Düşünebiliyor musunuz AK Parti’de bir üyenin Genel Başkan Tayyip Erdoğan’a, Muharrem İnce’nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği eleştirilerin çeyreğini yöneltse başına gelebilecekleri? Ayrılıp kendi partilerini kurana kadar eleştiride bulunmayan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan hakkında şimdi söylenenler bir fikir verebilir. Hatırlarsınız, Meral Akşener MHP’den Fethullahçı suçlamalarıyla dışlanmış, evi basılmaya çalışılmıştı. Düşünebiliyor musunuz Devlet Bahçeli’nin çağrısına Kılıçdaroğlu yorum yapsaydı hükümet yanlısı medyada yapılacak “sen karışma” yayınlarını? Oysa Erdoğan desteklediğinde, başka partinin içişlerine müdahale sayılmıyor, alkışlanıyor. Üstelik, birazcık sitem etti diye 40 yıllık partisinden ihraç edilen Cemal Enginyurt’un, Akşener’i kazandığı MHP Kongresinden türlü tezgâhla çıkaran kişinin kendisi olduğunu söylemesine rağmen.
Düşünebiliyor musunuz Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na söylenenlerin çeyreğini söyleyen bir gazeteciyle muhatap olup sorularına yanıt verdiğini? Kılıçdaroğlu, hâlâ sabırla kendisine söylenmedik laf bırakmayan meslektaşlarımızın telefonlarına çıkıp dert anlatıyor, bazılarının çarpıtacağını bile bile. Doğrusu da budur. Demirel, Ecevit, Türkeş, Özal da yapardı bunu, hatta Erbakan’ın dahi yaptığı bir dönem vardı.
Psikolojik propaganda taktikleri
Erdoğan ve ekibinin başarılı olduğu konuların başında psikolojik propaganda ve algı operasyonu uygulamalarının geldiğini kabul etmek zorundayız.
Türk lirası tarihindeki en değersiz düzeyine düştü, gerçek işsizlik işten çıkarma yasaklarıyla gizlenmeye çalışılıyor. Ticaret ve turizm lobisinin baskısıyla Koronavirüs Covid-19 önlemleri bir anda kaldırıldı, hastalık geri geldi. Kadın hakları meselesi AK Parti’deki şehirli ve eğitimli kadınları sonunda isyan ettirdi. Ama biz Muharrem İnce’nin her partide olması gereken demokratik itiraz hakkını tartışıyoruz. Akşener hile ve desiseyle dışlandığı partisi yerine, ondan daha başarılı yenisini kurup, şimdi “yuvaya dön” çağrısına olumlu yanıt vermediği için onu kınıyoruz.
Muharrem İnce daha önce de CHP içinde demokratik hakkını kullandı, Genel Başkan adayı olarak yarıştı, o mücadelesi sonucu Cumhurbaşkanı adayı oldu, ama sonra parti içi mücadelesine devam etti diye CHP’den çıkarılmadı. Ümit Özdağ İYİ Parti’de yönetimi eleştirdi, Genel Başkan Yardımcılığından ayrıldı ama bu nedenle partisinden çıkarılmadı. AK Parti’de şimdiye dek (Yaşar Yakış dahil) 4 kurucu üye ihraç edildi. MHP’de zaten yan bakan gidiyor.
Cumhur’u Akşener ve İnce’den okumak
Mesele şu: Erdoğan ve Bahçeli, Cumhur İttifakının genişletemiyor, onun yerine Millet İttifakını küçültmeye çalışıyor. Bunun ek geçerli taktiği olarak da öncelikle CHP ile İYİ Parti’nin arasını bozma taktikleri kullanıyorlar.
Bu amaçla en yaygın kullanılan psikolojik operasyon malzemelerin başında, neticede Meclis’in üçüncü büyük partisi olan HDP’yi siyasetten dışlamaya çalışarak CHP’ye onun üzerinden de İYİ Parti tabanında yabancılaştırma etkisi oluşturma çabası geliyor. Hitler’in -sonunda onu felakete götüren- Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’e parmak ısırtacak taktikler. Bugüne dek Akşener de Kılıçdaroğlu da etkilenmedi bundan. Bir başka taktik, CHP ve İYİ Parti bünyesindeki doğal, demokratik tartışmaları kontrol altındaki medyada öne çıkararak dikkatleri Cumhur İttifakındaki daha ağır sorunlardan Millet İttifakındaki sorunlara kaydırmak.
Aslında Cumhur İttifakındaki sorun ve endişeleri dahi İnce ve Akşener tartışmalarına AK Parti kontrolü altındaki medyanın bu konulara bakışlarından okumak mümkün.
Ve tabii Türkiye’de siyasetin bazen ne denli ikiyüzlü haller alabileceğini de.