkladı. ABD ve Rusya Dışişleri Bakanları 18 Şubat’ta Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da, Suudi Dışişleri Bakanının ev
ABD Başkanı Donald Trump’ın 12 Şubat’ta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le 90 dakikalık bir telefon görüşmesi yaptı. Asıl konusu Ukrayna olan görüşme ardından iki liderin muhtemelen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın davetlisi olarak Riyad’da yüz yüze de görüşeceği açıklandı. Bu kez Kremlin tarafından da doğrulanan görüşmeden çıkan birkaç sonuç var. Ver kurtul denilen.. Trump’ın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’ı doğrudan eleştirmeme orucu devam ediyor. Üstelik birbiri ardına gelen, özellikle de Erdoğan’ı normal koşullar altında çok rahatsız etmesi gereken İsrail ve Filistin odaklı gelişmeler karşısında adeta Trump orucu tutuyor. Demek ki koşullar normal değil. Düşünsenize, Joe Biden döneminde dört yıl Beyaz Saray’a -defalarca davet beklediğini söylemesine rağmen adım
Geldi, geliyor derken Donald Trump 20 Ocak’ta başkanlık görevini devraldı. İlk gün imzaladığı kararnamelerle sadece ABD değil, dünyada da Trump döneminin başladığını ilan etti. Ayrıntılarına girmeden şu izlenimi paylaşayım: “Trump 2017’de de başkan olmuştu ama Washington farkında değildi. Şimdi fazlasıyla farkında. Örneğin, eskiden Trump’a oy veren, oy verdiğini saklardı, şimdi gururla söylüyor.” Bu izlenim Trump
IŞİD (DEAŞ), El Kaide, İslami Cihad gibi örgütler kanlı yılbaşı saldırılarını genellikle Türkiye, Pakistan, Endonezya gibi Müslüman nüfuslu ülkelerde yaparlar. Bunun en acı örneklerinden birine İstanbul’da 2016’yı 2017’ye bağlayan gece yarısı Reina gece kulübünde tanık olmuştuk; Özbekistan uyruklu DEAŞ üyesi Abdülkadir Masharipov, rastgele açığı ateşle 39 kişiyi öldürmüş, 70 kişiyi yaralamıştı. Bu yılbaşı terör saldırısı
2024’te iç ve dış politikada yılın olayı ve yılın kişisini belirlerken zor olan ölçütü belirlemek, gerisi kendiliğinden geliyor. Benim ölçütüm politikadaki genel gidişe etkisi oldu. Yani o ismin 2024 içindeki siyasi gelişmelerin akışını nasıl değiştirdiği ve hangi olayın siyasetin genel akışını farklı sonuçlara yol açacak şekilde değiştirdiği. Böyle olunca 2024’te iç politikada yılın kişisinin MHP