Sabah yine Watsapp grupları, telefonlar çalışmaya başladı. Dördüncü doz aşı randevuları açılmış, ne yapalım?
Ne cevap vermeli? Dünyada dördüncü aşı uygulayan kimse yok, uygulamayı bırakın bu konuda -benim bildiğim- yapılmış bir klinik çalışma dahi yok. Ancak bağışıklık uzmanlarının, bazı temel bilim çalışmalarına ve genel bağışıklık bilgilerine dayanarak çıkarsamalar yapmaları, varsayımlarda bulunmaları lazım.
Stratejisiz, plansız aşı uygulaması
Zaten bizim aşı programımız – stratejisi, planı olmayan bu faaliyete program denebilirse- başından beri çıkarsamalar ve varsayımlar üzerinden yürüyor. Pandemi koşullarında bir miktar çıkarsama ve varsayım kaçınılmaz tabi, ama miktarı çok önemli. İkincisi yaptığınız bu varsayım ve çıkarsamaları dürüst bir şekilde bilim çevreleriyle ve halkla paylaşmanız, şeffaf olmanız gerek. Bilim çevrelerine elinizdeki verileri açarsınız, halka anlaşılır bir dil kullanarak adımlarınızı ve yürüttüğünüz mantığı anlatırsınız. Bana ne, ben bunların hiç birini yapmam, şark usulü evirir çevirir, güne uygun şeyler söylerim derseniz, güven kaybedersiniz. İnsanların giderek artan bir çoğunluğu dediklerinizi yapmaz. Zorlama, yasak vb getirirseniz de siz arkanızı döndüğünüzde yan yollara baş vurur, inanmadıkları, sizin onları inandıramadığınız davranışları benimsemezler. Vatandaşın maskesini çenesinde taşıması, ilk fırsatta çıkarması, karantinaya girmemek için test olmaktan kaçınması, karantinayı kırması, pozitifken başkasının HES kodunu kullanması vs gibi olumsuz örnekler döne döne anlatılıyor. Her toplumda az sayıda bir grup bu tür yollara baş vurur. Ama bu davranışların giderek yaygınlaşması, vatandaşın otoriteye güvenmediğini, ona tehdidin büyüklüğünün anlatıl(a)madığı ve hep birlikte salgını yenmek konusunda motive edilemediği anlamına gelir. Bu başarısızlıktan da vatandaş değil, salgını yönetimi sorumludur.
Aşılamaya zaten daha klinik çalışması ilk hedefine bile ulaşamamış Sinovac aşısının klinik çalışma metodolojisini bozarak başladık. Bir acele, “müjde verme gayreti” içinde hedeflenen katılımcı sayısının yarısı bile tamamlamadan, esnetip sündürerek başarılı sonuç ilan edildi. Ama hem bu zorlama, hem Sinovac dışındaki aşılar (mRNA aşıları ve Astra Zeneca) hakkında hiç bir bilimsel bilgiye dayanmayan ileri geri konuşmalar kafalarda soru işaretleri yarattı. Yine de salgın koşullarında koruyuculuk rakamları ihtimal, düşük olsa da aşı olmak iyidir diye, aşılama konusunda bilgisi ve uyanıklığı yüksek kesimler gidip Sinovac aşısı oldular. Sonraki aylarda Sinovac’ın koruyuculuğunun, mRNA aşılarından hayli düşük olduğu, üstelik şirketin, yeni ortaya çıkan varyantlara karşı etkinliğini denemek için yeni çalışmalara yatırım yapmadığı iyice netleşti.
Üçüncü doz aşının anlamı ne?
Mayıs ayında ABD ve AB gibi süper aşı oburlarının aşı kampanyaları, belli bir doygunluğa ulaştı ve diğer ülkelerin mRNA aşılarını tedarik etmesi nispeten kolaylaştı. Sağlık Bakanı, daha önce kötülediği mRNA aşılarından birinin (BioNTech) geleceğini müjdeledi. Güvenilirliğinin ne kadar düştüğünün farkında olduğundan da bu müjdeyi, canlı yayında Uğur Şahin’e bağlanıp teyid ettirdi. Bütün stratejisizlik ve plansızlığa rağmen yine de ülkeye önemli miktarda etkili aşının gelmesi olumlu dedik. Üzerimize ışık hızıyla gelen Delta varyantı meteorundan hiç olmazsa bazı canları kurtarmanın pratikte uygulanabilir tek yolu buydu.
Sanıyorum (Zira Bilim Kurulu’nda ne tartışıldığı devlet sırrı) Bilim Kurulu’nun önerisiyle, daha önce Sinovac ile aşıladığımız en riskli gruplarımızı meteorun altından çekmek için üçüncü bir doz olarak BioNTech uygulanmasına karar verildi. İki Sinovac üstüne BioNTech ile yapılmış hiç bir klinik çalışma yoktu, ama böyle bir çalışmayı yapıp sonuçlarını bekleyecek vakit de yoktu. Şöyle bir akıl yürütme uygulanmış olmalı: “Sinovac’ın, Wuhan’da çıkan koronavirüse karşı koruyuculuğu düşük, tek doz BioNTech bile çift doz Sinovac’dan daha koruma sağlıyor. Üstelik Sinovac’ın Delta varyantına karşı etkinliğini bilmiyoruz, şirket bu konuda hiç bir çalışma yapmadığı için öğreneceğimiz de yok. BioNTech’in ise Delta varyantına etkili olduğunu biliyoruz. O zaman Sinovac ile bir miktar bağışıklık yaratılmış, yüksek risk altındaki gruplarımıza 4-5 ay aradan sonra BioNTech ile bir hatırlatma aşısı yapmak çok büyük ihtimalle faydalı olacak.” Evet bu bir çıkarsamaydı, ama bağışıklık biliminin temel ilkelerine ve o zamana kadar koronavirüsle yapılmış aşı bağışıklık çalışmalarının verilerine uygun bir çıkarsamaydı.
Yapılması gereken, bakanın çıkıp, dürüstçe “Sinovac aşısının koruyuculuğu istediğimiz kadar yüksek değil. Kış aylarında elimizde o olduğu için onu uyguladık ama şimdi bağışıklığınızı pekiştirmemiz lazım, daha etkili BioNTech’i getirdik, üçüncü doz olarak yapacağız” demesiydi. Ama tabii bu daha önce yapılan Sinovac ısrarının hatalı olduğunu kabul etmek oldurdu. Doğruyla barışmak yerine “Biz üçüncü dozu açtık, siz hangisini olursanız olun” dendi. Vatandaşa ne gerekçe açıklandı ne yol gösterildi.
Vatandaş bu kararı nasıl versin? Pazardan meyve alışverişi yapılmıyor. Tabi ki arkasından kaos geldi. İnsanlar hangi aşıyı yapacaklarını bilemediler. Konuyu bilen bilmeyen herkes kafasına göre önerilerde bulundu. Bu kafa karışıklığı doğal olarak, hem daha önce iki doz Sinovac olmuş olanları, hem hiç aşılanmamış olanları olumsuz etkiledi, kuşkuları arttırdı. Bu arada miktarını bilemediğimiz bir grup vatandaş da gidip üçüncü doz Sinovac aşısı oldu. Onların da Sinovac artı BioNTech grubunun da enfeksiyondan korunması hakkında, hem bize hem dünyaya gerekli verilerin toplandığına şahit olamadık.
Döne döne aynı kişileri aşılamak yerine hiç aşılanmamışlara birinci dozlarını yapmak, herkesi korumanın en iyi yolu.
Bu kafa karışıklığını ve kuşkuları giderecek, toplumun değişik kesimlerine güvenilir buldukları insanlar, kanaat önderleri yoluyla ulaşacak yaygın bir aşı iletişim kampanyası, nedense yapılmadı, yapılmıyor. Onun yerine Sağlık Bakanı zaman zaman çıkıp, nereden nasıl bulunup hesaplandığı belli olmayan, kafaları daha da karıştıracak açıklamalar yapıyor. Mesela birkaç gün önce en iyi sonuçları üç doz Sinovac ile aşılanmış olanlarda alıyoruz dedi. Neye dayanarak dedi, nasıl olumlu sonuçlar, bir paylaşsalar da verileri görsek.
Şimdi olması kaçınılmaz olan gerçekleşiyor. Bulaştırıcılığını suçiçeği virüsü kadar arttırmış Delta varyantı, turizm uğruna açılıp saçılmış, nüfusunun ancak üçte biri o da son haftalarda aşılanmış memleketi kasıp kavuruyor. Vatandaşın aşıların koruyuculuğu, koruyuculuğun ne zaman başladığı, aşılansa da kişisel maske, mesafe, kapalı alanlardan uzak durma gibi tedbirlere sıkı sıkıya uymaya devam etmesi konusundaki bilgisi eksik. Her türlü yanlış inanış kol geziyor. Aşılar konusundaki tereddütler özellikle belli gruplarda yüksek oranlarda devam ediyor.
Bu ortamda yapılması gerekenler çok belliyken yapılmıyor. Onun yerine önce bir dördüncü doz ilan ediliyor. Hangi gerekçeyle, nasıl bir bilgiye dayanarak, hangi hesaplamanın, modellemenin sonucuna göre bilemezken saatler sonra randevu sistemi iptal oluyor, dördüncü dozun yalnızca belli ülkelere seyahat edeceklere, o ülkelerin isteği yüzünden yapılacağı söyleniyor. Artık rutin hale gelen yap bozlardan.
Ben kendi hesabıma, beni arayanlara, üçüncü dozdan bir ay sonra uygulanacak bir dördüncü dozun katma değerinin, hem aşılananlar hem çevreleri için minimum olacağını söyledim. Esas yapılması gereken hiç aşı olmamışları bir an önce aşılamak. Bu aşamada hem onları hem toplumu en çok koruyacak eylem bu.
Hem ülkenin hem dünyanın önceliklerine dikkat etmek gerek
Pandemiden çıkmak için bilimsel yöntemle veri toplamak, toplanmışları akıllıca kullanmak ve önceliklerin net olduğu, kar zararın iyi yapıldığı bir stratejiye uygun davranmak lazım. Bu ülkede de böyle, dünyada da. Dünya Sağlık Örgütü geçen hafta elinde bol aşı olup vatandaşlarına üçüncü doz aşı yapmayı planlayan ülkelere, dünyada hala nüfusunun yüzde onunu bile aşılayamamış ülkelerin çoğunlukta olduğunu, bütün ülkelerde nüfusun yüzde kırkını aşılayamadan pandemiden çıkamayacağımızı, ekonomilerin ve hayatlarımızın normalleşmeyeceğini hatırlattı. Döne döne aynı kişileri aşılama politikasının adil olmadığını, akıllıca hiç olmadığını söyledi. Hani adı üstünde pandemi.