Dünya son birkaç aydır nefesini tutmuş 3 Kasım 2020 Salı günü Amerika’da yapılacak Başkanlık seçiminin sonucunu bekliyordu. Seçimlere birkaç gün kala Başkan Donald Trump amiyane tabirle çamura yatmaya başlamıştı. “Seçimlere büyük ölçüde hile karıştırıldığını” ileri sürüyordu. Üstelik bununla ilgili bir kanıt ortaya koyamıyor ama gözünü yumuyor ağzını açıyordu. 4 Kasım sabaha karşı eyaletlerin bir kısmı henüz sonuç açıklayamadıysa da durum az çok Trump’ın Beyaz Saray’daki ikametinin sonuna geldiğini ortaya koydu. Genç-yaşlı seçmenler sokak kutlamalarına başladı.
Trump büyük bir avukat ordusu ile mümkün olan her yerde sonuçlara itiraz ediyor, Trumpçı bazı kalabalıklar “Dört yıl daha” teranesi ile gösteriler yapıyorlardı. Ama korkulan olmadı. Sokaklarda kavga dövüş, şiddet olayları olmadı. Yapılan başvurular teker teker reddedildi. Cumhuriyetçilerin elinde olan eyaletlerdeki Cumhuriyetçi yetkililer bile seçim sonuçlarını onaylamaya başladı. Trump’ın itina ile seçtiği Adalet Bakanı William Barr bile Trump’ı yalanlayıp “seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir hile hurda olmadığını” açıkladı.
Geri planda kalan önemli ayrıntı
Bütün bu gürültü patırtı arasında bütün dikkatler başkanlık seçimine çevrilmişken, Amerikan Kongre’sinde ABD’yi uzun bir süre etkileyebilecek önemli gelişmeler oluyordu. Başkanlık seçimi ile aynı tarihte Amerikan Kongresi’nin iki meclisinde seçim yapılıyordu.
Demokratlar çoğunlukta oldukları Temsilciler Meclisi seçiminde ezici çoğunluk kazanmayı umuyorlardı. Ama Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan oldular. Ezici çoğunluk bir yana tamamı yenilenen Meclis’te Cumhuriyetçiler sandalyelerini artırdı. Yine de Temsilciler Meclisinde çoğunluk Demokratlarda kaldı: 222-210.
Demokratların bir diğer hedefiyse Cumhuriyetçilerin çoğunlukta oldukları Senato’daki 100 üyenin üçte biri için yapılan seçimde çoğunluğu ele geçirmekti. Böylece yeni Başkan Joe Biden yönetimi hem Senato hem Temsilciler Meclisinde çoğunlukta olacak, istedikleri yasayı geçirebilecekti.
Ama üçte biri yenilenen Senato seçiminin sonucunda Cumhuriyetçiler hala 50’ye 48 öndeydiler, ama bir ümit daha vardı. O da Georgia eyaletindeki iki senatörlük seçiminde adaylardan hiçbiri, eyalet yasalarınca aranan yüzde 50’lik çoğunluğa ulaşamamıştı ve bunun için 5 Ocak 2020 günü ikinci bir tur daha seçim yapılacaktı.
Genç seçmenler ve Kamala Harris
İşte tam bu noktada başlıktaki 28,000 genç devreye giriyor. Amerika’da bir önceki seçim ile, bir sonraki seçim arasındaki dönemde, yani 3 Kasım ile 5 Ocak arasında 17’sini bitirenler de artık seçmen sayılıyor. Georgia eyaletindeki bu genç seçmenlerin sayısı tam 28,000.
Üstelik Biden’ın Trump karşısında tüm Amerika’da aldığı 7 milyondan fazla oyun içinde gençlerin ve yeni seçmenlerin payı çoktu. Şimdi bu gençler 5 Ocak’ta, kamuoyu yoklamalarının ortaya koyduğu eğilim doğrultusunda Demokratlar’a oy verirlerse Senatodaki Demokrat senatörlerin sayısı da 50’ye gelecek ve böyle bir eşitlik oluşacak. Ve bu durumda eşitliği bozacak oyu kullanacak olan bilin bakalım kiminki olacak?
Bu kişi Anayasa gereği Senato Başkanı görevini de üstlenen Biden’in yardımcısı olarak seçilen Kamala Harris olacak. Bu durum dengeyi Demokratlar lehine bozacak ve Biden ile taraftarlarının derin bir nefes almasını sağlayacak.
Amerika’da yeni bir heyecan fırtınası başlıyor. Reha Muhtar’ın ün kazandırdığı televizyon deyimiyle: “Azz sonraa”…
Ve Türkiye’deki genç seçmenler
Ama laf burada bitmiyor.
Türkiye’de biliyoruz ki, her seçimde yepyeni genç seçmenler devreye giriyor ve bütün araştırmacılar bunların tercihlerinin seçim sonuçlarını ciddi ölçüde etkilediğine inanıyor. Zaten bunun için bütün partiler bugünden araştırma grupları komisyonlar kurmuş genel olarak Z kuşağı gibi garip bir adla (bundan sonraki kuşağa ne isim verecekler acaba, çünkü böylece alfabe de bitiyor) anılan bu seçmenleri nasıl etkileyip arkalarına alabileceklerini araştırıyorlar.
Onun için 5 Ocak’ta ABD’nin Georgia eyaletinde yapılan seçimi dikkatle izleyeceğiz sanırım.