Selamlar herkese. Bir süredir görüşemedik ama bu süre içinde yeni birşeyler yazmak için çok uğraştım bilin lütfen. Ancak açık bir yer yok, zaten evde kalmak için çaba sarfediyoruz hep beraber. Fırında servise hazır, 3 tane restoranım var, ancak şu an yazmak yerine restoranlar açılınca yayınlayacağım.
Şimdi son günlerdeki gözlemlerimi sizlere aktarmak istiyorum.
Eğer önceden param ve şu andaki bilgim olsa, bütün paramı kuru mayaya yatırırdım. Piyasadaki bütün yatırım araçlarını boş verir, sadece kuru maya alırdım. Bu ne mayaymış, ne zaman markete gitsem rafı boş. Bir ben boş rafa bakıyorum, bir o bana. Mayasız ne yaptık önceki hayatımızda bilen var mı?
Neyse ramazan geldi de pide almaya başladık. Online marketlerde de maya bulmaya başladık artık.
Komşum salgın günlerinin başlangıcında bana kefir mayası verdi. Yüzyıllardır atalarımız yanlış yapmış olamaz dedim ve başladım 1-1,5 günde bir kefir mayalamaya. Benim küçüğe bile alıştırdım, bak sağlık için içiyorsun, tadına alışırsın dedim. Çabalarım sonuç verdi ve ailecek kefir düşkünüyüz artık. Yalnız geçen gün büyük oğlan “Nerden geliyor bu sınırsız kefir kaynağı” diye sordu, ona çok güldüm.
Sütçümüz artık bize koşarak geliyor. Haftada 2 litre alırken yoğurt, kefir mayalaya mayalaya 6 litreye çıkardık talebi. Kendisi İstanbul’un son taze sütçülerinden, destekliyoruz sonunda hayvancılığı.
Korona bana uğrar mı bilmem ama yoğurt ve kefir mayası bakterileri ile bütünleştim.
Bu paragraftaki konular aslında, Ceyhan Temürcü’nün yazısında detaylı incelenmiş. Sağlıklı nasıl besleneceğiz ve hatta ileride nasıl besleneceğiz sorusuna cevap getirmiş. Bir göz atın, oldu mu?
Evim 12 katlı bir apartmanın son katında. Evden çalıştığımız ve hareket imkanım kısıtlandığı için markete ve fırına giderken en azından 12 kat inip biraz hareket ediyorum. Son 2 aydır farkına vardığım 2 değişiklik var. Komşularımdan izin almadığım için fotolarını yayınlayamıyorum.
Birincisi evlerin önündeki torbalar. Bunun iki sebebi var. Birincisi marketlerin evlerin önüne getirip, ev sahibinin isteği üzerine bıraktığı poşetler. Yazık, öylece duruyorlar tek başlarına.
Bu durumun alternatifine de geçen ay rastladım. Bizim birinci kattaki yaşlı çiftin kızları ve damadı yemek ve gereksinimlerini getirmiş aileye. Siz iyi olun biz yine getiririz, birkaç saat sonra alın poşetleri diye tembihliyorlardı. Vallahi çok duygulandım.
Bir de balkonlarda duran torbalar var. Ey şanslı balkon sahipleri. Salgında rahat ettiniz, kendiniz hava aldınız, torbalarınıza hava aldırdınız. Ancak kargalar ve martılar torbalarınızı gözlüyor haberiniz olsun. Aldığınız bütün tavuk, bir martının gagasında havalanırsa şaşırmayın. O da onun hakkıymış dersiniz, helal edin.
İkinci değişiklik, bizim apartmanda daha önce çok görmediğim ama Anadoluda sıkça gördüğüm bir durum daha var. Anadolu’da ayakkabılar evin önünde çıkarılır. Hatta misafir ayakkabısı bile evin önünde bırakılır.
Son 2 aydır bizim apartmanda da ayakkabıların evin önünde bırakıldığını görüyorum. Geçenlerde arkadaşa gittim, o apartmanda da gördüm. Hatta biz de bir süredir bırakmaya başladık. Anadoluda eve mikrop girmesin diye yapılan bu davranış bizim şehirde de benimsendi.
Marketten sebze, meyve, sütlü gıdalar, ekmek aldığınızda ne yapıyorsunuz? Bizde yeni bir alışkanlık türedi. Bir kişi markete gidiyor. Deyim yerindeyse kirlenmiş bir şekilde eve geliyor. Ayakkabılar dışarıda çıkarılıyor, ki o da yeni alışkanlık. Ev ahalisinine Fred Çakmaktaş gibi “Ben geldim” diyerek haber veriliyor. Ev ahalisi hazırlanıyor. (Fred’i anarken yaşımız mı ortaya çıktı nedir?)
“Kirlenmiş” kişi koşup elini 20 saniye sabunla yıkıyor. Sonra mutfakta torbaların yanına gidiyor. “Temiz” 1. kişi torba açıyor. “Kirlenmiş/temizlenmiş” kişi market torbasından sebzeleri, sütlü ürünleri ve diğerlerini tek tek çıkartıp torbaya atıyor. “Temiz” 2. kişi torbayı bağlıyor, içeriğine göre ya dolaba, ya da balkona atıyor. Bu döngü market torbaları diğer poşetlere atılana kadar sürüyor.
Sanırım bundan sonra hazır ve poşetli gıdalarda 2. bir poşet olacak. Yine de dikkat, doğayı kirletmiştik daha fazla kirletmeyelim.
Eskiden ekmek alırdık, hanım geçen gün pide ve hamburger ekmeği yapınca bundan sonra almamaya karar verdik. Arda’nın mutfağını ve Refika’nın mutfağını izlerdik, bir baktık ki, biz de Arda’yız, biz de Refika’yız demeye başladık (Haşa! 1000 defa onları izlesek ve onların 1/1000’i olursak ne mutlu bize). Evde yapılmış hamburgeri 3. denemede tutturduk. 3. yaptığım ekmek kudurdu, muhteşem kabardı. (1.sini taş olarak kullandım o ayrı mesele) Sihirli sayı 3, denemeye devam edin.
Hanım Taco yapacağım diyor, ben kuzu tandır çekti canım nereye çukur kazayım diyorum.
Ancak şunu unutmayalım. Biz evde tok yatarken, ülkemde bu illet hastalık yüzünden birçok işsiz kalan insan var, aç yatanlar var. 2 yiyorsak, 1 bağışlayalım.
Afiyet olsun.
Bütün annelerin nurlu ellerinden öperim. Anneler gününüz kutlu olsun. Çocuklarınıza bol bol yemek yapın.
MHP ile DEM Parti düşman çatlatmaya devam ediyor. Kötü anlamda söylemiyorum. Kürt işleri özellikle Suriye’de…
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni yönetim döneminde Türkiye'ye ilk ziyareti Suriye'de Esad…
Donald Trump’ın “Türkiye Suriye’ye çöktü” ifadesini Türk medyasındaki haberlerin pek çoğunda bulmanız mümkün değil. Trump’ın…
Asgari ücret yine gündemimizde. Bu kez temel tartışma konusu asgari ücret ve enflasyon ilişkisi. Asgari…
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü bir hız kazandı. Beşar Esad’ın 7 Aralık akşamı Moskova’ya kaçmasından yalnızca…
CHP’nin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi dönemindeki Suriye politikası nedeniyle yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Tayyip…