Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 17 Kasım’daki Kabine toplantısı ardından duyurduğu ek tedbirlerin Covid-19 virüs salgınının artan bulaşma hızını kesmekte yeterli olup olmadığından önce dünyadaki tablonun Türkiye’yi nasıl etkilediğine kısaca değinelim. Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü 16 Kasım tarihli basın toplantısında kuzey yarımkürede salgın sarmalındaki -Türkiye dahil- bütün ülkelere çok net bir mesaj verdi: “Rehavet zamanı değil. Şimdi harekete geçin, çabuk harekete geçin ve kararlı davranın”.
Tekrarlamakta fayda var, sahada çalışan hekimler bulaşmanın son haftalarda çok hızlandığını söylüyor. Anlaşılmadıklarını düşünerek “çığlığımızı duyun”, “kırmızı alarm”, “bu bir imdat çağrısı” gibi ifadeler kullanıyorlar. Hepimizin çevremizde hastalanan insanlar var. Hastalananların önemli bir kısmı maske kullanmaya özen gösteriyor, ama ortamda çok fazla virüs olduğu için normalde düşük risk içeren kısa karşılaşmalarda bile virüsü alıyorlar. Özetle bulaşma çok hızlı.
Bulaşmanın bir kez hızlanınca olağan önlemlerle durmadığını, tersine giderek hızlandığını da biliyoruz. Sonuçta durum kötü ve virüs hakkında bugüne dek öğrendiklerimiz, işlerin daha da kötüleşeceğini söylüyor.
Türkiye’de vaka sayıları kamuya açık değil. Ama başka veriler var. Örneğin yazılım uzmanı Güçlü Yaman Ağustos ayından beri düzenli aralıklarla güncelleyerek 19 il merkezi için 2020 yılı için “fazla ölüm” sayılarını yayınlıyor.
Basitçe anlatırsak, e-devlet ve mezarlık kayıtlarından bulduğu bu yılın ölüm sayılarını, geçen yılların ölüm sayıları ortalamalarıyla karşılaştırıyor ve bu sene gözlenen ölüm sayısı artışlarını grafiklere döküyor. Onun grafiğine bakarsanız, bu “fazla ölümlerin” özellikle 21 Ekim haftasından başlayarak hızlı bir yükselmeyle, iki hafta içinde neredeyse iki katına çıktığını görüyorsunuz. Ortada açıklayıcı başka bir neden yok, ölümlerdeki bu yüksek artış salgına bağlı, yıl içinde gösterdikleri seyir de Covid vakalarının artışıyla uyum gösteriyor.
Grafiklerin bize gösterdiği en önemli şey, sonbahar aylarında (ölümlerden dört hafta geriye gidersek), Eylül’ün son haftalarında bulaşmanın çok hızlandığı. Daha sonraki haftalarda ne olduğunu, -ölümlere baktığımız için- maalesef ancak önümüzdeki günlerde, canlar kaybolduktan sonra söyleyebileceğiz. Ama virüs bir kez hızlanınca hemen yavaşlamıyor; tersine giderek hızlandığı görülüyor.
Güçlü Yaman ayrıca 30 Eylül-10 Kasım arasında gözlenen 8756 “fazla ölüm”ün illere göre dağılımını vermiş. Bu kayıpların {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}30’u İstanbul’da, {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}12’si Ankara’da, {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}10’u Bursa’da, {4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}7’si İzmir’de yaşanmış. Onları Denizli, K. Maraş, Konya, Gaziantep, Malatya ve Sivas izliyor. Bu şehirler, paralel bir şekilde, sağlık personelinin hızlanan Covid vakalarından şikâyet ettiği iller.
Kısacası ölüm verileri de sahadan gelen gözlemleri doğruluyor: Türkiye’de İstanbul merkezli, ama birçok başka büyük ili de etkileyen salgının Eylül’ün ikinci yarısından itibaren giderek hızlandığı görülüyor.
Sağlık Bakanlığının, salgın yönetiminin elindeki veriler de bunlarla paralel olmalı ki 17 Kasım akşamı bir dizi yeni tedbir ilan edildi. Gecikmiş de olsa harekete geçilmiş olması kuşkusuz olumlu. Üzerinde düşünmemiz gereken bu tedbirlerin Covid-19 virüs salgınının yayılmasını durdurup geri çevirmeye yetip yetmeyeceği.
Oldukça karmaşık bir dizi yeni tedbir var, anlayabilmek için sınıflamaya çalıştım:
Birinci sınıf tedbirler, yaş gruplarına yönelik kısıtlamalar. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı aktif olmayan nüfus, hafta sonları geceleri sokağa çıkamayacak. Bakanlığın elinde bulaşmanın özellikle geceleri olduğuna ilişkin bir veri yoksa bu tedbirin ne işe yarayacağını anlamak zor.
Bakanlık açıklamalarının satır aralarından öğrendiğimize göre başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bulaşma en çok evlerde oluyor. Türkiye’de yaşlıların yaklaşık üçte ikisi, çocukları ve torunları ile ya aynı evde ya aynı bina içinde ya da aynı sokak üzerinde yaşıyor. Yemekleri çoğunlukla birlikte yiyorlar. Dolayısıyla yaşlıları korumanın yolu onların sokağa çıkışlarını kısıtlamak değil, toplum içindeki bulaşmanın hızını düşürmek, yaygınlığını azaltmak.
Gençlerin gece partilerini engellemek için gece sokağa çıkma yasağı Ekim ayında Avrupa’da bazı ülkelerde alınan bir tedbir. Bu ülkeler filyasyon çalışmaları sırasında bu tür gece partilerini bulaşmanın önemli kaynaklarından biri olarak saptadıklarını söylemişlerdi. Türkiye’de benzer bir bulgu var mı? Bilemiyoruz.
İkinci grup tedbir hizmet sektöründen işyerlerine yönelik. Kahvehaneler ve sinemalar tamamen kapatılıyor. Kalabalıkları bir araya getiren kapalı mekanların kapanması içinde bulunduğumuz durumda kaçınılmaz. Kafe ve restoranlar paket servise geçecek. Bu da bulaşmayı azaltabilir. Ancak AVM’ler, marketler, restoranlar, kuaförler vb açık. Gece 22:00’den sabah 10:00’a kadar kapalı olacaklar, ama bu mekanlar zaten geceleri değil, gündüz kalabalık saatlerde riskliler.
İşyerlerine esnek mesai uygulaması tavsiye ediliyor. Zorlayıcı bir karar değil.
Bu tedbirleri Haziran ayında uygulasaydık, çok faydalı olurlardı. Zira o zaman yeni vaka sayıları düşmüştü, bulaşma hızı yavaşlamıştı. İçinde bulunduğumuz durum ise çok farklı. Etrafta bilerek ya da bilmeden enfeksiyonu taşıyan insan sayısı çok fazla, bulaşma hızlanmış durumda, hastaneler alarm veriyor. Kesintili alınan tedbirlerin fazla işe yaramadığını ABD’nin durumu gösteriyor. Daha önce dediğim gibi bugüne kadar salgını yönetemediler, ama en azından iyi veri topluyor ve açıkça yayınlıyorlar.
Zaman kaybetmeden, kararlı bir şekilde işe yarayacak tedbirler almamız lazım. Hızlanmış bulaşmayı durdurup geri çevirmeyi başarmış ülkelerin deneyimlerinden yararlanarak.
En azından ölümlerin fazla olduğu 10 büyük ilde, en azından 4 hafta kapanarak (iki hafta önce iki hafta kapanmak lazım demiştim, ama o noktayı geçtik.
Maalesef virüs bulaşma hızı arttıkça ve yayıldıkça daha uzun süreli kapanmalar gerekiyor). Hayati sektörler dışında ekonomik faaliyeti durdurarak, evin etrafında yürümek, spor yapmak dışında sokağa çıkmayı kısıtlayarak, büyük grupların bir araya gelmesini yasaklayarak. Küçük esnafı, gündelikle yaşayanları, işsizleri mali yönden destekleyerek. Devlet bugünler için var.
Mehmet Öğütçü ve Rainer Geiger Ortadoğu, yıllardır süregelen siyasi istikrarsızlık ve ekonomik çalkantıların izlerini taşıyan…
Yeni yıla girmemize sayılı gün kala, Milli Eğitim Bakanlığı sayesinde çocuklarımızı ve gençlerimizi maazallah kazara…
ABD ordusu bir kez daha Donald Trump’a Suriye resti çekiyor. Başkanlık görevini 20 Ocak’ta devralacak…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD'nin Gazprombank için uyguladığı yaptırımlardan Türkiye'yi muaf tutacağını…
Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller'ın Suriye'de Türkiye destekli Suriye Milli…
Esad gitti ama bence Suriye için en çetin meydan okuma yeni başlıyor. İsrail, ülkenin tüm…