Daha pandeminin başında uluslararası sağlıkla ilgilenen birçok insan gibi tanı testleri, olası tedaviler, aşı savaşları ve adaletsizliklikler yaşayacağımızı tahmin ediyordum. Bu konuda YetkinReport’ da bir kaç yazı yazdım. Ama yine de hepimizin hayatlarını ve hayatiyetini etkileyen bu alanda yaşanan kavganın boyutları, koca koca liderlerin söyledikleri, söylemeyip, kapı arkasında yaptıklarını izledikçe şaşırıyor, kızıyor ve utanıyorum.
Ocak ayında ABD Başkanlığını devir alan Joe Biden, Donald Trump yönetiminin birçok alandaki politikalarını ve sloganlarını geri çevirme konusunda adımlar attı. Bir alan hariç: Covid aşı programında “Önce Amerika” politikası titizlikle sürdürüyor. Dünyada bugüne kadar yapılan bütün aşıların dörtte biri ABD’de uygulandı. Dünya aşı üretiminde Çin’in hemen arkasından ikinci olan ABD bugüne kadar hiçbir ülkeye tek bir doz vermemiş durumda.
Biden da “America First” diyor
Serbest ticaretin şampiyonu ABD, şirketlerin ürettikleri aşıları başka ülkelere göndermelerine izin vermiyor. Biden yönetimi, Trump’ın 2020 yazında ilaç şirketleriyle yaptığı kontratlara, ABD pazarının ihtiyacı öncelikli olacak şeklindeki maddelere sahip çıkıyor. “Pandemiyi her yerde yenmeden hiçbir yerde yenemeyiz” sloganı bir yandan tekrarlanırken yapılıyor bunlar.
Diğer yandan İngiltere ile Avrupa Birliği arasındaki aşı savaşları, şimdilik, karşılıklı suçlamalar ve tehditler şeklinde devam ediyor. İngiltere, kişi başına aşılama açısından zengin dünyanın en önde giden ülkesi. Kendisi de aşı üreticisi, ama ürettiği aşıların ihraç etmediği gibi, AB’nde üretilen Pfizer ve Moderna aşılarını da kullanmış durumda.
Aşılamada bir türlü anlamlı bir organizasyonu ve hızı sağlayamayan AB ülkeleri beceriksizliklerini, diğerkamlıkla açıklıyor ve aşılamada geri kalmalarının nedenini topraklarında üretilen aşıların çoğunu ihraç etmelerine bağlıyorlar. BBC’ye göre, AB’de üretilen aşıların yalnızca %30’unu ihraç etti. Şimdilik, baskılar yüzünden ertelense de yakın bir gelecekte AB, bayraktarlığını yaptığı, serbest pazar ilkelerini çiğneyerek aşıların Birlik sınırları dışına çıkmasına yasak getirebilir.
Zengin Batı dışındakiler daha paylaşmacı
Şu ana kadar ürettiklerinin çoğunu diğer ülkelere gönderen üç ülke var: Çin, Hindistan ve Güney Kore. Güney Kore’nin üretimi yüksek değil, ama üretiminin tümünü Covax’a veriyor. Covax üzerinden alt ve orta gelir grubundaki ülkelere giden aşıların esas büyük bölümü Hindistan’da Serum Enstitüsü’nde üretilen Oxford-AstraZeneca aşıları. Hindistan bu üretimin yalnızca üçte birini ülke içinde kullanıyor. Çin ise ikili bağlantılarla elliye yakın ülkeye aşı sağlamış durumda. O da aşı üretiminin çoğunu başka ülkelere veriyor.
Kendi ülkesindeki üretim Çin ya da Hindistan kadar yüksek olmayan Rusya ise üretim teknolojisini paylaşarak Hindistan, Brezilya ve İtalya ile Sputnik V’i üretmeleri için anlaştı, ondan fazla ülkeye de aşı gönderdi.
Aşı üretimini engelleme yolları
Üretim süreçleri sınır tanımadan, küresel planda bağlantılı. Aşı üretimi de bu kuralın dışında değil. Aşıların ham maddeleri, üretim süreçlerinde kullanılan çeşitli maddeler, farklı ülkelerde, farklı şirketlerde üretiliyor, en son aşamada bir aşı üretim işletmesinde bir araya geliyor. Normal zamanlarda bu tedarik zincirleri çalışıyor. Ama aşı savaşları kızıştıkça buralarda da ciddi gedikler açılıyor. Dünyanın en büyük aşı üretim tesisi ve Covax’ın ana tedarikçisi olan Hindistan’daki Serum Enstitüsünün CEO’su Adar Poonawalla, Biden yönetiminin, “Savunma Üretim Yasası”nı kullanma kararını eleştirdi. Bu kararın, kendilerinin ve birçok aşı üreticisinin üretimini tehdit ettiğinden şikâyet etti. Biden yönetiminin dayandığı bu yasa Kore Savaşından kalma. Aşı üretiminde hayati önemdeki filtreler, özel plastik torbalar, ampuller gibi yalnızca ABD’de üretilen maddelerinABD’de aşı üretimi için gerekli olduğunu, bu yüzden bunların yurtdışına satışını yasaklayacaklarını duyurdu. Bu da aşı savaşları sahasında bir başka cephe. DSÖ bu tür yasakların dünya çapındaki aşı üretimi için ciddi tehdit oluşturduğunu söylüyor.
Zenginler kendi aralarında kavgadayken…
Dünyada şu anda kullanılmakta olan Covid aşılarının üreticilerinden alınan 2021 yılı tahmini üretim miktarları ile dünya nüfusunun tamamını aşılamak mümkün olmayacak. Zenginler kulübü kendi arasında kavga ederken hala elliden fazla ülkede tek bir doz aşı bile yapılmadı. Geriye kalanların çoğunda da DSÖ’nün öncelikle hedeflediği risk gruplarının aşılanması uzak bir hedef. Aşının adaletli dağıtımı en azından şu anda pek mümkün görünmüyor. Küresel üretim kapasitesinin arttırılması, yeni yeni üreticilerin devreye girmesi gerekli.
Özellikle orta gelir grubundaki birçok ülke aşının üretim sürecinin birçok bölümlerini üstlenecek kapasiteye sahip. Eğer aşının “sahibi” olan şirketler patent haklarından, pandemi kontrol altına alınana kadar vaz geçer ve sahip oldukları “know-how”ı paylaşmaya razı olurlarsa aşı üretimini arttırmak mümkün olacak. Ancak ne şirketler ne de bu büyük şirketlerin çıkarlarını savunan hükümetler buna yanaşıyor.
DSÖ “hain planları” bozmaya çalışıyor
En son Hindistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, Dünya Ticaret Örgütü’ne baş vurarak Covidle mücadelede kullanılacak aşı, tedavi ve diğer teknolojilerin fikri mülkiyet haklarının pandemi kontrol altına alınana kadar askıya alınması önerisinin ABD, AB, Kanada ve Avustralya tarafından engellendiğini yazmıştık. Uzun uzun dayanışma nutukları atan politikacıların kapalı kapılar ardındaki marifetleri budur.
Dünya Sağlık Örgütü ve Sınır Tanımayan Doktorlar gibi uluslararası sivil kuruluşlar, baskıya devam ediyorlar. Umalım başarılı olsunlar. Haziran-Temmuz’a kadar kendi nüfuslarını tamamen aşılayıp sonra ürettikleri aşıları yoksullara satıp zenginliklerine zenginlik katmayı düşünenlerin hain planları bozulsun.
Ve güzel bir örnek: Kore Cumhuriyeti
Güney Kore, pandeminin başından beri salgınla mücadelede yürüttüğü akılcı, yenilikçi ve kararlı mücadeleyle dikkat çekti. Bu yenilikleri zengin, fakir diğer ülkelerle de paylaştı. Aşı konusunda da yapması gerekeni yapıyor.
Birincisi hali vakti yerinde bir ülke olduğu halde, Dünya Sağlık Örgütünün çağrısına uyarak hiçbir şirketle ikili anlaşma yapmadı. Covax’a dahil oldu, parasını yatırdı ve yalnızca Covax’ın sağladığı dozlarla aşı programına başladı. İkincisi, AstraZeneca ile geçen sene anlaşma yaparak onların aşısını Kore’de üretmeye başladı, ama bu üretime dokunmuyor ve olduğu gibi Covax’a devrediyor. Tabi bu sakin ve etik tutumun arkasında, bilimsel, iyi zamanlamalı ve enerjik bir yönetimle salgını kontrol altına almış olmanın rahatlığı ve özgüveni var.
Ne diyelim, darısı bilimden bir şey anlamayan politikacıların yönettiği şanssız ülkelerin başına…