Oradaydım. Bir haftadır Marmaris bölgesinde tatildeydik. Marmaris’in son birkaç gündür alev alev yanmaya başlayan cennet gibi tepelerini, koyları ve kıyılarını geziyorduk. Yangının Marmaris’in birçok yerinde nasıl birbiri ardına başladığına ve nasıl yayıldığına tanık oldum.
29 Temmuz 2021 günü biz yangın haberini aldığımızda Marmaris’in güney ucunda Bozukkale bölgesindeydik. Saat 16:30 gibi kuzeydoğudan gelen kara bulutları gördük, yangın dumanları oraya da ulaşmıştı. İçinde bulunduğumuz teknenin sahibi yakınımızın eşi de Çiftlik bölgesindeydi, haberleşmeye başladılar.
Akşam 21:00 gibi gerekirse kendisini alabileceğimizi söyledik. Bir taraftan Marmaris’in merkezinin ve yarımadanın içindeki kesimlerin yandıkları haberini alıyorduk ama tabii haberler karışık geliyordu.
Saat 00:00 gibi artık dayanamayıp Çiftlik bölgesine doğru yola çıktık.
Saat 00:30 da Bozukkale’den ayrılmıştık, tekne ile güneyden erişmeye çalışacaktık. Bu arada Twitter’dan fotolar ve bilgiler atmaya başlamıştım.
Saat 2:02’de ilk yangını gördük. Görüntüler çok iyi değil, zifiri karanlıkta ve sürekli hareketli teknede, cep telefonu ile ancak bu kadar çekebildim.
Işıksız bot
O sırada 02.05 gibi teknemizin 100 metre ilerisinde bir küçük Zodyak bot gördük. Biz ne olduğunu anlama çalışırken teknenin 50 metre ilerisinden hızlı bir şekilde geçti. Ben ve o anda teknenin üst kısmındaki 3 kişi bu duruma şahit olduk. Bot, Rodos yönüne doğru hızlı bir şekilde yol aldı. Dikkatinizi çekmek istiyorum, Rodos’a değil Rodos yönünde gittiğini gördük. İleride bir yerde işaret fişeği atıldı. O sırada kıyıdaki görüntü üstteki gibiydi ama botun resmini zifiri karanlık olduğu için çekemedim. GSM operatörleri o bölgede kapsama alanı dışında olduğu için kimseye haber veremedik.
Biz yolumuza devam ettik. Bayır köyünün güneyine geldiğimiz zaman 15-20 kilometrelik bir hattın yandığını görebiliyorduk. Haritaya baktığımız zaman Selimiye ve Söğüt’te de yangın olduğunu veya çok yakın olduğunu tahmin edebiliyorduk.
O sırada arkadaşımızın eşinin ve Çiftlik bölgesindeki insanların sahil koruma botları ve bölgedeki özel teknelerle alınıp tahliye edildiği haberini aldık; arkadaşımız için derin bir “oh” çektik ama yangın devam ediyordu.
O sırada rüzgar ne yazık ki sert bir şekilde batıya doğru esiyordu. Yani Bayır tarafı yanarken, Söğüt, Selimiye ve Bozburun tarafına.
Marmaris Körfezinin ağzına geldiğimizde İçmeler ve Turunç üzerindeki ışıkları görebiliyorduk. Aynı zamanda yoğun bir kül ve duman geddiğini görüyorduk. Alevler Marmaris’in şehir merkezini tehdit eder hale gelmişti.
Sahil Güvenlik arkadaşımızın eşini marinaya bırakmış. Çok sayıda kişinin bu şekilde denizden kurtarıldığını öğrendik. 04.30 gibi onu alıp rahatladık. Sonra Marmaris’in açıklarında demirledik. Karada yangın söndürme çalışmaları devam ediyordu.
Yangın söndürme helikopterleri sabah erken saatte çalışmaya başladı.
İçmeler sırtları olduğu gibi yanmıştı.
Biz marinaya geri dönüp hızlı bir şekilde toparlanıp Marmaris’ten ayrıldık.
Yolda Köyceğiz’den geçtik, ne yazık ki orada da dağların alev alev yandığına tanık olduk.
Az önce telefonla görüştüğüm Marmaris’ten arkadaşım yangının devam ettiğini ve Çiftlik bölgesine ilerlediğini söyledi. İçmeler gibi Çiftlik bölgesinde de kaybın büyük olduğu anlaşılıyor.
Bu yangınların nasıl çıktığın henüz tam olarak bilemiyoruz. Küresel ısınmanın bir sonucu olarak kendiliğinden çıkmış da olabilir ama aynı anda pek çok yerde başlamış olması tesadüf olmadığını, sabotaj olabileceğini de akla getiriyor.
Sabaha karşı, yangın büyürken Marmaris’in açıklarına doğru hızla gittiğini gördüğümüz Zodyak bot, gittiği yönde tanık olduğumuz işaret fişeği zihnimizdeki kuşkuları artırdı.
İnsanlar öldü, hayvanlar öldü, tesisler ve evler yandı. Binlerce insanın canı tehlikeye girdi. Eğer bu bir sabotaj ise, adeta bir savaş ilanıysa, doğrudan sivil halk hedef alındığı için büyük bir korkaklıktır da.