Geçtiğimiz günlerde sosyal medya ve yazılı basında çıkan haberler ve bazı resmî kurumlar ile doğa korumacılardan gelen yoğun tepkiler neticesinde, avcılık tehdidine rağmen, Tunceli’de doğa gerçek sahiplerine kaldı. “Hızır’ın davarı” olarak isimlendirilen dağ keçileri için av ihalesi iptal edildi. Kontrolsüz avcılığa kapı açan yanlış kararların önüne geçilmeye başlandı. Böylece insanın neden olduğu, içinde bulunduğumuz bu altıncı yok oluş çağında atılan güzel bir adıma şahit olduk.
İşte burada, yok oluşun merkezinde duran insan bildiklerimizden farklı bir tür gibi davranıyor. İnsanın geçmişini incelediğimizde, 3,8 milyar yıllık dünya tarihi boyunca insanın geleceğe bakışında kısa vadeyi ön planda tutan bir tutum gözlemliyoruz. Gezegenin uşağı olmaktansa hâlâ efendisi olmayı arzulayan bir tür bu. Bu nedenle de artan insan nüfusunun kaçınılmaz bir maliyeti, yaşadığımız gezegendeki habitat kayıpları ve çevremizdeki biyoçeşitliliğin bir yerlere sıkışması ya da ortadan kalkması olarak karşımıza çıkıyor. Nasıl mı? Bu durumu hepimizin bildiği büyük bir memeli türünün yok oluş hikayesi üzerinden değerlendirelim.
Gergedanın soyunu insan tüketiyor
Bugün dünyada sadece 27 bin gergedan kaldı. Yüzyıl önce milyonlarcası Afrika düzlüklerinde ya da Asya’nın yağmur ormanlarında koşturuyordu. Günümüzde geriye kalan 5 türün tamamı da yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış durumda. Hayatta kalanlar da silahlı muhafızlar tarafından korunuyor. Yanlış okumadınız, silahlı muhafızlar gergedanları, onların kendi yaşam ortamlarında koruyor. Mesela Afrikalı siyah gergedanlar topyekûn yok olmuş durumda. Hayvanat bahçelerinde bile bu türleri görme şansımız yok. Sayılarının hızla azalmasına sömürgecilik döneminde spor olsun diye yapılan avcılık neden olmuş. Sonra, gergedan boynuzu ticareti yapan kaçak avcılar bu türün üzerinde inanılmaz bir baskı kurmuş. En son olarak da Çin’de ilaç yapımında kullanılan gergedan boynuzu tozuna olan talep bu türü kritik düzeyde tehdit altına çekmiş. Çin nüfusu 2015 yılında 1,4 milyarı bulmuştu. Bu nüfusun kanser ve cinsel problemler nedeniyle gergedan boynuzu tozuna olan talebi düşünüldüğünde, çok yakın bir gelecekte avcılık yüzünden yaşadığımız bu gezegende tek bir gergedan göremeyeceğiz.
Türlerin beşte biri yok olmak üzere
2010 yılında karasal omurgalı hayvanlar üzerine yapılan bir araştırma, bugün hayatta olan 25.708 türün tamamının durumunu inceledi. Bu türlerin yaklaşık 5 bini yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. İnsan nüfus artışı, dolayısıyla insanın doğa üzerinde kurduğu baskı, yok oluşları çok hızlandırmıştı.
Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) çalışmaları, tüm dünyada var olan yaklaşık 11 bin kuş türünün yaklaşık {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}13’ünün küresel ölçekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Kuşların büyük bir hızla yok oluşunun sebeplerinin başında ise doğal yaşam ortamlarının yok edilmesi, küresel ısınmaya bağlı iklim değişimi ve avcılık geliyor. Tehditler incelendiğinde, küresel ısınma ve habitat kayıpları sonucu kuşların daralan yaşam ortamlarında devam eden avcılık faaliyetlerinden olumsuz etkilendiği görülüyor. Bilim insanları ve Dünya Kuşları Koruma Kurumu’nun (BirdLife) yaptığı çalışmalar, Akdeniz Havzası’nda her sene 12 ila 38 milyon kuşun avlandığını ortaya koyuyor. Üstelik bu kuşların birçoğu gerçekleştirdikleri uzun mesafeli göç yolculukları sırasında vuruluyor.
Avrupa ve Türkiye’de kuş türleri hızla azalıyor
Avrupa, 530’dan fazla kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Bu türlerin yaklaşık {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}17’si ise sadece Avrupa’da bulunuyor, yani Avrupa kıtasına endemik durumdalar. Şu anda Avrupa türlerinin {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}10’unun küresel koruma gerektirdiği düşünülüyor; IUCN Kırmızı Listesi’nde bu türler tehdit altında ya da tehditlere açık olarak listeleniyor. Türkiye’de ise toplam 485 kuş türü bulunuyor. Bunların en az 300’ü Türkiye’de ürüyor. Bu türlerden yelkovan, turna, toy, küçük akbaba, ak kuyruklu kartal, yaz ördeği, dikkuyruk, sürmeli kız kuşu, ince gagalı kervan çulluğu, tepeli pelikan, üveyik, elmabaş patka gibi türler popülasyon değerleri bakımından artık hassas statüde. Bu türlerin nüfusları geçtiğimiz 50 yıl içinde hissedilir şekilde azalmış durumda. Bu yüzden de, avlanmamaları ve dikkatli bir şekilde korunmaları önceliğimiz olmalı.
Kaçak ve kontrolsüz avcılık tehdidi
Bu türlerin nüfuslarındaki azalmanın nedenleri koruma bilimciler tarafından sıralandığında birinci sırada aşırı avlanma geliyor. Hedefteki bu türler yok oluşa sürüklenene kadar kara avcılıkta ısrar edilirse, söz konusu türlerden geriye kalan bireyleri, hastalık, rekabet, iklim değişimi gibi aynı türün daha büyük ve yaygın topluluklarının yaşadığı diğer streslerlele de beraber, geri dönüşsüz olarak yok olur.
Ülkemizde Merkez Av Komisyonu’nun geçtiğimiz haftalarda nesli küresel ölçekte tehdit altında olan üveyik ve elmabaş patka türleri için somut verilerden ve bilimsel gerçeklerden uzak bir şekilde av kararı alması, insan merkezli yok oluş çağının bir başka ayak izi olarak görülebilir. Bir yandan doğru adımları atıyoruz derken, bu tarz kararlarla doğru yaptıklarımıza da gölge düşürüyoruz.
Hepimizin geleceği için doğayı korumak zorundayız…