Kamuoyunda “çoklu baro sistemi” olarak bilinen yeni avukatlık yasasının yol açtığı tepkiler biliniyor. Son olarak Ankara Valiliğinin Koronavirüs salgınının yeniden arttığını söyleyerek 3 Temmuz için ilan edilen Avukatlar yürüyüşünü yasaklaması tepkileri artırdı.
Tepkilerin odağındaki isimlerden olan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun da yasada bir ilde birden fazla baro kurulması maddesine karşı olduğunu söylemesi, yasanın bu haliyle yargıdaki gerilimi artıracağına işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni yasanın bir an önce geçmesini, böylece sonbahardaki seçimlerde baro yönetimlerinin kendi düşündüğü şekilde olması gerektiğini istediği biliniyor. Dikkatler bu hafta TBMM Adalet Komisyonundaki çalışmaya çevrilmişken avukatlık yasası için yeni bir öneri geldi.
Öneriyi yapan Daha İyi Yargı Derneği. Derneğin önerisi, teklifin geri çekilerek, konunun “barolar ve meslek kuruluşları” dahil “tüm paydaşlarının katılımıyla ortak akıl toplantıları” yoluyla düzenlenerek TBMM’ye öyle getirilmesi. Kendisini “tarafsız, tüm kurum ve siyasi partilere eşit mesafede” tanımlayan Daha İyi Yargı Derneği, böyle bir çalışmada “moderatörlük” yapmaya hazır olduğunu da söylüyor.
Farklı bir yaklaşım
Derneğin yasa önerisini yeniden ele alma önerisi Baroların teklifinden farklılıklar gösteriyor; örneğin Dernek, Baroların mevcut delege sistemini yanlış buluyor. Bununla birlikte mevcut yasanın, özellikle illerde birden çok baro sistemini getirmesinin yalnızca yargıya değil, Türkiye’nin üniter yapısı açısından Anayasaya aykırı ve sakıncalı görüyor.
Daha İyi Yargı Derneği 3 Temmuz’da kamuoyuna açıkladığı duyuruda, yasanın bu haliyle geçmesi durumunda ortaya çıkan sakıncalara da ayrıntılı olarak yer vermiş.
TBB’deki teklif, 5 binden fazla avukat bulunan illerde 2 bin avukat imzasıyla birden fazla baro kurulabilmesini öngörüyor. Dernek, bu durumun doğrudan İstanbul, Ankara de İzmir’i hedef aldığı ve buralardaki baroları bölmeyi hedeflediği görüşünde.
Dernek Baroların yalnızca bir meslek kuruluşu olmadığını vurgulayan Dernek açıklamasında şu görüşe yer verilmiş:
• “Baroların bağımsızlığı devletin yargı gücünün gerçekten bağımsız ve tarafsız olmasını sağlamanın temel şartlarından birisidir. Barolara hukukun üstünlüğü ve temel insan haklarını savunmak görevi verilmesi de işte bu anayasal durumun sonucudur. Bağımsız yargının – hukukun üstünlüğünü ve temel insan haklarını savunmak görevi yüklenmiş olan – bağımsız bir unsuru olması sebebiyle barolar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile ticaret ve sanayi odalarından çok farklı ve önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle barolarla ilgili düzenlemeler yapılırken aslında yargının işlevlerinin olumsuz etkilenmemesine yüksek itina gösterilmesi gerekir.”
Dernek, bu yönüyle mevcut yasanın Anayasa’nın 124 ve 126’ıncı maddeleriyle çeliştiğini de öne sürüyor.
Çoklu baro ile gelecek adaletsizlik
Açıklamada, çoklu baro sistemiyle ortaya çıkacak adaletsizliğe rakamsal örnekler verilmiş.
Örneğin, yasa bu halde çıkarsa, Barolar yönetimine İstanbul’da 3,542 avukat, Ankara’da 2514, İzmir’de 1922 avukat 1 delege gönderebilecekken, Kilis’te 22, Ardahan’da 12, Tunceli’de ise 10 avukatın bir delege gönderme hakkı olacak. Gerçekten olacak iş değil. Dernek diyor ki, “[Barolar Birliğinin] Genel Kurul oluşumu, üye sayısının küçük olan il barolarının açık ara lehine” olacak şekilde düzenlenmiş.
Erdoğan açısından zaten dikensiz gül bahçesine çevirmek istediği adaletin yargı ve iddia kanatlarından sonra savunma kanadından da aykırı ses çıkmaması önemli görünüyor.
Daha iyi yargı derneğinin yeni avukatlık yasası konusunda bu önerisi dikkate alınır mı? Alınsa iyi olur ama halihazırdaki “oldu bitti” eğilimi dikkate alınırsa, emin değilim. Ama kamuoyunun böyle ciddi çalışmaların da yapılmakta olduğunu ve bu öneriyi bilme hakkı var diye düşündüğüm için paylaşıyorum.