Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinden yaklaşık bir gün sonra basının karşısına çıktı. Doğrusu yabancı meslektaşlarımızı kıskanmadım dersem yalan olur. Düşünsenize şu televizyon, bu gazete izleyemez yasakları olmadan, “Soruya kızar da işimden olur muyum?”, ya da “Bir daha alınmaz mıyım?” kaygısı olmadan özgürce sordular sorularını Cumhurbaşkanına. Ve inanır mısınız? O da yanıtladı.
Sadece elektriğe zam yaparken az tüketim hesabını elektrik şirketlerinin arzusu üzerine güya yanlış yapıp, tepkiler üzerine 150 kilovatsaat sınırını 210 kilovatsaate çıkarma dönüşünden söz etmiyorum. Erdoğan’dan İtiraflar derken daha sistemik yanlışlardan da söz edeceğim. Dökülüyor tel tel dökülmekte olan saptamasındaki iddianın hakkını vermek gerekiyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 31 Ocak kabine toplantısı ardından itiraflar dizisi olarak da
Güncel siyaseti zaman zaman fotoğraflardan, video kayıtlarından okumaya gayret ediyorum. Beyan ve rakamların ötesinde gelişmelere daha nesnel bakmama imkân verdiğini düşünüyorum. Örneğin 29 Ocak’ta Adalet Bakanlığındaki devir teslim töreninde çekilen yukarıdaki fotoğrafın Ankara’da bir süredir yayılmaya başlayan “kaçan kurtuluyor” algısını güçlendirdiğine inanıyorum. Her algı gerçek olmayabilir ama algı bu ve siyaset de algılar üzerinden yürüyor.Belki
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Ekim’de 10 batılı büyükelçiyi istenmeyen kişi (persona non grata) sayarak sınır dışı etmek için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini söylemesinin ciddi sonuçları olacağı görülüyor.Bunu anlamak için ne diplomasi ne de ekonomi dehası olmak gerekiyor. Erdoğan’ın Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ortak açıklama yayınlayan ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan on batılı ülke büyükelçisinin istenmeyen kişi ilan edilip Türkiye’den gönderilmesi için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini söyledi. Erdoğan, büyükelçilerin Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemesini Türkiye’nin iç işlerine müdahale sayan Erdoğan “Burası Türkiye, kabile devleti değil” dedi. Erdoğan’ın istenmeyen kişi ilan edilmesini istediği büyükelçiler listesinde ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç,
Öncelikle söyleyelim ki eğer çeyrek asırdan fazladır Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı biraz tanımışsak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü “uyku ve öfke nöbetleri” arasında gibi ağır sözlerinin altında kalmaz. Keza, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun “Dava, damadı bakan yapıp zengin etmek, memleketi üç-beş müteahhide peşkeş çekmekse, ben o davayı sattım sözleri altında da. Ama gelişmeler Erdoğan’ın üst
ABD Başkanı Joe Biden’ın “Ermeni Soykırımı” demesiyle Türkiye’de esen 24 Nisan fırtınası çabuk dindi. ABD Başkanlarının “S” sözcüğünü kullanmaması, yıllardır Türk dış politikasının birkaç temel amacından biri olmuştu. Biden’ın İngilizce “genocide – soykırım” deyip durumu ABD mahkemelerince yasallık kazandırması halinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın buna sert tepki vereceği söyleniyordu. Bu durumda daha önce Süleyman Demirel’in yaptığı
Önce 126 emekli büyükelçinin 1936 Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesinin iptali ihtimaline karşı çıkan -daha önce yayınlanmış- toplu açıklaması yeniden gündeme geldi. Sonda da 103 emekli amiralin bildirgesi. Emekli büyükelçilerin açıklamasına hükümet kanadından o kadar sert bir tepki gelmedi. Yalnızca son Montrö tartışmasının açılmasına -bir gazetecinin sorusu üzerine- vesile olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, onu demek