Bu sabah Beşiktaşlılar bayram sabahı coşkusuyla uyandı. Akşam maç var, şampiyon belli olabilir. Çoklu hesaplar son bulabilir ve Sergen Yalçın adının efsanesine teknik direktör olarak da şampiyon olma sıfatını ekleyebilir.
Beşiktaş, çarşamba akşamı da şampiyon oldu ve teknik direktör Bahar Özgüvenç de adının önüne çok önemsediği bir sıfat ekledi: Türkiye’de bir kadın futbol takımının başında şampiyon olan ilk kadın teknik direktör. Şaşırdınız mı, bugüne kadarki tüm şampiyon kadın takımların başında erkekler olmasına?
Sanmam. Peki neyi değiştirir takımın başında bir kadın olması? Ona geleceğiz. Şu güzel cumartesi günü lezzetli bir hikayeye geçmeden TFF eliyle gerçekleştirilen dev bir ayıbı analım önce.
Oyuncularını döven insana yılın hocası ödülü!
Beşiktaş’ın finalde yendiği Fatih Vatanspor’u çalıştıran Efe Mehmet Aydın’a “Yılın Teknik Direktörü” ödülü verildi.
Diyeceksiniz ki “boncuk dağıtmak için” yapmışlar. Mesele bu kadar değil.
TFF aynı Aydın’a daha 2019’da, yani pandemi öncesi oynan son sezonda futbolculara uyguladığı şiddet nedeniyle 60 gün men cezası vermişti.
Sporcuların açtığı şiddet davası, Kütahya 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Konunun içeriği TFF’nin sitesinde var: “Efe Mehmet Aydın (Fatih Vatanspor ant.) hakkında; 18.04.2019 tarihinde oynanan Fatih Vatanspor-Fomget Gençlikspor Genç Kızlar Türkiye şampiyonası müsabakasında, takım oyuncularına saldırıda bulunmaktan takdiren 60 gün hak mahrumiyeti cezası verilmesine (tedbirsiz).”
Yazmak istemiyorum o gün ne olduğunu. Dilerseniz Burcu Eken’in twitter hesabında paylaştığı belgelerden okuyabilirsiniz ama ağır, çok ağır şiddet iddiaları var.
Kenan Başaran, görmezden gelinen, üstü kapatılmaya çalışılan şiddeti, olayın tanığı sporcularla konuşarak yazdı. Okuduklarınıza inanamayacaksınız.
Federasyon bizzat ceza verdiği Aydın’a layık gördüğü bu ödülü derhal geri almalı ve Aydın’ın 27 Mayıs’taki duruşması basın tarafından mutlaka takip edilmeli. Bunu hepimiz takip etmeliyiz. İlk kez şampiyon olan bir kadın teknik direktör varken, bu ödülü hemcinslerine veren komiteye ısrarla böyle bir aymazlığa nasıl düştüklerini sormalıyız. Efe Mehmet Aydın o ödülü alırken şiddet mağduru oyuncularının ne hissettiğini aklımızdan geçirmeliyiz.
Şampiyon anlatıyor
Gelelim şampiyona…. Beşiktaş Çarşamba günü bu “hocayı” yenmedi. İki takımın çoğumuzun aklına bile gelmeyecek zorluklarla mücadele edip düşlerini gerçekleştiren sporcuları karşılaştı ve bir taraf kazandı. O finale gelene kadar neleri, kimleri yendiklerini daha evvel Bahar Hoca’dan dinlemiştim. Beşiktaş Dergisi için boş statta röportaj yaparken Şampiyonlar Ligi düşünü anlatmıştı.
Anlattıkları, federasyonun neden o ödülün bir an önce geri alınması gerektiğini de gösteriyor. O yüzden bazı bölümleri paylaşmak istedim:
Teknik direktör olduğunuzda takım nasıl bir tepki verdi?
Bahar Özgüvenç: Birçoğuyla beraber oynamıştım. Beni aradıklarında “Şükürler olsun, bizi anlayan bir hoca geldi” dediler. Tabii ki Mutlucan Zavotçu (Bir önceki beşiktaş teknik direktörü) hocamız çok kıymetli ama oyuncular “kadın fizyolojisinden anlayan” demek istiyordu. Aynı sahadan gelen, onların zorluğu neyse çeken, soyunma odalarında lavaboları kullanamayan, ayakkabısını giyerken 10-15 kişi dip dibe duran… Hayatımız boyunca maçtan sonra hiç duş alamayan oyunculardık. Suyun akması mucizedir, soğuk da olsa çamurlu maçlardan sonra dizden aşağısını yıkayıp 15 saat otobüste geldiğimizi biliyoruz. Ben bunların hepsini onlarla yaşadım. Sahada neyin zorluğunu yaşadıklarını biliyorum. Kadınlar duygusal varlıklardır. Sevgilileriyle bir sorun yaşadıklarında bile o gün onların üzerine gitmemen gerektiğini, konuşma tarzının bile ona göre olması gerektiğini çok iyi biliyorum. Babaları futbol oynamalarına izin vermez. Evden kavgayla çıkarlar. O gün şampiyonluk maçları vardır ve sen bunu bilmek zorundasındır. Milli takım kampına kaçabilmek için çantasını geceden kapının önüne gizlice koyan arkadaşımı biliyorum.
Bu çok adaletsiz değil mi?
B. Ö.: Mesela bir U19 oyuncusunu buraya gelirken babası evden gururla çıkarıyor. “Hadi oğlum, elinden geleni yap. Beşiktaş’ta oynayacaksın. A takıma çıkacaksın” diyor. Ama eski kulüplerde birçok arkadaşım antrenmana kaçarak geliyordu.
Nasıl bir takım oluşturuyorsunuz?
B.Ö.: “Kazanmak her şeydir” anlayışıyla bir futbol takımı kurmak istemiyorum. İlk önce adaletli, şerefli, iyi oyun oynayan, karakter koyan futbolcular kazandırmak istiyorum. Sokakta, stadın kenarında, kafede, herhangi bir konserde “Bu Beşiktaş’ın kadın futbolcusu” denip işaret edildiğinde bir kalite, bir karakter gösteren, saha içerisinde de bunu ortaya koyan, rakip takıma saygı duyan, daha sonrasında iyi futbolcu, iyi sporcu olup sahaya iyi bir oyun koyan oyuncular istiyorum. Çünkü kadın denen varlık, dünyanın en güzel varlıklarından biri. En narin, en gösterişli varlıklarından biri ve biz bu farkı ortaya koyalım istiyorum.
Sistemimiz, Beşiktaş’a yakışır, atak oyunu olacak. Bunun için birçok varyasyon deneyeceğiz. Buna göre futbolcu transfer ediyoruz. Hızlı oyun bizim birinci amacımız. Çok pas ve kalecisi oyuna dahil olan, çağdaş bir oyunu ligler başladığında sergileyeceğiz.
“Vay be, kadınlar da sağ kanattan sol kanada 35 metre uzun top atıyormuş, ikili mücadelelerde erkekler bile daha çok yere düşüyormuş, bakar mısın ayakta kalmak için nasıl mücadele ediyorlar” dedirten bir oyun oynamak istiyoruz.
Türkiye’de kadın futbolcu olmaz zor mu?
B.Ö: Hayatta ilk 15 dakikalarım hep kendimi ispatlama çabasıyla geçti. “Maça kız çocuğu mu getirdiğiniz!” tepkileri karşısında ezilip büzülerek… Hayatın her yerinde böyle bu. Her işte, her ortamda, üniversitede… Beşiktaş hariç. Beşiktaş’a geldiğimden beri kendimi ispatlamama hiç gerek kalmadı. Futbolcuyum derken ilk zamanlar kısık sesle söylüyordum. Çünkü hep bir ayıplama vardı: “Kadından futbolcu mu olur?” Halen futbola devam eden arkadaşlarımın çektiği bir eziyet bu. Artık bir şeyler ispatlandıktan sonra gururla söylüyoruz.
Türkiye’de çok az insan kadın futbolundan haberdar, onların da önemli kısmı aslında üç ligimiz olduğunu bilmiyordur. Biz önemli bireyleriz. Önemsiz bir sporcu topluluğu değiliz. Bize o önem verilecek. Bir şekilde verilecek. Keşke Beşiktaş gibi diğer büyük kulüplerimiz de kadın futboluna el atsa, bu rekabet başlasa, sponsorluklar artsa, kadın futbolcularımız daha da yücelse. Ama ilk olmak önemlidir ve Beşiktaş bu konuda ilk oldu, diğer kulüpler belirli bir seviyeye gelene kadar Beşiktaş birçok şampiyonluğa ambargo koymuş olacak.