Türkiye’de 14 Ocak günü sağlık çalışanları Sinovac şirketinin Coronavac aşısı ile aşılanmaya başladılar. Sağlık Bakanlığının Covid-19 aşı sitesi 17 Ocak itibariyle yedi yüz binden fazla vatandaşın aşılandığını bildiriyordu. Pandeminin ilk on ayında 350’den fazla sağlık çalışanı kaybettik. Bundan sonra hiç olmazsa bu kayıpların önünü alacağımızı umuyor, aşı olan bütün çalışanlara, en yüksek oranından korunmalar diliyorum.
Aşılama başladı, ama aşılar ve özellikle Sinovac’ın aşısı ile ilgili tartışmalar, sorular devam ediyor. En sık duyduğum ve her duyduğumda da endişeye kapıldığım, yorum/soru şöyle başlıyor: “Evde kapalı kalmaktan çok sıkıldık, aşılansak da…” Gördüğüm, insanların çoğu aşıları sihirli değnek, ya da bir çeşit virüs-geçirmez zırh zannediyor. Gerçek öyle değil.
Bir aşıdan iki tür fayda beklenir: bireysel, toplumsal. Bireysel olan, aşılanan bireyin enfeksiyonun zararlı sonuçlarından, hastalıktan korunması. Toplumsal olan da aşılanan bireylerin enfeksiyon etkenini başkalarına bulaştırmamaları, böylece virüsü durdurmaya hapsetmeye yardım etmeleri. Diğer bir deyişle “kitle bağışıklığı” duvarının bir taşı olmaları.
Sinovac’ın aşısı işimize ne kadar yarar?
Coronovac’ın bu konularda ne kadar etkili olduğunu bilmiyoruz. Elimizde Faz III sonuçları hakkında yayınlanmış bilimsel bir makale yok. Hatta şirketin yayınladığı bir ara dönem raporu bile yok. Üç çalışma merkezindeki araştırmacıların kendi merkezlerindeki çalışmanın ara dönem sonuçları hakkında yaptıkları basın açıklamaları var. Nasıl olsa salgının Türkiye’deki seyrini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın zaman zaman söylediği havuz problemi benzeri birkaç cümlenin satır aralarından okumayı öğrendik.
Şimdi de aşının Faz III çalışmaları hakkında yapılan basın açıklamalarından tahminler yapalım. Türkiye’nin ve Endonezya’nın katılımcı sayıları çok düşük. Türkiye 11 bin civarında gönüllü katmayı planlarken Aralık sonunda “kodu kırıp” iki dozu henüz tamamlamış 1322 kişi üzerinden sonuç açıklayınca çalışma yarım kalmış oldu. Endonezya zaten 1600 civarında gönüllü hedeflemişti.
Brezilya’daki çalışmaya katılan 9200 gönüllüde toplam 252 Covid enfeksiyonu görülmüş; aşılananlar arasında 85, kontrol grubunda 167 kişi. Araştırmayı yapan Butantan Enstitüsü direktörüne göre aşılananlar arasında hiç ağır enfeksiyon görülmemiş. Bu iyi haber.
Aşı olanlar hastalansa da hafif geçiriyor
Dolayısıyla ilk sorumuza olumlu yanıt verebiliriz. Aşılananlar arasında hastalananlar olacak ama, genellikle orta ya da hafif şiddette geçirecek. Eğer risk gruplarını aşılayabilirsek, ağır hastalık ve ölümlerin çok büyük bölümü önlenebilecek.
Gelelim ikinci sorumuza. Sinovac aşısı, uygulandığı bireyleri bulaşma zincirinin dışına çıkartabilecek mi? Yani yeterince insanı aşılarsak, virüs bulaşıp vücudunu besi yeri olarak kullanacak insan bulamayınca etkisiz hale gelecek mi?
Bu sorunun kesin cevabını şimdiye dek ne Sinovac ne de çeşitli ülkelerde Acil Kullanım Onayı almış aşılar için biliyoruz. Muhtemelen birkaç ay içinde, en azından üç aşı (Pfizer-BioNTech, Moderna, Oxford-AstraZeneca) için öğreneceğiz. Sinovac firmasının bu konuda bir araştırma yürütüyorsa da bilmiyoruz. Ama Brezilya’daki araştırmalara göre aşı olanlar arasında ağır hastalanan yok. Enfeksiyon geçirenlerse kontrol grubuna göre ancak %50,4 azalmış. Yani, Koronavirüsle karşılaşınca aşı olmayanların hepsi, ama aşı yapılan kişilerin yarısı enfeksiyonu alıyor. Belirtileri orta ve hafif olsa bile PCR testleri pozitif çıkıyor. Bu durumda bu kişilerin enfeksiyonu bulaştırabilecekleri de tahmin edilebilir.
Mevcut aşı kitle bağışıklığına yetmez
Öte yandan aşılananların yarısı bulaşma zinciri içinde kalıyor anlamına geliyor bu bulgu. Yani kendileri hastalığı ağır geçirmese de bulaştırabilir ve onlardan alan aşısız kişilerin hastalığı ağır geçirmesine neden olabilirler.
Aşı olanların, aşıya güvenerek daha özensiz davranmaları, örneğin “evde kapalı kalmaktan” vazgeçip sosyalleşmek istemeleri mümkündür. O halde aşı olanlardan, aşı olamayanları düşünmeleri, maske, mesafe ve sosyalleşmekten, kalabalıklardan uzak durmaya devam etmelerini beklemeliyiz. Hepimiz için, en çok da kendi yakınları için.
İkinci olarak, yalnızca Coranavac aşısı kullanarak kitle bağışıklığına ulaşmamızın, yani pandemiyi sonlandırmamızın mümkün olmadığını gösteriyor. Daha önce, 50 milyon dozla, yani 25 milyon kişiyi aşılayarak kitle bağışıklığına ulaşamayacağımızı yazmıştım. Üstelik, o zaman Coronavac’ın da diğer aşılar gibi yüzde 90 koruma sağlayacağı iyimserliğindeydik. Enfeksiyondan koruma oranı yüzde elli olan bir aşı ile, nüfusun tamamını aşılayabilsek bile, ancak yüzde elli bağışıklık elde ederiz. Bu da kitle bağışıklığını sağlamak için gerekli alt sınır olan yüzde yetmişin de altında.
Bakana yanlış Covax bilgisi mi verildi?
Sağlık Bakanlığı aşı portföyünü daha etkin aşılarla çeşitlendirmek zorundadır. Bu hem pandemiden çıkışı planlayabilmek hem de sağlık çalışanlarından sonra en riskli grup olan yaşlıları ve kronik hastaları koruyabilmek için gerekli. Zira bağışıklık oluşumu daha güç olan bu gruplar için Sinovac aşısının verisi bulunmuyor. Dolayısıyla aşının etkinliğinin 18-59 yaş grubu için ilan edilenlerden daha düşük olması hiç şaşırtıcı olmaz.
Çaşitlendirme için Covax’a katılmayı bir kez daha düşünmekte fayda var. Bir de tweetinden anladığıma göre Sayın Bakana Covax konusunda yanlış bilgi verilmiş. Covax’a katılınca aşı seçme şansları olmadığını söylüyor.
Halbuki, Covax, Oxford-AstraZeneca, Moderna dahil yedi aşı ile ön alım anlaşması yapmış durumda. Bu iki aşının da koruyuculuğu daha fazla. Üstelik 65 yaş için güvenlik ve etkinlik verisi var. Elli milyon dolar ödenirse bunlardan birisinden otuz altı milyon doz almak mümkün. Mutlaka özel bir aşı seçmek istiyorsanız da biraz daha fazla ödeme yapmak gerekiyor. Bu da doz başına üç dolar, Sinovac’a verdiğimizin beşte biri. Bütçe açık veriyor diyeceksiniz, ama elli ya da yüz milyon dolar Türkiye için çok para değil. Dediğim gibi bir uçak satılsa karşılanır.