Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti lideri şapkasıyla büyük kongrenin Mart sonuna dek yapılmasını istedi bir kere. İl kongrelerinde salonlara binlerce kişiyi üst üste toplayıp kovit jeneratörü gibi çalışmak pahasına olması, bu arada hastalığın yeniden artmaya başlaması fark etmiyor. Kendi koyduğu kovit yasakları Erdoğan’a ve AK Partililere işlemiyor. Bir tek Erdoğan ve AK Partililere her şey serbest.
Hastalık aşılamaya rağmen artmaya devam ediyor, ne gam? Yeter ki Erdoğan AK Parti tabanındaki sarsıntıları, partinin elde kalan tek marka değerini, kendisini öne çıkararak engellemeye çalışsın.
Tepkisinde de övgüsünde de ılımlı olan Deniz Ülke Arıboğan’ı dahi isyan ettirdi bu durum. “Milyonlarca çalışan, esnaf kan ağlıyor; çocuklar gençler okullarına gidemiyor, toplum ağır travma altında ve herkes pandemi yasaklarının bitmesini bekliyor. Sizi farklı kılan ne?” yazdı. Tamamen katılıyorum.
Eşitsizlik cenaze törenlerinde de var. Kovit nedeniyle kaybettiğimiz kayınpederim Yalçın Poyraz’ı kısıtlamalar nedeniyle sadece eşimle birlikte toprağa verdik. Muhammed Fatih Saraç’ın cenaze törenine Erdoğan başta binlerce kişi katılabildi.
Ne böyle kısıtlama ne böyle ihlal
Yanlış anlaşılmasın, karşı olduğum kovit salgını nedeniyle kısıtlamaya gidilmesi değil. Kısıtlama uygulanacaksa, uymayana ceza kesilecekse herkese eşit davranılması. Eşit davranılmıyor. Toplumun bir kesimi kendisinin ve herkesin sağlığı için kurallara uyarken, bir kesimi uymadığı anda cezaya çarptırılırken bir kesimine her şey serbest. Kurallar, onu koyan kişi olan Cumhurbaşkanı ve hükümetince ihlal ediliyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Twitter hesabı “Maske, mesafe, temizlik” sloganıyla açılıyor, bakanlığı her pazartesi, hafta sonu kurallara uymayanlara kesilen ceza miktarını duyuruyor. Ama kendisinin de katıldığı kongre salonlarında, Parti toplantılarında ne maske var ne mesafe ne de ceza. Erdoğan’ı görmeye AK Parti kongresine gidenler cezadan muaf. Ama virüsten de muaf mı? Olmadığı, kendisi de her şeyi serbest olan o kalabalıkların içinde duran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından belli.
Bilim insanları böyle her hafta sonu sokağa çıkma yasağı yerine bir defalığına iki-üç hafta boyunca tam kapanmanın hem sağlık hem ekonomi bakımından daha iyi olacağını söyleyip durdular. Hükümet dinlemedi. Sonuç ortada.
Adaletsizlik adalette de
AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin daha önce “AK Parti gelene kadar “kadın” kelimesinin adı yoktu Türkiye’de” gafıyla tartışılmıştı. Son olarak kadınların cezaevi girişinde tamamen soyulup çömeltilerek aranması uygulamasını ifşa eden bir kadına, namuslu bir kadının bunu söylemek için bir ay beklemeyeceği gafıyla karşılık verdi. Bu tartışmalar sürecinde bir kişi Twitter’de Zengin’e ağır hakaret etti. Maalesef hakaret de kadının cinsiyeti üzerinden yapılan berbat türdendi. Hakaret eden yakalandı, tutuklandı.
Bunun üzerine, Zengin’e yapılan cinsiyetçi hakarete de tepki gösteren CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu şu Twitter mesajını yayınladı: “Bana ve tüm muhalif kadınlara her türlü hakaret, tehdit cinsiyetçi saldırı serbest, hatta takipsizlik sebebi; söz konusu AKP’li bir siyasetçi olunca ise tutuklanma sebebi… Kişiye özel yargıda bugün…”
Kaftancıoğlu iş hakaret etmeye gelince de AK Partililere her şey serbest diyordu.
Erdoğan, damadı Berat Albayrak’ı savunurken şunları söylemişti: “Açtığım her davayı kazanıyorum. İnanıyorum ki Berat Bey de kazanacaktır.”
Daha ne desin Cumhurbaşkanı ey adalet?