Emekli Büyükelçi
Irak bağımsızlığına kavuştuğu günden beri, Güney Doğu’muzdaki bu sınır komşumuzla başta insani bağlarımız olmak üzere, iç içe geçmiş olan ilişkilere sahibiz. Amerika’nın işgaline uğrayan bu talihsiz ülke halkının neredeyse 30 yıldan beri maruz kaldığı insanlık dramının ve çektiği ıstıraplarının son bulması, yeniden inşası, ekonomisinin canlanması ve toprak bütünlüğü içinde egemen bir devlet olarak dünyadaki onurlu
Anayasa’mızın değiştirilemeyen ilk dört maddesi (*) yürürlükte. Ancak devlet yönetimimiz ve vatandaşlarımızın hatırı sayılır bir bölümü gerçek hayatta gündelik yaşantılarını halen bu maddelerle uygunluk içinde sürdürmüyor. Bu tespite Anayasa’mızın Eğitim ve Öğretimle ilgili 5. Maddesini de dahil edebiliriz. (**) Çünkü eğitim ve öğretim, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılmazsa Anayasa’nın değiştirilmesi mümkün olmayan ilk
2005 yılından bu yana siyasi işgal altında bulunan Gazze’nin yönetimini elinde bulunduran Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e ani saldırısının ardından gelişmeler, her iki tarafta da büyük can ve mal kayıplarına yol açarak bölgesel ve küresel, siyasi ve stratejik dengeleri alt üst etmekte. Bu maddi ve manevi yıkım Gazze halkı için inanılmaz acılar ve maddi zararlar
Ülkelerin iç ve dış politikalarını birbirinden ayrı değerlendirmek sağlıklı sonuçlar vermez. Türkiye gibi dünya jeopolitiğinde önemli yer tutan bir devletin iç politika alanında yaşadığı evreler hakkıyla anlaşılmadan bu evrelerin o ülkenin dış politikasını nasıl şekillendirdiği ve dolayısıyla dış politikasının dünyadaki stratejik değişiklikler üzerinde, eğer varsa, etkilerine dair doğru bir hüküm kurmak da mümkün olmaz. Bu
14 Mayıs seçimleri, Türkiye’nin gelecekte yine kader planına inanan mı, yoksa bilim, akıl ve rasyonalite çizgisinde olan bir iktidarla mı yönetileceğini tayin edecek. Bu seçimlerin kritik önemi tam da bu nedenle stratejik anlam kazanıyor. Stratejik olan, yeni bir yol ayırımının bilincinde olmak, ortak geleceği çağdaşlaşma doğrultusunda hazırlamak, bilim, akıl ve rasyonalite çizgisinde güçlendirmektir. Aydınlanma, örf
XXI yüzyılda yeni bir dünya düzeni kurulacaksa bu düzenin hangi parametreler etrafında şekilleneceğini Ukrayna Savaşının sonucu tayin edecektir. Bir yıl kadar önce Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla Avrupa yeni bir istikrarsızlık ve belirsizlik dönemine savruldu. Bu savaş stratejik dengeleri sırf Avrupa kıtasında değil, tüm dünyada değiştirdi. Amerika ve Batılı müttefiklerin çoğunluğu, iki yıl önce stratejik öncelik olarak
Türkiye, Balkanlar, eski Sovyetler Birliği, Orta Doğu, Kuzey Afrika/Akdeniz bölgesi gibi dört büyük fay hattının kesiştiği küresel ve bölgesel anlamda sancılı bir coğrafyada yer alıyor. Tarih boyunca güçler dengesinin sık yer değiştirdiği, geçmişteki düşmanlıkların etnik ve dini çatışmaların, siyasi anlaşmazlıkların, büyük istikrarsızlık ve belirsizliklerin hüküm sürdüğü, Müslümanlıkla Hristiyanlığın ve Yahudiliğin yakın ve sıcak temas halinde
1960’lı yıllarda Dışişleri meslek memuru olmaya hak kazanan bir gencimiz geçirdiği zorlu giriş sınavlarından sonra aday meslek memuru olarak Bakanlık kapısından içeri adımını attığı andan itibaren kendini karışık duygular içinde bulurdu. Bu duyguları ona hissettiren şey intisap ettiği mesleğin kurumsal kimliği ve tarihimizde taşıdığı ağırlıktı. Birbirini tamamlayan bu her iki özelliği bu mesleğe, Ali Paşa
Ukrayna ve Rusya arasındaki silahlı çatışmaların tehlikeli şekilde sürdüğü bir güvensizlik ortamında zaman, herkese yeniden umut verecek, uluslararası toplumda görülen ağır kırılmaları hafifletecek, yeni bir uluslararası iklimin temellerine doğru yol alacak taşları döşeme zamanıdır. Türkiye, kritik bir coğrafyada bu dinamiği güçlü kılacak bir aktördür. Geçen yıl 24 Nisan’da Vaşington’da, Başkan Joe Biden 1915 olayları münasebetiyle
Türkiye son aylarda, çevresinde ve daha geniş alanlarda uzun süredir ilişkileri kopuk veya gergin olan ülkeler ve güç merkezleriyle arasını düzeltmek için ciddi girişimlere başladı. Bu çerçevede ilk aşamada Ermenistan, Mısır, Suudi Arabistan, BAE, İsrail, Libya gibi bölge ülkelerine yönelik diplomatik adımlar dikkati çekiyor. Ermenistan ile doğrudan ilk temas iki ülke özel temsilcileri arasında 14
- 1
- 2