Ağustos ayında İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi görevi devralacak. Reisi, katılımın çok düşük olduğu, geçersiz oyların diğer adaylardan daha fazla oy aldığı bir seçimin galibi. Özgürlükçü demokrasi standartlarında seçilerek o koltuğa oturduğunu söylemek zor. Reisi’yi rejim o koltuğa oturtuyor ama hiç olmadığı kadar bölünmüş ve huzursuz bir İran ile uğraşmak zorunda kalacak.
Tokyo Olimpiyatlarından İran’a ilk altın madalya geldi. Atıcılıkta, 10 metre havalı silah dalında Cevad Foroughi altın madalyayı kazandı. Bu altının tüm İran’ın göğsünü kabarttığını söylemek zor. Foroughi Devrim Muhafızları ordusu üyesi. 2 yıl boyunca Suriye’de savaşmış. Yani bir yerde işi atıcılık! Ya da daha doğrusu öldürmek. Devrim Muhafızları deyince akla, İran’ın yurt dışındaki operasyonları dışında içeride de yaptıkları geliyor. Mesela 2018 akaryakıt zammı eylemlerinde 1500 kişinin vurularak öldürülmesi…
Mülteciler takımında bir İranlı
İran’ın tek madalyası dedik ama başka bir İranlı sporcu, madalyaya çok yaklaşan ve üçüncülük mücadelesinde Hatice Kübra İlgün’e yenilen tekvandocu Kimia Alizadeh pek çok İranlının göğsünü belki de daha çok kabartıyor. Alizadeh İran adına yarışmadı. Olimpiyatlara katılan bir de mülteciler takımı var. Mülteciler takımında Suriye, Güney Sudan, Afganistan ve İran’dan sporcular var. Diğer ülkelerden katılan sporcular savaştan kaçarken, İranlı sporcuların kaçmasına neden olan şey, rejim. Kimia Alizadeh, uluslararası müsabakalarda çokça madalya toplayan parlak bir sporcuydu. Rejimin kadın sporcularla arası iyi değil. Alizadeh’nin “bacaklarını ayırarak” tekmelerini kullandığı bir sporu yapıyor olması İslam Cumhuriyeti’nin kocabaşlarını rahatsız etti. Kadının yeri evi, bacaklarının ait olduğu yer uzun çarşafın altıydı. 2016 yılında Rio Olimpiyatlarında bronz madalya kazanan Alizadeh 2020 yılında Almanya’ya kaçtı. Kaçtıktan sonra sosyal medya hesabında “Artık bu ikiyüzlülük, adaletsizlik ve yalanların bir parçası olmak istemiyorum” yazdı. Alizadeh ile ilgili daha fazla bilgiyi Büşra Cebeci ile yazmış olduğumuz Herkes İstediği Gibi Yaşasın kitabında bulabilirsiniz.
Şimdi İranlılar diyorlar ki Devrim Muhafızı’nın alacağı altın madalyaya sevineceğimize bu rejim yüzünden kaç altın madalya kazanacak sporcuyu kaçırdığımıza, harcadığımıza üzülelim.
Petrol var ama su yok
Olimpiyatlar İran’da tek gündem maddesi değil. İran’ın Arap yoğunluklu bölgesi Huzistan’da günlerdir süren su eylemleri var. Petrol bölgesi Huzistan’ın su kaynakları kurumuş durumda, bayağı bayağı damla su yok. Rejim tankerlerle bölgeye su taşımaya çalışıyor ama halk öfkeli. İki İran uzmanı ile konuştum. Arif Keskin ve Taha Kermani’den konuyla ilgili son durumu ve görüşlerini aldım.
Daha önce bölgede çalışmış olan Taha Kermani, “Bölgede kaç ev gördüm; bahçesinden petrol çıkıyor, evinde doğalgaz bağlantısı yok” diye aktarıyor. Arif Keskin, bölgenin etnik yapısı nedeniyle bilerek geri bırakıldığının altını çiziyor. Gösteriler Huzistan’la sınırlı kalmadı Azerbaycan eyaletinde de halk sokağa döküldü. Huzistan’daki Araplara İranlı Türklerden destek geldi. Arif Keskin diyor ki bu çok kritik bir kırılma noktası. İlk kez bölgesel olarak başlamış bir isyanın yayıldığını, hatta yurt dışındaki İran muhalefeti ve entelijensiyasından destek aldığını görüyoruz.
Yurt dışındaki entelijensiyaya bizim de alışmamız gerekecek diye not düşüp devam ediyorum. İran’ın yurt dışındaki muhalefeti önemli. 1979dan beri ülkeyi yöneten baskıcı rejim, kaçabilen herkesin kaçmasına neden oluyor. Rejimin kendi unsurları bile, fırsatını bulunca kaçmayı yeğliyor, İran’da yaşamak zor zorun da ötesinde tehlikeli.
Arif Keskin’in dikkat çektiği nokta şu: Bu zamana kadar merkezde ve bölgelerde ayrı ayrı ayaklanmalar görüyorduk, mesela 2009’da büyük kentlerde seçim sonuçlarında oynama yapıldığı iddialarıyla milyonlarca insan eylem yaptı ama Tebriz’den Ahvaz’dan bu eylemlere hiç destek gelmedi. Ya da 2006’da Azerbaycan eyaletindeki ayaklanmalar çok kalabalık olmalarına rağmen Azerbaycan ile sınırlı kaldı. İran dışındaki muhalefet, bu eylemleri etnikçi ve ayrılıkçı bulduğu için desteklemedi. Şimdi ise susuz kalan Huzistan için Tebriz de eylemde. Bu kez İran’ın yurt dışındaki muhalefetinden de destek var.
Azatlık, Adalet, Milli Hükümet
Taha Kermani, Tebriz’de yapılan eylemlerde atılan bir slogana dikkat çekiyor:
Azatlık, Adalet, Milli Hükümet…Slogan 1945 yılına işaret ediyor. 1945 yılında Azerbaycan bölgesi bir yıllığına özerklik elde etmiş, böyle yönetilmişti. İran Türkleri özerkliğe referans veriyorlar.
Eylemlerin etnikçi boyutu var, öyle görünüyor. Zira rejim etnikçi bir siyaset güdüyor. Ancak genel olarak sistemin inanılmaz bir ahbap çavuş sistemini besliyor olması, genel olarak ülkenin neresinden tutsan sapır sapır dökülüyor olması, şikayeti farklı olanları yakınlaştırıyor. İran’da olan biteni Türkiye’den “ABD düğmeye bastı” diye yorumlamak moda. Genellikle bu tür yorumlar daha da çok beğeniliyor. Herhalde eylemcilerin fon aldığı falan da iddia edilir yakında. Ama gerçekler komplo teorilerinden her zaman güçlüdür.
—