ABD Başkanı Donald Trump’ın 12 Şubat’ta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le 90 dakikalık bir telefon görüşmesi yaptı. Asıl konusu Ukrayna olan görüşme ardından iki liderin muhtemelen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın davetlisi olarak Riyad’da yüz yüze de görüşeceği açıklandı. Bu kez Kremlin tarafından da doğrulanan görüşmeden çıkan birkaç sonuç var. Ver kurtul denilen.. Trump’ın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’ı doğrudan eleştirmeme orucu devam ediyor. Üstelik birbiri ardına gelen, özellikle de Erdoğan’ı normal koşullar altında çok rahatsız etmesi gereken İsrail ve Filistin odaklı gelişmeler karşısında adeta Trump orucu tutuyor. Demek ki koşullar normal değil. Düşünsenize, Joe Biden döneminde dört yıl Beyaz Saray’a -defalarca davet beklediğini söylemesine rağmen adım
Geldi, geliyor derken Donald Trump 20 Ocak’ta başkanlık görevini devraldı. İlk gün imzaladığı kararnamelerle sadece ABD değil, dünyada da Trump döneminin başladığını ilan etti. Ayrıntılarına girmeden şu izlenimi paylaşayım: “Trump 2017’de de başkan olmuştu ama Washington farkında değildi. Şimdi fazlasıyla farkında. Örneğin, eskiden Trump’a oy veren, oy verdiğini saklardı, şimdi gururla söylüyor.” Bu izlenim Trump
IŞİD (DEAŞ), El Kaide, İslami Cihad gibi örgütler kanlı yılbaşı saldırılarını genellikle Türkiye, Pakistan, Endonezya gibi Müslüman nüfuslu ülkelerde yaparlar. Bunun en acı örneklerinden birine İstanbul’da 2016’yı 2017’ye bağlayan gece yarısı Reina gece kulübünde tanık olmuştuk; Özbekistan uyruklu DEAŞ üyesi Abdülkadir Masharipov, rastgele açığı ateşle 39 kişiyi öldürmüş, 70 kişiyi yaralamıştı. Bu yılbaşı terör saldırısı
2024’te iç ve dış politikada yılın olayı ve yılın kişisini belirlerken zor olan ölçütü belirlemek, gerisi kendiliğinden geliyor. Benim ölçütüm politikadaki genel gidişe etkisi oldu. Yani o ismin 2024 içindeki siyasi gelişmelerin akışını nasıl değiştirdiği ve hangi olayın siyasetin genel akışını farklı sonuçlara yol açacak şekilde değiştirdiği. Böyle olunca 2024’te iç politikada yılın kişisinin MHP
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de DEM Partiyle tokalaşmasıyla başlayan, 28 Aralık’ta DEM ağır toplarından Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in İmralı’da PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ı ziyaretiyle ikinci aşamayı geride bırakan yeni diyalog sürecinin sonuç verme ihtimali bu defa öncekilerden yüksek olabilir. İç, dış ve ekonomik nedenleri var; hemen sıralayalım. En önemlisi Meclis Bu
Baştan söyleyeyim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ona bu Cuma namazını Emevî Camiinde kıldırma yarışındaki meslektaşlarımızı hayal kırıklığına uğratacak belki ama bu Cuma, yani 27 Aralık’ta Şam’a gitmiyor. YetkinReport’un Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edindiği bilgiye göre, 27 Aralık Cuma günü Balıkesir’de olması öngörülüyor. Diyeceksiniz ki, şaşırtmaca olabilir, Cumhurbaşkanı bakarsınız Şam’dan çıkar, ama o ayrı; programında Şam değil Balıkesir var.
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın Kasım’da ABD Başkanlık seçimini kazandıktan sonraki ilk basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “çok akıllı bir adam” olarak övdüğü, “Suriye’nin anahtarını Türkiye’nin elinde tuttuğunu” okuyabilirsiniz. Ama Türkiye’nin “akıllı” bir hamleyle “Fazla can kaybına yol açmadan Suriye’ye çöktüğü” ifadesi adate cımbızlanarak çıkarılmış.
Oligarşik yönetimindeki sadık yardımcıları halka seslenecek diye beklerken Beşar Esad’ın ailesiyle birlikte Moskova’ya kaçmış. Doha’daki basın toplantısında sorulduğunda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Bilgimiz yok” yerine “Yorum yapamam, muhtemelen Suriye dışında” demesi de akla Esad’ın özel izinle Türkiye üzerinden Rusya’ya gitmiş olabileceğini getiriyor. O Moskova yolundayken sadık yardımcılarının bir kısmı da zaten HTŞ liderliğiyle geçiş dönemi